Bilindiği gibi 14-28 Mayıs Cumhurbaşkanlığı ve genel seçimlerinde TRT’de “cumhur ittifakı” adayı Erdoğan’a 58 saat canlı yayınlara propagandası yapılırken, “millet ittifakı”nın adayı Kılıçdaroğlu’na sadece 52 dakika yer verilmesi büyük tepkilere sebebiyet vermişti.

Ne var ki bütün devlet imkân ve araçlarının iktidardakilerce hoyratça kullanılmasıyla yetinilmeyip devlet televizyonlarının da iktidar partisi propagandasında tepe tepe istimaline tam gaz devam ediliyor.

Buna göre “devlet ekranında tek partili dönem”de TRT Haber günlük yayınlarında yine muhalefete bir dakika bile yer vermiyor. Daha 27 Şubat’ta ana muhalefet liderinin yaptığı bir değerlendirmeye göre Anayasal bir kurum olarak özerk ve tarafsız olması gereken TRT (Kurumu), AKP’nin İstanbul Belediye Başkanı adayı Kurum’u 29 dakika ekrana çıkarırken “millet ittifakı”ndan seçilen İmamoğlu’na 0; Ankara’da iktidar adayı TAltınok’a 17 dakika ayırırken Mansur Yavaş’a da 0 ve İzmir’de iktidar partisi adayına 26 dakika yer verirken rakibine 0 dakika yer vermiş; yani muhalefete bir saniye bile yer vermemiş.

Hâsılı, vıcık vıcık siyasi tarafgirlik ve partizanlıkla muallel antidemokratik ve hukuk dışılığı bu seçimde de tekrarlayan devlet kanalları “iktidarın aparatı” haline getirilmiş…

İktidarın borazanlığı tam gaz

Tesbit şu ki serâpa yanlı ve yandaş yayınlarıyla öncelikle “yayıncılık ilkeleri”ni berhava eden, “besleme yandaş medya”yı sollayıp muhalefeti âdeta yok sayan haliyle TRT, tam gaz “iktidarın propaganda aracı”na dönüştürülmüş. Bu çarpıklık her haliyle sırıtıyor.

RTÜK üyesi Tuncay Keser’in ifâdesiyle “Kamu yayıncısı olan ve 85 milyonun vergileriyle fonlanan TRT, özellikle seçim dönemindeki canlı yayınlarda iktidarla muhalefet arasında 78 katlık uçurumla dayattığı yayın politikasıyla Anayasayı ve ‘TRT kanunu’nu çiğnemekle ‘iktidar radyo televizyonu’ haline gelmiş. Bundandır ki TRT’ye “Tayyip radyo ve televizyonu” diyenler var.

Oysa halkın vergileriyle finanse edilen kurum, evvela Anayasa gereği tarafsız yayıncılıkla yükümlü. Zira Anayasanın 133. maddesi ve 2954 sayılı Türkiye Radyo Televizyon Kanunu uyarınca tarafsız bir kamu tüzel kişiliğe sahip bir kamu yayın kuruluşu olması gerekiyor.

Buna göre TRT yayın tarafsızlığı esasıyla “kamuoyunun sağlıklı ve serbestçe oluşabilmesi için halkı ilgilendirecek konularda yeterli yayın yapmak; tek yönlü, taraf tutan yayın yapmamak ve bir siyasi partinin, grubun, çıkar çevresinin menfaatlerine âlet olmamak” zorunda.

Ne var ki TRT, göz göre göre iktidarın seçim kampanyasının bir parçası, parti propagandasının bir âleti ve aracı haline getirilmiş; muhalefete iktidarın 60’ta, 70’te hatta 100’de biri yer vermesi bu tesbiti teyid ediyor.

TRT muhalefet körlüğünde!

