Bu ülkenin gerçek sahibi olan Müslümanlar, her Ramazan’ı bu toplumun yaralarını sarmak için bir seferberlik zamanı bilmelidirler. Sadece aç ve açıkların yardımına değil, aynı zamanda din ve iman bakımından da fakirleşmiş insanımızın yardımına koşmalıdırlar. Bu ülkedeki inanç yoksullaşmasının, maddi yoksulluktan çok daha vahim sonuçlar üreteceğini unutmamalıdırlar. İnanç yoksulluğunu ancak, iman, ahlâk ve erdem zenginliğiyle yenebilirsiniz. İşte Ramazan, o zenginliğin kaynaklarından biridir.

On bir ayın kirliliği üstümüzde. Bu kirlilik el kirine, ayak kirine benzemez. Onları yıkarsın gider. Bu kirlilik yürek kiri, zihin kiri, akıl kiri, hepsinden öte tasavvur kiri. Bilinç kirlenmesi çağın amansız bir hastalığı. Bilinci ve yüreği kirlenen insan, bu kirliliği bir biçimde elinin dokunduğuna bulaştırıyor. Sözü, düşünceyi, duyguyu kirletiyor. Kirli zihinle Kur’an okusa, zihnindeki kirlenmişliği ona da bulaştırıyor. İbadet etse, tadını alamıyor. Tıpkı dünyanın en nefis yemeği pis bir kaba konulunca nasıl yenilmez oluyorsa, işte öyle...

Bilinç ve akıl, kalp ve duygu kirliliği kirlenmiş bir organ o kadar kolay temizlenmiyor. “Yıkarsın gider” diyemiyorsunuz. Bu, diğerinden bin beter bir kirlilik. En önemli mesele! Kirlilik manevi olunca, ondan arınmanın yolu ve yordamı da manevi olmak zorunda. Allah tarafından belirlenmiş; çünkü insanı yaratan, onun zaaflarını herkesten, hatta kişinin kendisinden de daha iyi bilir. Kur’an’ın dediği gibi “O hiç yarattığını bilmez mi?”

Bildiği içindir ki, insanı manevi kir ve paslarından temizleyecek reçeteleri de en güzel O yazar. Vahiy, işte bu reçetelerden oluşmuş ilahi bir şifa hazinesidir. Bunu unutmayalım.

Bizzat orucu emreden ayet şöyle başlar: “Ey iman edenler! Oruç, sizden öncekilere farz kılındığı gibi, size de farz kılındı!” Bu ilahi talimatın hemen ardından, oruç ibadetinin insanda gerçekleştirmek istediği amaç açıkça yer alır: “Leallekum tettekûn: Umulur ki, sorumluluk şuuruna ulaşırsınız.” Evet, orucun amacı, insanda “sorumluluk şuurunu” uyandırması, diri tutmasıdır. Kime karşı sorumluluk şuuru? Önce insanın kendi varoluşuna karşı sorumluluk şuuru... Çünkü insan yaratılmışların tacı, Allah’ın şaheseri olarak bir amaç uğruna yaratılmıştır. Dolayısıyla kendi varoluşunun amacını sormak, aramak ve bulmak zorundadır. İşte insanın kendisine karşı sorumluluğu budur.

İnsan kendisine karşı sorumluluğunun bilincine varırsa, Allah’a karşı sorumluluğunun bilincine de varacaktır. İşte bu, Kur’ânî ifadesiyle “takva”dır. Bu bilinç kendisinde yer ettikten sonra insan, diğer insanlara, tabiata ve eşyaya karşı sorumluluğunu da idrak edecektir. Bu anlamda oruç tutmak, insanın kendi iç dünyasına karşı olan sorumluluğunu yerine getirmesi anlamını taşır. Zayıflayan ruhun beslenmesi için ruhun doyurulması. Son vahiy, Mekke’de, Hıra dağında bir Ramazan gecesi inmeye başlamıştı. Biz mü’minler Ramazan’ı “ayların sultanı” bilmişizdir. Çünkü o, “sözlerin sultanı” olan vahyin insanoğlunun kararan ufkunu aydınlattığı aydır. O halde Ramazan aslında Kur’an ayıdır ve bu ay bütün mukaddesliğini vahiyden almıştır. Bunun insana verdiği mesaj şu olsa gerektir:

Vahiy indiği ayı böylesine mübarek kılıyorsa, indiği geceyi bin aydan/bir ömürden (bin ay= 83 yıl) daha hayırlı kılıyorsa, ey insanoğlu ya Kur’an vahyi senin yüreğine, hayatına, evine, şehrine ve ülkene inerse senin değerini kaça katlar, bunu hiç düşündük mü?

Ramazan, Kur’an’la bütünleşme ayı olmalı. Kur’an sadece elimizde ve dilimizde değil, yüreğimizde, aklımızda, hepsinden öte hayatımızda olmalı. Kur’an’ın hayatımızda olması için, tasavvurumuzu, aklımızı ve kişiliğimizi Kur’an’a inşa ettirmeliyiz.

Rabbim! Kur’an-ı Kerim’i bizden, bizi Kur’an-ı Kerim’den hoşnut ve razı eyle! Ramazan ayını ruhumuza gıda, gönlümüze ferman, gözümüze fer, dizimize derman kıl! Rabbim! Bizi bir lahza kendimizle baş başa bırakma! İmandan, Kur’an’dan ayrı bir hayat nasib eyleme! Hayat kitabımız, hayat nizamımız olsun.

QOSHE - Ramazan ayını karşılarken - Yaşar Değirmenci
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Ramazan ayını karşılarken

9 4
10.03.2024

Bu ülkenin gerçek sahibi olan Müslümanlar, her Ramazan’ı bu toplumun yaralarını sarmak için bir seferberlik zamanı bilmelidirler. Sadece aç ve açıkların yardımına değil, aynı zamanda din ve iman bakımından da fakirleşmiş insanımızın yardımına koşmalıdırlar. Bu ülkedeki inanç yoksullaşmasının, maddi yoksulluktan çok daha vahim sonuçlar üreteceğini unutmamalıdırlar. İnanç yoksulluğunu ancak, iman, ahlâk ve erdem zenginliğiyle yenebilirsiniz. İşte Ramazan, o zenginliğin kaynaklarından biridir.

On bir ayın kirliliği üstümüzde. Bu kirlilik el kirine, ayak kirine benzemez. Onları yıkarsın gider. Bu kirlilik yürek kiri, zihin kiri, akıl kiri, hepsinden öte tasavvur kiri. Bilinç kirlenmesi çağın amansız bir hastalığı. Bilinci ve yüreği kirlenen insan, bu kirliliği bir biçimde elinin dokunduğuna bulaştırıyor. Sözü, düşünceyi, duyguyu kirletiyor. Kirli zihinle Kur’an okusa, zihnindeki kirlenmişliği ona da bulaştırıyor. İbadet etse, tadını alamıyor. Tıpkı dünyanın en nefis yemeği pis bir kaba konulunca nasıl yenilmez oluyorsa, işte öyle...

Bilinç ve akıl, kalp ve duygu kirliliği kirlenmiş bir organ o kadar kolay temizlenmiyor. “Yıkarsın gider” diyemiyorsunuz. Bu, diğerinden bin beter bir kirlilik. En önemli mesele! Kirlilik manevi olunca, ondan arınmanın yolu ve yordamı da manevi olmak zorunda. Allah tarafından belirlenmiş;........

© Yeni Akit


Get it on Google Play