“Nurcuların yüzlerini dünyaya ve siyasete çevirmeksi” sözünü doğru analiz ve tahlil etmeli. Burada “maddi dünyadan” tamamen sıyrılmak kastedilmiyor. Nurcular da dünyada yaşıyorlar ve “yüzlerini dünyaya çevirmek” zorundalar! Öyle ise, hangi dünyaya yüzü çevirmeli?

“Dünyanın üç yüzü var. Birinci yüzü, Cenâb-ı Hakkın esmâsına bakar; onların nukuşunu gösterir, mânâ-i harfiyle, onlara âyinedarlık eder. Dünyanın şu yüzü, hadsiz mektubât-ı Samedâniyedir. Bu yüzü gayet güzeldir; nefrete değil, aşka lâyıktır.

“İkinci yüzü, âhirete bakar; âhiretin tarlasıdır, Cennetin mezraasıdır, rahmetin mezheresidir. Şu yüzü dahi, evvelki yüzü gibi güzeldir; tahkire değil, muhabbete lâyıktır.

“Üçüncü yüzü, insanın hevesâtına bakan ve gaflet perdesi olan ve ehl-i dünyanın mel’abe-i hevesâtı olan yüzdür. Şu yüz çirkindir. Çünkü fânîdir, zâildir, elemlidir, aldatır. İşte, hadîste vârid olan tahkir ve ehl-i hakikatin ettiği nefret, bu yüzdedir.”2

Aynen bunun gibi, “yüzlerin çevrilmemesi” gereken; Risale-i Nur’un takip ettiği “yüksek İslâm siyaseti, Kur'ân siyâseti”3 değil, “tarafgir, yalancı, gaddar, menfaat üzerine dönen canavar siyasettir.” Ve, “Kurtuluş siyasetle yoluyla olacak!” deyip, Deccalizm/Süfyanizm, Kemalizmin kurguladığı siyaset metotlarıyla hareket etmek; “dindar siyasalcı/siyasal dinci”lerin peşine takılmak ve ülke yönetimine soyunmaktır! Himmet, gayret, enerji, vakit, nakit ve imkanlarını “husulü meşkuk siyasete” yatırıp heba etmektir. Ve Nebevi şu ikaza kulak vermemektir: "O zamana (Deccalizm/Süfyanizme) yetiştiğiniz zaman, siyaset canibiyle onlara galebe edilmez; ancak manevî kılınç hükmünde i’câz-ı Kur’ân’ın nurlarıyla mukabele edilebilir."4

Dikkat edelim ki, Risale-i Nur, baştan sona Kur’an ve Sünnet-i Seniyyenin içtimai, siyasi ölçüleriyle dolu. Bir müceddid olarak “Risale-i Nur sadece iman dersi değil, içtimai ders de verir.”5 “Şu Münâzârât, hem de siyâset tabiblerine, teşhis-i illete (hastalıkları teşhise) dâir hizmet ile mükellef ve muvazzaftır (vazifelidir).”6 Ve benzeri yüzlerce beyan…

Şu halde, Kur’ân ile Sünnetin bu zamandaki içtimai, siyasi ölçülerini anlamak için yüzümüzü bu yüze çevirmemiz gerekmiyor mu?

Dipnotlar:

1-Emirdağ Lâhikası, Enst./intr., s. 200.;

2-Sözler, s. 571.; 3-bknz., İşârâtü'l-İ'câz, s. 84.;

4-Hizmet Rehberi, s. 54.; 5-Münazarat, s. 46.;

6-Tarihçe-i Hayat, s. 131.

QOSHE - "Çelişki değil mi?” - Ali Ferşadoğlu
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

"Çelişki değil mi?”

9 35
04.03.2024

“Nurcuların yüzlerini dünyaya ve siyasete çevirmeksi” sözünü doğru analiz ve tahlil etmeli. Burada “maddi dünyadan” tamamen sıyrılmak kastedilmiyor. Nurcular da dünyada yaşıyorlar ve “yüzlerini dünyaya çevirmek” zorundalar! Öyle ise, hangi dünyaya yüzü çevirmeli?

“Dünyanın üç yüzü var. Birinci yüzü, Cenâb-ı Hakkın esmâsına bakar; onların nukuşunu gösterir, mânâ-i harfiyle, onlara âyinedarlık eder. Dünyanın şu yüzü, hadsiz mektubât-ı Samedâniyedir. Bu yüzü gayet güzeldir; nefrete değil, aşka lâyıktır.

“İkinci yüzü, âhirete bakar; âhiretin tarlasıdır, Cennetin mezraasıdır, rahmetin mezheresidir. Şu yüzü dahi, evvelki yüzü gibi güzeldir; tahkire değil, muhabbete lâyıktır.

“Üçüncü yüzü, insanın hevesâtına bakan ve gaflet perdesi olan ve ehl-i dünyanın mel’abe-i........

© Yeni Asya


Get it on Google Play