Yeni Asya Ankara merkezli istihbarat gazeteciliği yapmıyor. Açık kaynaklardan ve ajanslardan ulaşılan haberler neyse bunlar seçip veriyor ve çok iyi yorum yapıyor.

Dolayısıyla 15 Temmuz’un arka planını aydınlatmak gibi bir görev de üstlenmiş değil ve olamaz. Zaten o iş -en azından bugünkü duruma göre- neredeyse haşre kaldı.

Dolayısıyla aşağıdaki yazı bu bağlamda değerlendirilmeli.

Daha önce “cemaat eşittir terör örgütü” hatalı formülü üzerinden yapılan uygulamaları ve yargılamaları da eleştirdiğini hatırladığımız eski Akit yazarı Abdurrahman Dilipak geçen gün sosyal medyada şu paylaşımı yaptı:

“Sanki FETÖ’cüler darbeye kalkışmamışlar gibi, AK Partililer de sanki darbeden habersiz imiş de son anda darbeyi halkın yardımı ile bastırmış gibi davranıyorlar. Oysa hükümet 4 ay önceden darbe olacağını bütün ayrıntısı ile biliyordu. Halk ne olduğunu bilmeden darbeye karşı meydanlara çıktı. Sonuçta olan bu ülkeye oldu.. Yazık ki, gerçek çoğu kimsenin umurunda değil, herkes ötekileri suçlamakla meşgul.”

Bu açıklamadaki “bütün ayrıntısı ile” cümleciği özellikle önemli. Esasen MİT’i elinde tutanın böyle bir hazırlığı az çok bilmemesi zaten pek mümkün değil ama “bütün ayrıntıları” ile biliyor olduğu iddiası önemli.

Ardından kısa bir süre sessizlik oldu ama Devlet Bahçeli MHP grup toplantısında bu açıklamayı sert şekilde eleştirdi:

“Tam böyle bir zamanda ahı gitmiş vahı kalmış bir yazar müsveddesi sosyal medyada hesabından 15 Temmuz’la ilgili demiş ki, … Şayet bu şahıs iddialarının ispatını yapmazsa, şerefli bir Türk savcısının huzurunda yazdıklarını tevsik etmezse, dünyanın en namert insanıdır. FETÖ’nün propagandasına çanak tutulması, 15 Temmuz’a tiyatro denilmesi alçaklığın dibidir. Aynı anda Danıştay 5. Dairesi’nin kararı, işbirlikçilerinin iddiaları, ülkemize giriş yaparken dört FETÖ gücünün yakalanması ve Pensilvanyalı hainin Yusuf Suresi üzerinden gizemli mesajlar vermesi gibi bir toparlamanın emaresidir. Fakat o günler geçmiştir. Gelecekleri varsa görecekleri de vardır. Eğer yanılıp yenilip üstümüze gelen olursa tavsiyem boy ölçüsüne uygun kefen biçtirmesidir. Çünkü yatacağı yer sadece mezardır, hesabını da yüce Allah’a verecektir.”

Bu açıklamadaki Danıştay 5. Daire Üyelerine yönelik tehditvari cümleler yargının aslî iktidardan bağımsızlığı açısından ne noktada olduğumuzu gösteriyor.

Ama asıl, açıklamadaki “yanılıp yenilip üstümüze gelen olursa” cümleciğinden de anlaşılacağı üzere MHP bu meseleyi AKP’den ve hatta devletten de önce kendi meselesi olarak görüyor ve bu bakışla sahip çıkıyor. Bu da olayın başka taraflarının sorgulanması gerektiğini yeniden ve yeniden akla getiriyor.

Ardından Dilipak’ın şu açıklamaları da işin tuzu biberi:

“Ben bildiklerimle ilgili, savcıların zaten bildiği konuları DEVLETİMİZİN savcılarına tekrar anlatabilirim. Ayrıca hakaretvari konuşanlara bugünkü yazımı okumalarını tavsiye ederim.”

“Çok basit ve sıradan bir soru: Darbe gerçekleşseydi, darbeciler kimleri vali ve kaymakam yapacaktı? Kimler emniyet müdürü, jandarma komutanı, garnizon komutanı olacaktı? Kimleri tutuklayacaktı ve yeni bakanlar kurulu ve stratejik kurumların başına kimleri atayacaklardı? Bunları herhalde sonradan belirleyecek halleri yoktu. Her konuşana böyle saldırırsanız, sözleri çarpıtırsanız, konuşacak olan da konuşmaz. Siz de birbirinizi yer durursunuz. Bu yaygaracılardan hiçbiri asla ‘İnni kültü minezzalimiyn’ demeyecektir. Kendilerini değiştirmedikleri için tarih tekerrür etmeye devam edecektir. Siz bilirsiniz.”

Biz de sadece soralım: Kim neyi bilecek ve bilmeli?

Mesela “2014’ten bu yana Erdoğan İslamcı değil yeşil Kemalist’tir” demiş olan Doğu Perinçek?

QOSHE - 15 Temmuz ve MHP - Ahmet Battal
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

15 Temmuz ve MHP

14 1
24.02.2024

Yeni Asya Ankara merkezli istihbarat gazeteciliği yapmıyor. Açık kaynaklardan ve ajanslardan ulaşılan haberler neyse bunlar seçip veriyor ve çok iyi yorum yapıyor.

Dolayısıyla 15 Temmuz’un arka planını aydınlatmak gibi bir görev de üstlenmiş değil ve olamaz. Zaten o iş -en azından bugünkü duruma göre- neredeyse haşre kaldı.

Dolayısıyla aşağıdaki yazı bu bağlamda değerlendirilmeli.

Daha önce “cemaat eşittir terör örgütü” hatalı formülü üzerinden yapılan uygulamaları ve yargılamaları da eleştirdiğini hatırladığımız eski Akit yazarı Abdurrahman Dilipak geçen gün sosyal medyada şu paylaşımı yaptı:

“Sanki FETÖ’cüler darbeye kalkışmamışlar gibi, AK Partililer de sanki darbeden habersiz imiş de son anda darbeyi halkın yardımı ile bastırmış gibi davranıyorlar. Oysa hükümet 4 ay önceden darbe olacağını bütün ayrıntısı ile biliyordu. Halk ne olduğunu bilmeden darbeye karşı meydanlara çıktı. Sonuçta olan bu ülkeye oldu.. Yazık ki, gerçek çoğu kimsenin umurunda değil, herkes ötekileri suçlamakla meşgul.”

Bu açıklamadaki “bütün ayrıntısı ile” cümleciği özellikle önemli. Esasen MİT’i elinde tutanın böyle bir hazırlığı az çok bilmemesi zaten pek mümkün değil ama “bütün ayrıntıları”........

© Yeni Asya


Get it on Google Play