Bugün ise eski AK Partinin istediği ve şimdiki AKMHP’nin şimdi karşı çıktığı türden yani “güvenlikçi değil özgürlükçü” Anayasa değişikliklerine Anadolu Ajansının da kendi adıyla katkı yapmasını sağlayalım.

(Bugünkü şartlarda gerçekten yeni bir Anayasa’nın mümkün olmadığının farkındayız elbette. Ama fikir jimnastiği faydalıdır. Hem belki bunu AKMHP yapamasa da rakipleri, mesela Millet İttifakına önderlik edecek Özgür Özel’li CHP yapar. Kim bilir.)

Türkiye’deki milliyetçilik tartışmalarını ve bu tartışmalardan kaynaklanan gerilimleri doğru zeminde ve kalıcı olarak bitirebilmek mümkün.

Bunun için ise yeni bir demokratik açılıma ihtiyaç var. Bunun da yolu yeni ve ideolojisiz bir Anayasa yazmak.

AKMHP’nin, amacı ve muhtevası belirsiz “yeni anayasa” teranelerinden bahsetmiyoruz. 2010’daki havaya uygun değişikliklerden bahsediyoruz.

O günlerde devletin Türkiye Cumhuriyeti adının içindeki Türkiye’nin değişmesi ve daha kuşatıcı ve rahatlatıcı bir adın seçilmesi dahi yazılıp konuşuluyordu. Konuşulabiliyordu.

Bize göre bugün de konuşulabilir ve konuşulabilmeli.

Türkiye Cumhuriyeti adı yerine daha başlangıçta yani 1923’te başka bir isim, mesela Anadolu Cumhuriyeti denemez miydi?

O gün denilmemiş ya da denilememiş olması bugün de denilemeyeceği anlamına mı gelir?

Bu konuda elimizde çok net bir örnek var: 6 Nisan 1920’de kurulan Anadolu Ajansı ve adı…

Anadolu Ajansının web sayfasındaki Tarihçe bilgilerinden konuyla ilgili bir demet:

“Ankara’ya doğru yola çıkan iki ayrı kafilede yer alan gazeteci Yunus Nadi (Abalıoğlu) ile gazeteci yazar Halide Edip (Adıvar), 31 Mart 1920’de Geyve’de buluştular. Tren istasyonundaki mola sırasında Ankara’ya gider gitmez ilk iş olarak ‘bir ajans teşkilatı’ kurulmasının gerekliliğini görüştüler. Ajansın adını konuşurlarken; ‘Türk’, ‘Ankara’, ‘Anadolu’ seçenekleri arasından ‘Anadolu Ajansı’ isminde karar kıldılar.”

Sayfadaki tarih bilgilerinden anlaşıldığına göre, o sıralarda bu ajansın adı “Türk Ajansı” ya da “Türkiye (Türkiya/Turchia) Ajansı” da olabilirmiş ama olmamış ve Anadolu Ajansı olmuş.

Peki, Osmanlı Hanedanının ve devletinin, adıyla ve sanıyla ve tahtıyla ve tacıyla göçmesinden ya da göçürülmesinden sonra onun yerine kurulan devletin adı neden Anadolu Cumhuriyeti olmamış da Türkiye Cumhuriyeti olmuş?

Devletin adı “Anadolu Cumhuriyeti” olsaydı acaba Anadolu’ya şimdiki gibi “Türkiye” denir miydi?

Daha da önemlisi “Türkiye Türklerindir” ya da “Ne mutlu Türküm diyene/diyebilene” türünden kalıplar ve cendereler bu milleti yine de sıkar mıydı?

Milleti ideolojik menfi milliyetçilik cenderesinden çıkarmak ve toplumsal barışı yeniden tesis etmek için birinci şart fikir hürriyeti ve serbest müzakere hakkı.

Ama müzakere bilgi ile olur.

Bir devlet, kendi kendisini doğru bilmezse ve içeriye ve dışarıya doğrusuyla bildirmezse bu nice devlettir?

QOSHE - Anadolu Cumhuriyetinin Ajansı-2 - Ahmet Battal
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Anadolu Cumhuriyetinin Ajansı-2

17 1
24.04.2024

Bugün ise eski AK Partinin istediği ve şimdiki AKMHP’nin şimdi karşı çıktığı türden yani “güvenlikçi değil özgürlükçü” Anayasa değişikliklerine Anadolu Ajansının da kendi adıyla katkı yapmasını sağlayalım.

(Bugünkü şartlarda gerçekten yeni bir Anayasa’nın mümkün olmadığının farkındayız elbette. Ama fikir jimnastiği faydalıdır. Hem belki bunu AKMHP yapamasa da rakipleri, mesela Millet İttifakına önderlik edecek Özgür Özel’li CHP yapar. Kim bilir.)

Türkiye’deki milliyetçilik tartışmalarını ve bu tartışmalardan kaynaklanan gerilimleri doğru zeminde ve kalıcı olarak bitirebilmek mümkün.

Bunun için ise yeni bir demokratik açılıma ihtiyaç var. Bunun da yolu yeni ve ideolojisiz bir Anayasa yazmak.

AKMHP’nin, amacı ve muhtevası belirsiz “yeni anayasa” teranelerinden bahsetmiyoruz. 2010’daki havaya uygun değişikliklerden bahsediyoruz.

O günlerde devletin Türkiye Cumhuriyeti adının içindeki Türkiye’nin değişmesi ve daha kuşatıcı ve........

© Yeni Asya


Get it on Google Play