Ama milletin vergileriyle yayın yapan devlet kanallarının iktidardakilere saatlerce canlı yayında yer verirken muhalefet adaylarının bir saniye bile vermediği, paralı ilân ve reklâmlarının dahi verilmediği vasatta devlet imkân ve araçlarının tepe tepe iktidarca kullanılmasına rağmen çoğu yerde muhalefet adaylarının önde olması bu tür manipülasyonların da kamuoyunda pek tutmadığını gösterdi.

Kabinedeki hemen bütün bakanların yanısıra özellikle seçim sürecinden sandıkların seçim kurullarına taşınmasına kadar seçim güvenliğinden ve seçimlerin tarafsızlıkla yapılmasından sorumlu olan ve “tek kişilik hükûmet”ten önce seçim vetiresinde Ulaştırma ve Adalet Bakanları ile birlikte istifa eden İçişleri Bakanı’nın iktidar partisi adaylarının propagandasında yer alması dikkat çekici.

Tam da 139 kişinin katledildiği Moskova’daki terör saldırısında iki saldırgan kaçkının Türkiye’den gitmesi ve başta Avrupa ülkelerinin uyguladığı Schengen bölgesi örtülü vize engeli ile Belçika’daki olaylar gibi bir yığın dış politika sorunu dururken Dışişleri Bakanı’nın dükkan dükkan gezerek iktidar partisinin adayına oy istemesi de.

Anadolu’nun bazı il ve ilçelerinde iktidarın kullandığı meydanların muhalefete verilmemesi, mitinglerin engellenmesi gibi yasa dışılıkların resmen dayatılması da.

Bu arada en evvel İstanbul ve Ankara olmak üzere tertiplenen “belediye otobüslerinin arızalandığı”, “yürüyen merdivenlerin bozulduğu” dezenformasyonları daha ilk günde ifşa oldu.

Günübirlik “gaz keşfi”, “petrol bulundu” benzeri altı boş “müjde”ler bir etki meydana getirmezken, motoru ve aksamı ithal “yerli tank!”tan sonra “yerli ve milli otomobil!”in ardından “yerli ve milli uçak!” da işe yaramamış. “2024’te Aya’ya sert ve yumuşak iniş” fiyaskosu sonrası 55 milyon dolarla “uzay fethi” astronotunun uzay seyahati dönüşü iktidar partisi propagandasında yer alması da netice vermedi.

Son kertede sosyal medyada anamuhalefet partisinin DEM’le protokolü”nün sahte olduğu, tarafların açıkça yalanlamasıyla ortaya çıkarken, tam tersine “iktidar cephesi”nin kapalı kapılar arkasında “seçilen belediye başkanlarının yerine kayyım atanmaması” ya da “yeniden çözüm süreci”nin başlatılması benzeri vaadlerle bu partiyle el altından işbirliğine çalıştığı haberleri, muhalefeti “terör örgütlerine destek”le itham eden “kara propaganda”ları boşa çıkardı.

İKTİDARA “SARI IŞIK” YAKILMALI…

En son iktidar partisi mitinglerinde “İsrail’le ticareti kesin!” pankartları derhal kaldırılıp vatandaşlar apar topar gözaltına alınırken, TÜİK’in verileriyle Türkiye’den İsrail’e gıda ihtiyacının yüzde 55’inin yanısıra Gazze’de çocukları katleden İsrail ordusuna “barut, patlayıcı madde, ateş alıcı maddeler, mühimmat, silâh parçaları ve aksamları” sevk ettiğinin ortaya çıkması “AKP iktidarının İsrail’le işbirliği ve desteği”ni yeniden teyid etti.

Ve kendilerinden menkul “ekonomide büyüme masalları” iddiaları artık inandırıcı bulunmazken, Cumhurbaşkanı’nın ayyuka çıkan “emeklilere müjdesi”nin kala kala zaten aldıkları “banka promosyanları”yla kalması ekonominin çökertildiğinin, Hazine’nin boşaltıldığının itirafı olurken iktidardakilerin “hatıran yeter” nakaratına kaldıkları görülüyor.

Tesbit şu ki toplumun kutuplaştırılıp kamplaştırıldığı vartada hiçbir demokraside olmayan “tek kişilik rejim”de dayatılan “kuvvetler birliği”yle “seçim yasakları”na tabi olmayan Cumhurbaşkanı ile bakanlardan mülki âmirlere kamu görevlilerinin, memurların iktidar partisi adayları için koşturulması, mahalli seçimleri âdeta genel seçime dönüştürülmüş.

Bundandır ki her alandaki yıkıma, zulme, baskılara, haksızlıklara, hukuksuzluklara karşı demokratik irâdeyle “otoriter rejim”e “kırmızı ışık” yakılması; genel seçimlerde ortaya çıkan, aslında yüzde 50’leri aşan, ancak yüzde 48 olarak gösterilen demokratik irâdeyi büyüterek “tek kişilik otoriter rejim”in tasfiyesi için stratejik demokratik şuurun sergilenmesi büyük önem taşıyor.

QOSHE - Demokratik irade şuuruyla - Cevher İlhan
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Demokratik irade şuuruyla

4 1
28.03.2024

Ama milletin vergileriyle yayın yapan devlet kanallarının iktidardakilere saatlerce canlı yayında yer verirken muhalefet adaylarının bir saniye bile vermediği, paralı ilân ve reklâmlarının dahi verilmediği vasatta devlet imkân ve araçlarının tepe tepe iktidarca kullanılmasına rağmen çoğu yerde muhalefet adaylarının önde olması bu tür manipülasyonların da kamuoyunda pek tutmadığını gösterdi.

Kabinedeki hemen bütün bakanların yanısıra özellikle seçim sürecinden sandıkların seçim kurullarına taşınmasına kadar seçim güvenliğinden ve seçimlerin tarafsızlıkla yapılmasından sorumlu olan ve “tek kişilik hükûmet”ten önce seçim vetiresinde Ulaştırma ve Adalet Bakanları ile birlikte istifa eden İçişleri Bakanı’nın iktidar partisi adaylarının propagandasında yer alması dikkat çekici.

Tam da 139 kişinin katledildiği Moskova’daki terör saldırısında iki saldırgan kaçkının Türkiye’den gitmesi ve başta Avrupa ülkelerinin uyguladığı Schengen bölgesi örtülü vize engeli ile Belçika’daki olaylar gibi bir yığın dış politika sorunu dururken Dışişleri Bakanı’nın dükkan dükkan gezerek iktidar partisinin adayına oy istemesi de.

Anadolu’nun bazı il ve ilçelerinde iktidarın kullandığı meydanların muhalefete verilmemesi, mitinglerin engellenmesi gibi yasa dışılıkların resmen dayatılması da.

Bu arada en evvel İstanbul ve Ankara olmak........

© Yeni Asya


Get it on Google Play