Bir diğer garabet, aslında bir yüksek yargı organı olan Yüksek Seçim Kurulu’nun (YSK) seçim döneminde “tek yönlü ve taraflı yayın yapılmamasını ve fırsat eşitliğinin sağlanmasını zorunlu kılan” yasalara rağmen yayında adâleti ve eşitliği berhavayla Anayasa ve yasa dışılığa seyirci kalması.

Anayasanın 79. maddesi ile “seçimlerin başlamasından bitimine kadar, seçimin düzen içinde yönetimi ve dürüstlüğü ile ilgili bütün işlemleri yapma ve yaptırma görevinin verdiği YSK’nin başta televizyon -radyo yayınları ile yazılı, sözlü ve görsel basının toplum üzerinde önemli bir rolü olduğu kabul edilerek, 298 sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanunun 55/a ve 55/b maddelerinde öngörülen gerekli hükümleri uygulamaması.

Neticede “tek kişilik ucûbe otoriter rejim”de her fırsatta siyasi iktidarın yanlışlarını eleştiren ya da iktidardakilerin hoşa gitmeyen yayınlara kat kat para ve yayın durdurma cezası kesen RTÜK’ün yanısıra bu kamu kurumu olması gereken TRT, tam bir muhalefet körlüğünde.

Özellikle muhalefet adaylarına bir defa daha amansız bir karartma uyguluyor. Anayasayı ve kanunları çiğneyerek görevi kötüye kullanma suçu işliyor. Hukuk devleti ilkesini, demokrasiyi baltalıyor. Bu garabet bir “utanç tablosu” olarak medya tarihine geçiyor.

Kısacası bir kamu kurumu olan devlet kanalları, bütün çağrılara ve ikazlara rağmen inadına seçim adâletini, dürüstlüğü ve tarafsızlığı ihlâli sürdürüyor; milletin hakkını ve hukukunu hiçe sayıyor.

QOSHE - “Devlet kanalları” iktidarın aparatı - Cevher İlhan
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

“Devlet kanalları” iktidarın aparatı

6 10
16.03.2024

Bilindiği gibi 14-28 Mayıs Cumhurbaşkanlığı ve genel seçimlerinde TRT’de “cumhur ittifakı” adayı Erdoğan’a 58 saat canlı yayınlara propagandası yapılırken, “millet ittifakı”nın adayı Kılıçdaroğlu’na sadece 52 dakika yer verilmesi büyük tepkilere sebebiyet vermişti.

Ne var ki bütün devlet imkân ve araçlarının iktidardakilerce hoyratça kullanılmasıyla yetinilmeyip devlet televizyonlarının da iktidar partisi propagandasında tepe tepe istimaline tam gaz devam ediliyor.

Buna göre “devlet ekranında tek partili dönem”de TRT Haber günlük yayınlarında yine muhalefete bir dakika bile yer vermiyor. Daha 27 Şubat’ta ana muhalefet liderinin yaptığı bir değerlendirmeye göre Anayasal bir kurum olarak özerk ve tarafsız olması gereken TRT (Kurumu), AKP’nin İstanbul Belediye Başkanı adayı Kurum’u 29 dakika ekrana çıkarırken “millet ittifakı”ndan seçilen İmamoğlu’na 0; Ankara’da iktidar adayı TAltınok’a 17 dakika ayırırken Mansur Yavaş’a da 0 ve İzmir’de iktidar partisi adayına 26 dakika yer verirken rakibine 0 dakika yer vermiş; yani muhalefete bir saniye bile yer vermemiş.

Hâsılı, vıcık vıcık siyasi tarafgirlik ve partizanlıkla muallel antidemokratik ve hukuk dışılığı bu seçimde de tekrarlayan devlet kanalları “iktidarın aparatı” haline getirilmiş…

İktidarın borazanlığı tam gaz

Tesbit şu ki serâpa yanlı ve yandaş yayınlarıyla öncelikle “yayıncılık ilkeleri”ni berhava eden,........

© Yeni Asya


Get it on Google Play