“Muhafazakâr” bir dedenin torunu, “CHP”li bir babanın oğlu ve “komünist” bir kardeşin “ülkücü” ağabeyi idi…

12 Eylül darbesinden sonra, “MHP yöneticisi” olduğu gerekçesiyle tutuklanarak Mamak Cezaevine atıldı.

28 Şubat sürecinde, “8 yıllık kesintisiz eğitim” zulmüyle İmam Hatiplerin köküne kibrit suyu döken Anavatan Partisi lideri Mesut Yılmaz’ın “has adamı” payesini aldı…

ANAP’tan istifa ederek 2002 yılında yeniden MHP’ye katıldı. 2004 yerel seçimlerinde bu defa Doğru Yol Partisi’nden “Yalova belediye başkan” adayı oldu, fakat seçilemedi.

Ardından 28 Şubat Süreci’nde Hüsamettin Cindoruk’un kurduğu Demokrat Türkiye Partisinin başına geçti. Mayıs 2005’teki olağan kongre, partinin ismini “Hürriyet ve Değişim Partisi” olarak değiştirdi.

2007 yılında, “eşi başörtülü cumhurbaşkanı” istemeyen laikçi azınlığın düzenlediği ve bol bol “Ordu göreve” pankartlarının açıldığı Cumhuriyet Mitingleri’ne katıldı.

2008 yılında partisini kapatarak, kadrosuyla birlikte Halkın Yükselişi Partisi’ne katıldı.

Yılmaz Özdil gibi Kemalist yazarların “elinde meşaleyle, zifiri karanlığın üstüne yürüyen bir adamdı” diye övdüğü evli barklı Prof. Yaşar Nuri Öztürk’ün eski danışmanı Şahane Müftüoğlu ile yasak aşk yaşadığı iddiaları nedeniyle, “Gördüğüm lüzum üzerine” diyerek istifa etti.

Akabinde, yıllarca Deniz Baykal’ı “Maocu-Pekin taraftarı komünist” olmakla itham ettiği halde, tabela partisi “Hürparti” ile CHP’ye “iltihak” ederek, “Baykal’ın emrine girdi...”

Ardından, “Maocu-Pekinci” olan Doğu Perinçek’in Vatan Partisi’ne katılarak “Genel Başkan Yardımcılığı” görevini yürüttü…

2018 yılında, Adnan Oktar Suç Örgütü Operasyonu’nu yürüten dönemin Mali Şube Müdürü Furkan Sezer’in, “Eski çalışma bakanının örgüte ‘Adliyede sizinle ilgili hazırlık var’ diye bilgi verdiğini biliyoruz” dediği kişinin Okuyan olduğu ortaya çıktı.

2019 yılında ise bu kez Kemal Kılıçdaroğlu’nun yakasına taktığı rozetle CHP’ye yeniden dönerek, “fırıldaklara” taş çıkaran partiler arası dönüşünü tamamladı.

Yaklaşık 50 yıl önce…

“Ben hayatımda hiç sağcı olmadım, çünkü milliyetçiyim” diyerek “Hergün” adlı gazetede, kaleme aldığı iddialı yazılarla “ülkücü camia”ya hitap eden…

“CHP iktidarı demek!” başlıklı yazısında,

“İktidar CHP’ye teslim edilemez. Çünkü CHP’nin iktidarı demek, kin, garez ve düşmanlığın zirveleştiği bir ortama davetiye çıkarmak demektir. CHP’nin iktidarı demek, solun iyice azgınlaşması, kurtuluş ordusu zibidilerinin iyice cüretkâr bir hale gelmesi demektir. CHP’nin iktidarı demek, hapisteki vatan hainlerinin, komünistlerin, devlet düşmanlarının tekrar affedilip, sokaklara salıverilmesi demektir” sözleriyle siyasete başlayan Okuyan’ın…

Elli yıl sonra,

“Kilometreyi sıfırlıyoruz. Bundan sonra Atatürk’ün partisinde yurtseverlik mücadelesini Sayın Genel Başkan’ın emrinde sürdüreceğiz” şeklinde beylik laflar etmesi, belki de rezaletin dibiydi…

*

Partilerine sadık olmayan Yaşar Okuyan, verdiği sözleri de tutmazdı…

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı iken girdiği bir iddiada;

“2 sene içerisinde hastanelerdeki kuyrukları azaltmazsam, bu sorunları azaltmazsam ben o gün istifa edeceğim” dediği halde, istifa etmedi…

TV ekranlarında;

“Devlet Bahçeli’ye söylüyorum, babayiğit adamsan, sıkıyorsa paçan gir de seçime tek başına göreyim seni. Devlet Bahçeli tek başına seçime girsin, barajı geçsin, Tandoğan Meydanı’na gidip anırmayan Yaşar Okuyan şerefsizdir. Hadi anırtın lan beni, hadi, yiyorsa paçanız” sözüne rağmen…

MHP tek başına % 11.10 oy aldığı halde, 25 Haziran günü Tandoğan Meydanı’na giderek anırmak yerine, Twitter’dan özür dileme kolaylığına kaçtı.

