Böylece “AKP=Erdoğan” formülü tescillenmiş oldu.

Bu formülün ehemmiyeti şurada:

Mesela “CHP= …” denemez. “MHP= …” denemez.

Ama “AKP=Erdoğan” deniyor ve itiraz eden yok.

Sonuç şu: AKP bir “parti” değil. Bundan sonra artık partileşmesi de mümkün değil.

Böylece AKP iktidar nimetlerinden faydalanmak isteyen muhafazakâr gelenek mensuplarının uğrak yeri oldu. Başaranlar iki üç dönem iktidarı tadıyor, sonra bir kenara itiliyor. İtildiği yerden yeniden meydana çıkabilenler az. Yerlerini yenileri dolduruyor. Köşe kapmaca sürüp gidiyor. Başörtüsü, Ayasofya vd. onlar için bu oyunun takım formaları.

Erdoğan geçen haftalarda “bu benim son seçimim” deyince birilerinde “eyvah AKP eliyle nimetlenme şansımız bitiyor” korkusu doğdu.

Ama AKP’nin “parti” değil “bağlı bir şahsa bağlı” nevzuhur bir “oluşum” olmasından istifade eden gerçek parti MHP başka havada.

Ve onun şimdiki lideri Devlet Bahçeli pazar günü Kurultay konuşmasını şu cümlelerle bitirdi:

“Geçenlerde, basından öğrendiğim kadarıyla, Sayın Cumhurbaşkanımızın bir konuşması, özellikle sol cenahlarda büyük bir iştah ve tahrik unsuru olarak kabul edilmiştir. Buradan Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’a diyorum. Ayrılamazsın. Türk milletini yalnız bırakamazsın. Bunun için Cumhur İttifakı olarak yanındayız. Beraberindeyiz. Yeni yüzyılın kurtarıcı lideri olarak sizi görmek istiyoruz. Allah’a emanet olun. Sevgiler ve saygılar sunuyorum.”

“Ya benimsin ya kara toprağın” diyen kıskanç sevgili misali bağlayıcı sözler bunlar.

Ya da “davadan döneni vururuz…”

Zira bilhassa “ayrılamazsın” kelimesini söylerken yüzüne yansıyan ruh hali ve ses tonundaki vurgusu net.

“Ayrılmasan iyi olur” ya da “biz ayrılmandan yana değiliz” şeklinde değil. Doğrudan doğruya “ayrılamazsın, ayırmayız, ayrılmana izin vermeyiz” şeklinde.

Yani Bahçeli “seni bize biz bağladık ve biz çözmeyeceğiz” diyor.

Yani “Hem seni ve hem de seni seven ve destekleyen herkesi bize biz bağladık!” demiş oluyor.

Bahçeli’nin bu ikazı, Aşık Mahsunîvarî aşıkane “Bağladım canımı Haydar, zülfün teline” diyen samimi Erdoğanseverleri de akla getiriyor.

Ama o türkünün başı malum:

“İşte gidiyorum çeşm-i siyahım,

Önümüze dağlar sıralansa da…

Sermayem derdimdir, servetim ahım,

Karardıkça bahtım karalansa da…”

Zira Erdoğan’ın MHP’ye bağlılığı, Erdoğan’ı “ümmet bilinci” içerisinde sevip desteklemiş olan ve “Türk Milleti ve Türk dünyası bize yetmez” diyen dindarlarda büyük hayal kırıklığı meydana getiriyor.

Daha da önemlisi o dindarlar biliyorlar ki “Erdoğan’lı günler” bittiğinde “dindarların AKP’si” şeklen de tamamen bitecek.

Ama “Devlet Bahçeli’li günler” bitse bile “milliyetçi MHP”, Türk ve Dünya siyasetinde etkili bir “aparat” olmaya devam edecek. Belki de daha da kullanışlı hale gelecek.

2002’deki AK Partiye gönül vermişlerin 15 Temmuz 2016 öncesinden bu yana yaşadığı gönül kırıklığının gerçek sebebi, MHP ile bu yanlış bağlantı.

“Bu siyasi muhabbette pratikte kim kimin hedefine hizmet ediyor” meselesi çok da önemli değil.

Ama “bu siyasi evlilikten doğan çocuklar hangi tarafın genetiğini taşıyor” sorusu can alıcı.

Uzun vadede “dindarların milliyetçileşmesi” bu dönemin en büyük oyunuydu. Kuruldu ve yürütülüyor.

“Dindarların demokratlaşması”nı isteyenler de -şimdilik- boynu büyük halde bu işin vaktinin yeniden gelmesini bekliyor.

Şimdilik diyoruz. Çünkü inanıyoruz ki o demokratlar bir gün yeniden ortaya çıkacaklar.

Gayret edenler az.

Ama yüzleri ak.

Mani olanlar mı?

Onlar elbet utanacak.

QOSHE - Ayrılamazsın, bağlısın Erdoğan! - Ahmet Battal
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Ayrılamazsın, bağlısın Erdoğan!

12 1
21.03.2024

Böylece “AKP=Erdoğan” formülü tescillenmiş oldu.

Bu formülün ehemmiyeti şurada:

Mesela “CHP= …” denemez. “MHP= …” denemez.

Ama “AKP=Erdoğan” deniyor ve itiraz eden yok.

Sonuç şu: AKP bir “parti” değil. Bundan sonra artık partileşmesi de mümkün değil.

Böylece AKP iktidar nimetlerinden faydalanmak isteyen muhafazakâr gelenek mensuplarının uğrak yeri oldu. Başaranlar iki üç dönem iktidarı tadıyor, sonra bir kenara itiliyor. İtildiği yerden yeniden meydana çıkabilenler az. Yerlerini yenileri dolduruyor. Köşe kapmaca sürüp gidiyor. Başörtüsü, Ayasofya vd. onlar için bu oyunun takım formaları.

Erdoğan geçen haftalarda “bu benim son seçimim” deyince birilerinde “eyvah AKP eliyle nimetlenme şansımız bitiyor” korkusu doğdu.

Ama AKP’nin “parti” değil “bağlı bir şahsa bağlı” nevzuhur bir “oluşum” olmasından istifade eden gerçek parti MHP başka havada.

Ve onun şimdiki lideri Devlet Bahçeli pazar günü Kurultay konuşmasını şu cümlelerle bitirdi:

“Geçenlerde, basından öğrendiğim kadarıyla, Sayın Cumhurbaşkanımızın bir konuşması, özellikle sol cenahlarda büyük bir iştah ve tahrik unsuru olarak kabul edilmiştir. Buradan Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip........

© Yeni Asya


Get it on Google Play