Gazeteci Mehmet Akif Ersoy’la yaptığı röportajda, küçükken ailesinden gizli ehliyetsiz araba kullanmış olmasını “çocukluk yaramazlığı” olarak görmesi ve bunu basit bir şeymiş gibi sunması hayli tartışma konusu olmuştu.

Bir bürokratın bir “deli cesareti”ni basit bir yaramazlık olarak görüp nakletmesi en çok birinci seviyeden abisi (ya da baba vekili) Recep Tayyip Erdoğan’ı korkutmuş olmalı.

Öyle ya, onu öyle yapan Kurum, Erdoğan’ın vermediği yetkiyle bürokraside kim bilir ne işler çevirmiştir ve çevirecektir.

Hoş, akla şu da gelebilir: Belediye başkanı halktan yetki alır, karar vermek ve icraat yapmak için devletin cumhurbaşkanına da kendi partisinin genel başkanına da danışması bile gerekmez.

Ama o bir Murat Kurum. Onun için farklı durum.

Kurum’un, aynı programda, kısa sorulara kısa cevaplar bölümünde “köy mü, şehir mi” sorusuna yine boş bulunup “ben belediye başkanlığı filan istemiyordum, iteklediler, düştüm” dercesine “köy (çünkü) daha doğal” demesi de oldukça ilginç tartışmalara sebep oldu.

Akla gelen en önemli soru “şehri sevmeyen birinin şehremanetini nasıl yürüteceği” idi.

“AK Parti’nin bunca kadrosu içinde Erdoğan gibi İstanbul sevdası olan ya da en azından şehri seven bir aday yok muydu” sorusu da haklı ve mantıklıydı.

“İstanbul zaten megaköy olmaya durdu. Kurum gelir de bu arada Abisi Erdoğan giderse acaba tam megaköy mü olur” diyenler de haksız değil.

***

Türk Hava Yolları iftar saatine denk gelen iç hat uçuşlarında, ikram menüsünü, içine bir hurma üç zeytin koyarak da olsa bir iftar menüsüne dönüştürüyormuş. Bu çok güzel bir uygulama.

Ancak görevliler duruma göre koca uçakta iftardan sonra ikram dağıtmaya başlayınca ve oruçlu olan olmayan ayrımı yapmaksızın her zamanki gibi herkese sırayla dağıtım yapınca iftar açmayı bekleyen ama dağıtımın sonunda kalanlar için bu bekleme dönemi bir tür küçük eziyete dönüyormuş.

Bir okuyucumuz “acaba iftarlık isteyenlere önden ve hızlıca, sadece sudan ve iki hurmadan oluşan bir iftar paketi dağıtılamaz mı?” diye soruyor.

Yetkililer, “müftülere sorduk, o bekleme de sevapmış, beklesinler” de diyebilir ya da mevcut uygulamanın başka bir maslahatı da olabilir. Bilemiyoruz. Ama çaresi varsa güzel bir yol olur. Bizden hatırlatması.

***

Yine bir okuyucumuzun şöyle bir ricası var:

Ramazanın ikinci sahurunda TRT-1’in sahur programını “Devletin dijital platformunda (tabii.com)” izlerken Kur’an tilaveti arasına birkaç saniyelik müzikli bir reklam alındığını gördüm ve üzüldüm. Bu yanlışın bilerek yapıldığını sanmıyorum. Yazılarınızın dikkate alındığını biliyoruz. İlgilileri haberdar edebilir misiniz?

Yazmak bizden. Takdiri ve gereği Türkiye Radyo ve Televizyon Kurumu yetkililerinden…

QOSHE - İstanbul’u sevmezse gönül… - Ahmet Battal
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

İstanbul’u sevmezse gönül…

25 12
14.03.2024

Gazeteci Mehmet Akif Ersoy’la yaptığı röportajda, küçükken ailesinden gizli ehliyetsiz araba kullanmış olmasını “çocukluk yaramazlığı” olarak görmesi ve bunu basit bir şeymiş gibi sunması hayli tartışma konusu olmuştu.

Bir bürokratın bir “deli cesareti”ni basit bir yaramazlık olarak görüp nakletmesi en çok birinci seviyeden abisi (ya da baba vekili) Recep Tayyip Erdoğan’ı korkutmuş olmalı.

Öyle ya, onu öyle yapan Kurum, Erdoğan’ın vermediği yetkiyle bürokraside kim bilir ne işler çevirmiştir ve çevirecektir.

Hoş, akla şu da gelebilir: Belediye başkanı halktan yetki alır, karar vermek ve icraat yapmak için devletin cumhurbaşkanına da kendi partisinin genel başkanına da danışması bile gerekmez.

Ama o bir Murat Kurum. Onun için farklı durum.

Kurum’un, aynı programda, kısa sorulara kısa cevaplar bölümünde “köy mü, şehir mi” sorusuna yine boş bulunup “ben belediye başkanlığı filan........

© Yeni Asya


Get it on Google Play