“Erdoğan yüzde 50’yi geçsin kafama kurşun sıkmazsam şerefsizim” iddiasına rağmen, tükürdüğünü yalamak zorunda kaldı.

Ardından, yıllarca birlikte “Ülkücülük” oynadıkları İP lideri Meral Akşener’i önce çok ağır ifadelerle hedef alarak, İçişleri Bakanı olduğu dönemle ilgili “ihanetle” suçladı.

Elinde bazı belgelerin olduğunu iddia ederek;

“Akşener masayı dağıtırsa bunun bir bedeli olur, elimde belgeler var hepsini açıklarım. Onu sokağa çıkarmam” diyerek tehdit etti.

Bu defa da Kılıçdaroğlu, “Aramıza nifak sokmaya çalışıyor” diye CHP ile ilişiğini kesti.

Yıllar evvel dönemin SSK Müdürü Kemal Kılıçdaroğlu ile milyonlarca EYT’liyi mağdur eden, SSK prim borcunu ödeyemeyen belediyelerin mal varlıklarına ve başkanların maaşlarına el koyup insanları inim inim inleten Okuyan, sonunda kendisi de “Kılıçdaroğlu mağduru” oldu…

Ardından 15 Aralık’ta, iç kanama sebebiyle yoğun bakıma alınıp entübe edildi. 26 Aralık’ta da öldü. Bugün ise memleketi Yalova’da toprağa verilecek ve unutulup gidecek…

Normalde “vebali günahı boynuna” deyip, görmezden gelirdim.

“Allah, Müslümanlara rahmet etsin. Nasibi olan buyursun alsın” diyerek, tarafsız kalırdım.

Fakat sırf laikçi kesime yaranmak için, Mescid-i Nebevî’de, Ravza-i Mutahhara’da namazını kıldıktan sonra ruhunu Rahman’a teslim eden rahmetli Hasan Karakaya ağabey için canlı yayında attığı o alçakça iftirayı unutmam mümkün değil…

Dolayısıyla “Nefis için değil, Allah için” öfkelenerek “Yaşar Okuyan’ı hiç iyi bilmezdim” demekten başka çarem kalmıyor…

QOSHE - Yaşar Okuyan’ı hiç iyi bilmezdim! - Zekeriya Say
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Yaşar Okuyan’ı hiç iyi bilmezdim!

117 5
28.12.2023

“Muhafazakâr” bir dedenin torunu, “CHP”li bir babanın oğlu ve “komünist” bir kardeşin “ülkücü” ağabeyi idi…

12 Eylül darbesinden sonra, “MHP yöneticisi” olduğu gerekçesiyle tutuklanarak Mamak Cezaevine atıldı.

28 Şubat sürecinde, “8 yıllık kesintisiz eğitim” zulmüyle İmam Hatiplerin köküne kibrit suyu döken Anavatan Partisi lideri Mesut Yılmaz’ın “has adamı” payesini aldı…

ANAP’tan istifa ederek 2002 yılında yeniden MHP’ye katıldı. 2004 yerel seçimlerinde bu defa Doğru Yol Partisi’nden “Yalova belediye başkan” adayı oldu, fakat seçilemedi.

Ardından 28 Şubat Süreci’nde Hüsamettin Cindoruk’un kurduğu Demokrat Türkiye Partisinin başına geçti. Mayıs 2005’teki olağan kongre, partinin ismini “Hürriyet ve Değişim Partisi” olarak değiştirdi.

2007 yılında, “eşi başörtülü cumhurbaşkanı” istemeyen laikçi azınlığın düzenlediği ve bol bol “Ordu göreve” pankartlarının açıldığı Cumhuriyet Mitingleri’ne katıldı.

2008 yılında partisini kapatarak, kadrosuyla birlikte Halkın Yükselişi Partisi’ne katıldı.

Yılmaz Özdil gibi Kemalist yazarların “elinde meşaleyle, zifiri karanlığın üstüne yürüyen bir adamdı” diye övdüğü evli barklı Prof. Yaşar Nuri Öztürk’ün eski danışmanı Şahane Müftüoğlu ile yasak aşk yaşadığı iddiaları nedeniyle, “Gördüğüm lüzum üzerine” diyerek istifa etti.

Akabinde, yıllarca Deniz Baykal’ı “Maocu-Pekin taraftarı komünist” olmakla itham ettiği halde, tabela partisi “Hürparti” ile CHP’ye “iltihak” ederek, “Baykal’ın emrine girdi...”

Ardından, “Maocu-Pekinci” olan Doğu Perinçek’in Vatan Partisi’ne katılarak “Genel Başkan Yardımcılığı” görevini yürüttü…

2018 yılında, Adnan Oktar Suç Örgütü Operasyonu’nu yürüten dönemin Mali Şube Müdürü........

© Yeni Akit


Get it on Google Play