Bir kardeşimiz anlatıyor:

“Seçim akşamı bir lokantada iftar sofrasındaydım. Yan masada AKP’li oldukları anlaşılan sekiz on kişilik siyasi grup iftar yemeği yiyordu. Sonuçlar netleşmeye başladı. İçlerinden biri kızgınlıkla diğerlerine dönüp, ağzını bozarak, ‘Yeniden Refah Partisi iki ilçe istiyordu vermedin ulan … . N’oldu şimdi’ dedi. Diğerleri ‘sen ne biçim konuşuyorsun’ demedi.”

Bu hikâyenin dersi şu: Siyasette satış kolaydır. İftar masasında bile.

Sonuçları sürpriz getiren her seçim sonrasında sorulan klasik soru burada da soruldu: Ne olacak şimdi?

Biz yıllardır şunu deyip yazıyoruz:

Türkiye’deki siyasi akımlar da partileri de aslında bellidir. İktidarla parti olunmaz. Olunsaydı ANAP diye bir parti olurdu ama yok. Özal gitti, “partisi” bitti.

Dolayısıyla 2001’de kurulup 2002’de iktidar olan ve “iktidarla parti olmaya çalışan” AKP de aslında yok hükmünde. Hem de “AKP = Erdoğan” denildiği günlerden bu yana. Ama henüz herkes görmüyor.

Daha da ilginci Erdoğan varken de parti inişe geçebiliyor ve bu inişlerden biri, artık çıkışı olmayan bir iniş olabilir.

Bu seçim sonuçları öyle midir: Bizce evet.

Zira beş senedir Ekrem İmamoğlu’na randevu bile vermemiş olan Erdoğan, balkon konuşmasında, “böyle yapmakla hata yaptık, dersimizi de aldık” demek yerine milletin gözünün içine baka baka yalan söyleyip “biz her belediye başkanına eşit davrandık ve davranacağız” dedi. Okuduğu metni yazanların galiba adı inanır…

Liberal Düşünce Topluluğunun şimdiki başkanı, Çankaya Üniversitesi’nin siyaset bilimi hocası ve aynı zamanda DP-AP ve Menderes-Demirel Uzmanı Prof. Dr. Tanel Demirel’in seçim sonrasına ilişkin olarak sosyal medyasından paylaştığı şu tahlilleri biz de sizlerle paylaşmak isteriz:

***

-Mayıs 2023 genel seçimlerinde Kemal Kılıçdaroğlu’nu seçerek risk almak istemeyenler, iktidara yönelik tepkilerini yerel seçimlerde gösterdiler. (2009 ve 2019’da da böyle olmuştu)

-Demokrasimiz adına umut verici bir sonuç. Muhalefet 2023 hezimetinin travmasını atlatma fırsatını ele geçirmiş olabilir. Öte yandan, yerel seçim dinamikleri ile genel seçim dinamikleri farklıdır. Muhalefet cephesi rehavete düşerek bu sonuçları genel seçimde de alacağını varsaymamalı.

-Başta DEM olmak üzere küçük parti seçmenleri, partiler arasında açık bir ittifak olmasa bile, kendilerine en yakın hissettikleri kazanabilecek adaylara oy verebildiklerini bir kez daha gösterdiler.

-AKP-MHP ittifakı bu sonuçlardan ders çıkarabilir mi? İmkansız değil ama çok zor.

-Siyasi dengeleri koklamakta son derece mahir olan bürokrasinin (ve özellikle yargının) siyasi iktidardan daha özerk davranma eğilimi içine girmesi de ihtimal dahilinde.

***

Bu tespitlerden ikisini şöyle değerlendirebiliriz:

Birincisi DEM Parti İstanbul Adayı Meral Danış Beştaş’ın “o oyların hepsi sizin değil, bizim seçmenimizin de oyları var” demesi çok da anlamlı değil. Demokrasi işliyorsa seçmen kimsenin tapulu seçmeni değil ve olamaz.

İkincisi, yargının siyasi iktidarın baskısından artık biraz daha kolay uzaklaşabileceği ihtimalini duymak bile çok güzel.

Zira Prof. Dr. İzzet Özgenç’in şu değerlendirmesi çok önemli: “Açıklanan genel seçim sonuçları, Türkiye’de HUKUKA GERİ DÖNÜLMESİ İHTİYACInın açık bir ifadesidir. Bu ihtiyacın karşılanmasına yönelik önemli bir adım, Yargıtay Başkanlığı seçimidir!”

AKP’de bulamadığı hürriyet ve adaleti başka yerlerde ve bilhassa milliyetçi, milletçi ya da halkçı hareketlerde arayanların dikkatine…

QOSHE - Seçimden sonra: N’olacak şimdi? - Ahmet Battal
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Seçimden sonra: N’olacak şimdi?

19 10
04.04.2024

Bir kardeşimiz anlatıyor:

“Seçim akşamı bir lokantada iftar sofrasındaydım. Yan masada AKP’li oldukları anlaşılan sekiz on kişilik siyasi grup iftar yemeği yiyordu. Sonuçlar netleşmeye başladı. İçlerinden biri kızgınlıkla diğerlerine dönüp, ağzını bozarak, ‘Yeniden Refah Partisi iki ilçe istiyordu vermedin ulan … . N’oldu şimdi’ dedi. Diğerleri ‘sen ne biçim konuşuyorsun’ demedi.”

Bu hikâyenin dersi şu: Siyasette satış kolaydır. İftar masasında bile.

Sonuçları sürpriz getiren her seçim sonrasında sorulan klasik soru burada da soruldu: Ne olacak şimdi?

Biz yıllardır şunu deyip yazıyoruz:

Türkiye’deki siyasi akımlar da partileri de aslında bellidir. İktidarla parti olunmaz. Olunsaydı ANAP diye bir parti olurdu ama yok. Özal gitti, “partisi” bitti.

Dolayısıyla 2001’de kurulup 2002’de iktidar olan ve “iktidarla parti olmaya çalışan” AKP de aslında yok hükmünde. Hem de “AKP = Erdoğan” denildiği günlerden bu yana. Ama henüz herkes görmüyor.

Daha da ilginci Erdoğan varken de parti inişe geçebiliyor ve bu inişlerden biri, artık çıkışı olmayan bir iniş olabilir.

Bu seçim sonuçları öyle midir: Bizce evet.........

© Yeni Asya


Get it on Google Play