Ehven-i şer, diğerlerine kıyasla zarar ve çirkinlik yönünden daha hafif olan kötülük anlamındadır. Mecelle’de, “İki şerden, daha hafif olanı (ehven-i şerreyn) ihtiyâr olunur (tercih edilir.)” Yani, “Câiz ve meşrû olmayan iki şeyden birinin yapılması durumunda, aralarında kötülük ve fenalık bakımından daha az ve daha hafif olanı tercih edilir.”, “İki kötülükle karşı karşıya gelince daha hafif olanı işlenerek, büyüğünün çaresine bakılır”1

İşte, birçok sahada kullanılabilecek bu prensiple sosyal ve hukukî hayata adil bir denge kurulmaya çalışılır. Ancak iki kötüden hafif olanının tercih edilebilmesi için, “Hayır olan ihtimalin, yani, alternatifin bulunmaması ve birini mutlaka yapmak zorunda kalınması” gerekir. Meselâ: Yaralı bir adamın, secdeye gidince yarası akıyorsa ima ile oturarak kılar… Etrafa yayılmasından endişe edilen bir yangını söndürmek için gerekirse itfaiye (şer olsa da) birisinin evini yıkabilir...”2 Bediüzzaman ehven-i şer kaidesini şöyle izah eder: “Hayr-ı kesir için şerr-i kalil kabul edilir. Eğer şerr-i kalil olmamak için, hayr-ı kesiri intaç eden bir şer terk edilse, o vakit şerr-i kesir irtikâp edilmiş olur. Meselâ, cihada asker sevk etmekte, elbette bazı cüz’î ve maddî ve bedenî zarar ve şer olur. Fakat o cihadda hayr-ı kesir var ki, İslâm, küffârın istilâsından kurtulur. Eğer o şerr-i kalil için cihad terk edilse, o vakit hayr-ı kesir gittikten sonra, şerr-i kesir gelir. O ayn-ı zulümdür. Hem meselâ, kangren olmuş ve kesilmesi lâzım gelen bir parmağın kesilmesi hayırdır, iyidir. Halbuki zâhiren bir şerdir. Parmak kesilmezse el kesilir, şerr-i kesir olur.”3 Ancak, şerlerin yanında hayır mevcutsa veyahut hayır olmasa bile şerlerin hiçbirini yapmadan da olunabiliyorsa şerrin hafif olanı da yapılamaz.

Bu kural, içtimai, siyasi hayat için de geçerlidir. Dolayısıyla, daha büyük bir şerden kurtulmak için, daha ehven, daha az şer olan tercih edilmelidir. Unutmayalım ki, “Meşrutiyet (demokrasi) pek az adamların üstüne münhasır kaldı, fedakârları dağıldılar.”4 Şu halde, daha ehven olanı tercih etmeli. “Bazı noktada şer olsa da ehven-i şerdir. Ehven-i şer ise bir adalet-i izafiyedir.”5

Akıllı ve dirayet sahibi bir mü’min, meseleleri bu kurala göre de değerlendirir.

Dipnotlar:

1-bknz., Mecelle, md. 29, 21, 27, 28.; 2-bknz. Ali Haydar Efendi, dürer I/83 vd.; 3-Mektubat, s. 47.; 4-Münâzârât, Enst./intr., s. 84.; 5-Age., s. 122.

QOSHE - Ehven-i şer prensibi - Ali Ferşadoğlu
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Ehven-i şer prensibi

11 15
06.03.2024

Ehven-i şer, diğerlerine kıyasla zarar ve çirkinlik yönünden daha hafif olan kötülük anlamındadır. Mecelle’de, “İki şerden, daha hafif olanı (ehven-i şerreyn) ihtiyâr olunur (tercih edilir.)” Yani, “Câiz ve meşrû olmayan iki şeyden birinin yapılması durumunda, aralarında kötülük ve fenalık bakımından daha az ve daha hafif olanı tercih edilir.”, “İki kötülükle karşı karşıya gelince daha hafif olanı işlenerek, büyüğünün çaresine bakılır”1

İşte, birçok sahada kullanılabilecek bu prensiple sosyal ve hukukî hayata adil bir denge kurulmaya çalışılır. Ancak iki kötüden hafif olanının tercih edilebilmesi için, “Hayır olan ihtimalin, yani, alternatifin bulunmaması ve birini mutlaka yapmak zorunda kalınması” gerekir. Meselâ: Yaralı bir adamın, secdeye gidince yarası akıyorsa ima........

© Yeni Asya


Get it on Google Play