“Bizim sünnetimizde (Sünnetullah’ta) asla değişiklik bulamazsın.”1 meâlindeki âyette geçen sünnet, sünnetullah; tabiata ve tabiatımıza konup tabi ve boyun eğmek zorunda olduğumuz evrensel/cihanşumül, değişmez kanundur. İvme, çekim, suyun kaldırma, ateşin yakması gibi. Soğuk evliyayı da üşütür, ateş asfiyayı da yakar, yağmur aktabı da ıslatır! Dolayısıyla olumlu-olumsuz söz, duygu ve hasletlerin bile karşılığı, mükâfaat ve cezası bu kanun gereği peşindir!

Evet, bu İlâhi kanundur: “Ben kendim, belki yüz defadan fazla tecrübe etmişim ki, bir mü’min kardeşe adavetim vaktinde, o adavetten öyle bir azap çekiyordum, şübhe bırakmıyordu ki, bu seyyieme muaccel (peşin) bir cezadır, çektiriliyor.”2 İnanan-inanmayan, mü’min-dinsiz sünnetullahta asla değişiklik olmaz. Çalışan kazanır; tembel sefalete düşer. “Mü’minde hırs sebeb-i hasârettir ve sefalettir.”3 Hırs, sünnetullaha, tekvini şeriata, sebeplere müracaat etmeden basamakları üçer, beşer atlamak ve sonuç fakr-ı hal ve sefalettir…

Keza, fıtrata aykırı “haksızlık, zulüm, adaletsizlik” yapan da “adalet-i mutlaka” çerçevesinde cezasını bu dünyada da görür! Cenab-ı Hakkın “Rahman, Rahim, Adil, Hak, Rab, Hakim, Cebbar, Şediül’ikab, Seriü’lhisab” gibi Esma-i Hüsnası doğrudan doğruya “adalete” bakar, inanan-inanmayan herkes için bu dünyada da geçerlidirler. Kablonun içinden akan elektrik gibi farkına varamazsak da adalet hükmünü icra eder, herkes yaptığının karşılığını mutlaka bulur: “Meselâ, bir çocuk, eline aldığı bir kuş veya bir sineği öldürse, şeriat-ı fıtriyenin ahkâmından olan hiss-i şefkate muhalefet etmiş olur. İşte bu muhalefetten dolayı düşüp başı kırılırsa müstahak olur. Çünkü, bu musibet o muhalefete cezadır. Veya dişi bir kaplan, öz evlâtlarına olan şiddet-i şefkat ve himâyeyi nazara almayarak, zavallı ceylânın yavrucuğunu parçalayarak yavrularına rızık yapar. Sonra, bir avcı tarafından öldürülür. İşte, hiss-i şefkat ve himâyeye muhalefet ettiğinden, ceylâna yaptığı aynı musibete mâruz kalır.”4Evet, bu değişmez bir kanundur: “Ekseri insanların o zalim şahısların harekatına fiilen, iltihaken ve iltizamen taraftar olmasıyla mânen iştirak eder, musîbetin devamına sebebiyet verir.”5 “Zulme rıza zulümdür; taraftar olsa, zalim olur.”6 Kim masumlara zulmetmişse hiç kurtuluşu yok, “el ceza-ı müncinsil amel” sırrınca karşılığını görecek! Kim zerre miskal dahi olsa çalmış, yolsuzluk yapmışsa karşılığını görecek!

Dipnotlar:

1-İsra Suresi, 77., vd.; 2-Uhuvvet Risalesi, YAN, cepboy, İstanbul, 1999., s. 97.; 3-Lem’alar, s. 126.; 4-Mesnevi-i Nuriye, Enst./intr., s. 64.; 5-Sözler, s. 158.; 6-Kastamonu Lâhikası, s. 160

QOSHE - Sünnetullah asla değişmez; herkes cezasını çekecek! - Ali Ferşadoğlu
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Sünnetullah asla değişmez; herkes cezasını çekecek!

26 2
22.04.2024

“Bizim sünnetimizde (Sünnetullah’ta) asla değişiklik bulamazsın.”1 meâlindeki âyette geçen sünnet, sünnetullah; tabiata ve tabiatımıza konup tabi ve boyun eğmek zorunda olduğumuz evrensel/cihanşumül, değişmez kanundur. İvme, çekim, suyun kaldırma, ateşin yakması gibi. Soğuk evliyayı da üşütür, ateş asfiyayı da yakar, yağmur aktabı da ıslatır! Dolayısıyla olumlu-olumsuz söz, duygu ve hasletlerin bile karşılığı, mükâfaat ve cezası bu kanun gereği peşindir!

Evet, bu İlâhi kanundur: “Ben kendim, belki yüz defadan fazla tecrübe etmişim ki, bir mü’min kardeşe adavetim vaktinde, o adavetten öyle bir azap çekiyordum, şübhe bırakmıyordu ki, bu seyyieme muaccel (peşin) bir cezadır, çektiriliyor.”2 İnanan-inanmayan, mü’min-dinsiz sünnetullahta asla değişiklik olmaz. Çalışan kazanır; tembel sefalete düşer. “Mü’minde hırs sebeb-i hasârettir ve sefalettir.”3 Hırs,........

© Yeni Asya


Get it on Google Play