Avrupa Konseyi İnsan Hakları Komiseri Dunja Mijatovic, Türkiye’de insan hakları, ifade özgürlüğü ve yargı bağımsızlığı konularındaki gözlemlerini 14 sayfalık bir raporda yayınlamış.

Özeti şu:

“Türkiye’de insan hakları ve bilhassa ifade ve basın özgürlüğü endişe verici düzeyde gerilemiş durumda. Medyanın yüzde doksanı hükümet kontrolünde ve bu durum demokratik tartışma ortamını engelliyor.”

“Delili neymiş” demeyiniz. Zira bu raporun haberinin sadece medyanın çok çok küçük -ve elbette muhalif- bir kesiminde yer bulabilmiş olması bile raporun içeriğinin doğruluğunu teyit ediyor.

Mijatovic raporunda ayrıca Türk hükümetinin ve mahkemelerinin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ve Anayasa Mahkemesi kararlarını uygulamamasının anayasal düzeni zayıflattığını da tesbit etmiş.

Bu konuda herhalde kimsenin delile ihtiyacı yoktur. Bilhassa Can Atalay konusunda bizzat Devlet Bahçeli’nin ve Erdoğan’ın Yargıtay’ı pohpohlayıp AYM’yi hırpalayan açıklamaları meydanda.

En ilginci de şu:

Raporu yazan Mijatovic, Türkiye’yi ziyaret talebinin Ankara tarafından kabul edilmediğini de kayda geçirmiş.

Bunun da delile ihtiyacı yok.

Zira Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumunun web sayfasındaki bilgilere göre Mijatoviç en son 23.10.2018’de Türkiye’yi ziyaret edebilmiş. Sade suya tirit nevinden haber/bilgi şöyle:

“Avrupa Konseyi İnsan Hakları Komiseri Dunja Mijatovic, İnsan Hakları Komiserliği Ofis Direktör Yardımcısı Claudia Lam ve İnsan Hakları Danışmanı Hasan Bermek Kurumumuza çalışma ziyaretinde bulundu.

“Kurum İkinci Başkanımız Mesut Kınalı ve Kurul Üyelerimizden Hıdır Yıldırım ve Mehmet Altuntaş’ın da hazır bulunduğu ziyarette Başkanımız Süleyman Arslan tarafından Kurumumuzun görev alanı ve çalışmaları konusunda bilgi verildi. Avrupa Konseyi İnsan Hakları Komiseri Dunja Mijatovic de Avrupa Konseyi İnsan Hakları Komiserliğinin yaptığı çalışmaları anlattı.”

Benzer -ama tarihsiz- bir tirit haber Adalet Bakanlığı İnsan Hakları Dairesi Başkanlığının web sitesinde de var. Şöyle:

“Adalet Bakanı Abdulhamit Gül; Ülke ziyareti kapsamında ülkemizde bulunan Avrupa Konseyi İnsan Hakları Komiseri Dunja Mijatović’i ve beraberindeki heyeti kabul etmiştir.

“Kabul sırasında Bakanlığımız İnsan Hakları Dairesi Başkan Vekili Selim Doğanay’ın yanı sıra Bakanlığımız ve Dışişleri Bakanlığı temsilcileri de hazır bulunmuştur.

“Görüşmede; insan hakları alanında son dönemde yaşanan gelişmeler, Avrupa Konseyi ve İnsan Hakları Komiserliği ile yakın işbirliği ve insan haklarına ilişkin uygulamada karşılaşılan sorunlar ele alınmıştır.”

Şimdi soralım:

“Sizinle görüşmek istiyoruz” diyen ortağımıza “ama biz sizinle görüşmek istemiyoruz” demek ne demek? Hangi çağdayız?

İletişimin bu kadar yüksek ve hızlı olduğu bu çağda adeta sınır kapısı kapatmak da ne oluyor?

Kuzey Kore’ye mi çevirmek istiyorsunuz Türkiye’yi!

Bu kararı kim aldı? Dışişleri Bakanlığı bu skandalın sonuçlarını bir bürokrata mı yıkacak.

Ya da artık çoğu olayda olduğu gibi bu da yapanın yanına kâr mı kalacak?

AKP’li dostlarımıza bıkmadan usanmadan şunu soracağız:

Sizin desteklediğiniz AK Parti bu mudur? Bu muydu?

Daha iyisini arama zamanınız gelmedi mi?

En azından daha az kötüsünün hangisi ya da hangileri olabileceğini düşünme zamanınız gelmedi mi?

İktidar siyasetini MHP ve Perinçek yörüngesinden ne zaman çıkaracaksınız.

“Dış düşman”lara tamam. İç zorluklara da tamam.

Ama hak ettiğimiz bu mudur ey muhafazakâr demokrat kılıklı dostlar?

QOSHE - Avrupa Konseyine: Gelmeyin, gönderelim! - Ahmet Battal
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Avrupa Konseyine: Gelmeyin, gönderelim!

10 1
09.03.2024

Avrupa Konseyi İnsan Hakları Komiseri Dunja Mijatovic, Türkiye’de insan hakları, ifade özgürlüğü ve yargı bağımsızlığı konularındaki gözlemlerini 14 sayfalık bir raporda yayınlamış.

Özeti şu:

“Türkiye’de insan hakları ve bilhassa ifade ve basın özgürlüğü endişe verici düzeyde gerilemiş durumda. Medyanın yüzde doksanı hükümet kontrolünde ve bu durum demokratik tartışma ortamını engelliyor.”

“Delili neymiş” demeyiniz. Zira bu raporun haberinin sadece medyanın çok çok küçük -ve elbette muhalif- bir kesiminde yer bulabilmiş olması bile raporun içeriğinin doğruluğunu teyit ediyor.

Mijatovic raporunda ayrıca Türk hükümetinin ve mahkemelerinin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ve Anayasa Mahkemesi kararlarını uygulamamasının anayasal düzeni zayıflattığını da tesbit etmiş.

Bu konuda herhalde kimsenin delile ihtiyacı yoktur. Bilhassa Can Atalay konusunda bizzat Devlet Bahçeli’nin ve Erdoğan’ın Yargıtay’ı pohpohlayıp AYM’yi hırpalayan açıklamaları meydanda.

En ilginci de şu:

Raporu yazan Mijatovic, Türkiye’yi ziyaret talebinin Ankara tarafından kabul edilmediğini de kayda geçirmiş.

Bunun da delile ihtiyacı yok.

Zira Türkiye İnsan Hakları........

© Yeni Asya


Get it on Google Play