Bu zamanda enaniyet ziyade hükmettiğinden hakikate hizmet edenler ihlâsını muhafaza etmek için, enaniyeti okşayan şeylerden bütün bütün çekilmek lâzım gelir. Çünkü gaflet ve dünyaperestlikten çıkan dehşetli bir enâniyet bu zamanda hükmediyor. Ene ve enaniyetin eşkâl-i habîsesi(pis halleri) olan hodgâmlık(kendini düşünmek), hodbinlik(kendini öne çıkarmak), hodendişlik(kendisi için endişe etmek), gurur ve inat insanın mahiyetindeki şiddetli zulüm meyli ile inzimam etse öyle ekberü’l-kebâiri icad eder ki, daha beşer ona isim bulmamış. Bu fena hasletler insana hükmederse İslâmî ve insânî hususiyetler söner ve ölür. Onun için Risale-i Nur hizmetinde bulunanlar enaniyet kapısını kapaması lâzımdır. Bediüzzaman’ın “Enâniyet ve nefs-i emmâre sizi aldatmasın” ikazı unutulmamalı.

Enaniyet, benlik ve şimdinin tabirince egodur. Bu asır hem ehl-i dünya ve dalalet için, hem de ehl-i ilim ve diyanet için tam bir enaniyet asrıdır. ”Ehl-i ilmin bir kısmında bir enâniyet-i ilmiye bulunur. Kendi mütevazi de olsa, o cihette enâniyetlidir; çabuk enâniyetini bırakmaz.”1 Halbuki “Enâniyetten neş’et eden şirk-i hafî katılaştığı zaman esbab şirkine inkılâp eder. Bu da devam ederse küfre tahavvül eder. Bu dahi devam ederse, tàtile, yani hâlıksızlığa incirar eder.”2 İşte enaniyet böyle tehlikeli bir hastalıktır. Zaman zaman enaniyet taşıyan zatlar Risale-i Nur’a karşı mütemerrid bir hal göstererek mümanaat etmişler, ne kendileri ne de başkalarının Risale-i Nur’dan istifade etmesine taraftarlık göstermeyip engel olmuşlardır.

Bediüzzaman’ın ifadesiyle “Bu zamanın bir hastalığı daha var; o da benlik, enaniyet, hodfuruşluk, hayatını güzelce medeniyet fantaziyesiyle geçirmek iştahı, tiryakilik gibi hastalıklardır.”3 Gaflet ve dünyaperestlikten çıkan dehşetli bir enâniyet bu zamanda hükmediyor. Ehl-i hidayet dahi enâniyetten tecerrüd edemedikleri için, ifrat ve tefrit yüzünden, ulvî bir menba-ı kuvvet olan ittifakı kaybedip, ihlâs da kırılır. Çünkü “Bu zamanda enaniyet çok ileri gitmiş. Herkes, kameti miktarında bir buz parçası olan enaniyetini eritmeyip bozmuyor, kendini mazur biliyor; ondan nizâ çıkıyor. Ehl-i hak zarar eder; ehl-i dalâlet istifade ediyor.”4

Görüldüğü üzere bu asrın en ehemmiyetli hastalıklarından birisi de enaniyettir. Enaniyet cihetinden istifade eden perde altındaki münafıklar, Risale-i Nur’a karşı din perdesi altında bazı safdil hocaları veya bid’a taraftarları veya enaniyetli sofî-meşreblileri istimal ederek Risale-i Nur’un intişarını durdurmak ve perdelemek istemişler. Ancak buna muvakkaten muvaffak olsalar da devam etmemiştir. Bediüzzaman bu noktaya bir lahika mektubunda şöyle işaret etmiş: “Bazı mutaassıp enaniyetli hocaları da şahsımın aleyhine çeviriyorlar, güyâ Nurları söndürmeye çalışıyorlar. Halbuki Nurları daha ziyade parlattırmaya vesile oluyorlar. Nurlar, âdi şahsımdan değil, Kur’ân güneşinin menbaından nurları alıyor. ”5

Dipnotlar:

1-Mektubat, s.724

2- Mesnevi-i Nuriye, Zerre,

3- Emirdağ Lahikası-II, s.878

4- Sikke-i Tasdik-i Gaybi, s.326

5- Emirdağ Lahikası-I, s.392

QOSHE - Kapanması gereken kapılar -3 - Abdülbakî Çimiç
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Kapanması gereken kapılar -3

8 1
25.12.2023

Bu zamanda enaniyet ziyade hükmettiğinden hakikate hizmet edenler ihlâsını muhafaza etmek için, enaniyeti okşayan şeylerden bütün bütün çekilmek lâzım gelir. Çünkü gaflet ve dünyaperestlikten çıkan dehşetli bir enâniyet bu zamanda hükmediyor. Ene ve enaniyetin eşkâl-i habîsesi(pis halleri) olan hodgâmlık(kendini düşünmek), hodbinlik(kendini öne çıkarmak), hodendişlik(kendisi için endişe etmek), gurur ve inat insanın mahiyetindeki şiddetli zulüm meyli ile inzimam etse öyle ekberü’l-kebâiri icad eder ki, daha beşer ona isim bulmamış. Bu fena hasletler insana hükmederse İslâmî ve insânî hususiyetler söner ve ölür. Onun için Risale-i Nur hizmetinde bulunanlar enaniyet kapısını kapaması lâzımdır. Bediüzzaman’ın “Enâniyet ve nefs-i emmâre sizi aldatmasın” ikazı unutulmamalı.

Enaniyet, benlik ve şimdinin tabirince egodur. Bu asır hem ehl-i dünya ve dalalet için, hem de ehl-i ilim ve diyanet için tam bir enaniyet asrıdır. ”Ehl-i ilmin bir kısmında bir enâniyet-i ilmiye bulunur. Kendi mütevazi de olsa, o cihette........

© Yeni Asya


Get it on Google Play