1978’de gittiğimiz İstanbul’da vefatına dek onun rahle-i tedris ve himayesinde yaşaya geldik. “Sert adam” imajı, aslında “Kur’an tefsiri” Risale-i Nur’un meslek umdelerinde tavizsiz duruşuydu. Onlardan asla taviz vermezdi. Yoksa, şefkat ve merhamet timsaliydi. Şahsi hatalarımıza bakmaz, hizmet ve sadakatimize bakardı. Kusurlarımızı rencide etmeden dolaylı olarak düzeltirdi. İstikametini muhafaza eden binlerce dâvâ adamı yetiştirmişti.

Feraset, dirayet sahibi bir yönetici idi. Mutlak istibdata, komünizme, materyalizme savaş açmış, bir hak, hürriyet, adalet, demokrasi kahramanı idi. “Deprem İlahi ikazdır!” sözünün arkasında duran, yurtdışından gelip ülkeye gelerek hapse giren, aşk, şevk ve ümit aşılayan bir hürriyet kahramanı. Deccalizm/süfyanizmin kolları ifsat, densizlik ve ahlaksızlık komiteleri, Yeni Asya’yı “biat ettirme, susturma, ele geçirme ve çökertme projesini” çok şiddetli bir şekilde sürdürüyorlardı. Şiddetli istibdat döneminde, müthiş baskılar karşısında şahsi cesaretini Risale-i Nur ve şahs-ı manevinin emrine vererek, baskıların yanı sıra “hubb-u cah, havf, tamah ve sair cazip teklifler” karşısında da tavizsiz duruşunu devam ettirdi.

Yine, çok dehşetli baskı ve cazibedar teklifler karşısında cemaati “siyasal dinci/dindar siyasalcı”ların peşine sürüklemedi! Yeni Asya’yı onların boruzanı yapmadı. İstihbarat, jitem ve çevreleri “Mehmet bey, çok tehlikeli zamanlardayız, yalnız başınıza dolaşmayınız!” diye tehdit ediyorlardı. “Bu tehditten sonra daha da yalnız dolaşmaya başladım!” demişti.

Gerçek bir muhabbet fedâisi idi.

“İşte Hayatım” kitabından, ömrünü Risale-i Nur hizmetine adamış bir dava adamının; iman Kur’an hakikatlerinden taviz vermeden ortaya koyduğu sayısız müspet gazetecilik örneklerini, Türkiye ve İslam aliminin siyasi durum ve savrulmalarını, darbecilere karşı verilen destansı mücadeleyi; cemaatlerin durumunu, Nur Cemaatinin fraksiyonlarının çıkış sebeplerini, istihbaratın bunlar üzerinde oynadığı oyunları, demokratları ve daha bunlar gibi hizmet, siyaset ve özel hayatla ilgili çok ince, hassas meseleleri öğrenmek mümkün. İkinci, üçüncü kez bile okunmayı hak ediyor!

QOSHE - “İşte Hayatım”ı hâlâ okumadınız mı? - Ali Ferşadoğlu
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

“İşte Hayatım”ı hâlâ okumadınız mı?

15 16
06.04.2024

1978’de gittiğimiz İstanbul’da vefatına dek onun rahle-i tedris ve himayesinde yaşaya geldik. “Sert adam” imajı, aslında “Kur’an tefsiri” Risale-i Nur’un meslek umdelerinde tavizsiz duruşuydu. Onlardan asla taviz vermezdi. Yoksa, şefkat ve merhamet timsaliydi. Şahsi hatalarımıza bakmaz, hizmet ve sadakatimize bakardı. Kusurlarımızı rencide etmeden dolaylı olarak düzeltirdi. İstikametini muhafaza eden binlerce dâvâ adamı yetiştirmişti.

Feraset, dirayet sahibi bir yönetici idi. Mutlak istibdata, komünizme, materyalizme savaş açmış, bir hak, hürriyet, adalet, demokrasi kahramanı idi. “Deprem İlahi ikazdır!” sözünün arkasında duran, yurtdışından gelip ülkeye gelerek hapse giren, aşk, şevk ve ümit aşılayan bir........

© Yeni Asya


Get it on Google Play