Tatlı ve tuzlu suların yeryüzünde ve gökyüzünde belli bir oranda bulunması çok hassas bir hesapla ve nihayetsiz bir ilim ve kudretle mümkündür. Tatlı suların toplam suyun sadece ℅5’i olması, geri kalan suların yani ℅95’nin tuzlu sulardan oluşması tesadüfü değildir.

Hiç düşündünüz mü? Yeryüzünün ℅71’i okyanus ve denizlerle kaplanmış. Ancak ℅ 29’u karalardan oluşmaktadır. Kara ve denizlerin üzerinde oluşan buzul alanları yeryüzünün ℅10’unu kaplamaktadır. Fakat kalınlığı bazı yerlerde 4200 metreye kadar çıkmaktadır. Buzullar yeryüzündeki tatlı suların %75’ini oluşturmaktadır. Bütün bu değerler çok hassas ölçülerle hesaplanmış, herbir miktar hikmetle dağıtılmıştır. Eğer yeryüzünde okyanus ve denizler bu kadar geniş yer kaplamasaydı, yeryüzünde hayat için lazım olan havadaki su buharı yani nem temin edilemezdi. Bugünkü insanlar, hayvan ve bitkiler için lüzumlu, yağışlı, ılıman iklim kuşakları olmayacaktı. Buhar kazanı hükmündeki denizler ve okyanuslar yetmeyecekti. Okyanuslardan buharlaşarak havadaki nemi, yani yağmur bulutlarını oluşturan su buharıdır. Su buharlaşırken içindeki eriyik halindeki tuzu bırakır, saf olarak buharlaşır. Tekvini kanunla düzenlenen ve Allah’ın emrine itaat eden su ve tuz birbirinden ayrışır ve sadece su buharlaşır. Onun için gökten indirilen yağmur suyu saf sudur. Bir düşünün tuz da suyla beraber buharlaştırılıp rahmet olan temiz yağmur yerine gökten tuzlu su yağdırılsaydı ne yapardınız?

Sürekli buharlaşma ile deniz suyundaki tuz oranı artacaktır. Eğer bunu çözecek bir tekvini kanun olmasaydı tuzluluk oranı o kadar artacaktı ki canlılar yaşayamayacak, gemiler yüzemeyecek belki hayat da olmayacaktı. İşte denizdeki tuzlululuğu sabit bir oranda tutan, sadece Amazon nehrinin bir saniyede denize akıttığı su miktarı 180.000 m³ olan nehirler, yağmur ve sel sularıdır. Tuzluluk azalırsa o zaman da denizin tuzlu suyu tuzunu bırakarak saf su şeklinde donar. Böylece denizlerdeki fazla sular tatlı su şeklinde buzul olarak yedeklenirken azalan tuzluluk oranı da dengelenir. Buzullar da tatlı su kaynağı olarak denizlerde yedeklenir.

Son zamanlarda çok konuşulan küresel ısınmayla denizlerden buharlaşan su miktarı artarken, tuzluluk oranı da çoğalacaktır. Artan sıcaklık ile genleşen hava, içinde daha fazla su buharını saklayarak yoğunlaşma azalacağından, yeryüzüne düşen yağmur da azalacaktır. İklimler kuraklaşacak, ılıman iklim kuşakları kutuplara doğru çekilip daralacaktır. Deniz seviyesi alçalacak hayat zora girecektir. İşte Allah’ın koyduğu tekvini kanunlara uyarak tatlı su kaynağı olarak yedeklenen buzullar erimeye başlar. Bir yandan denizi normal seviyesine çıkarırken, bir yandan da denizdeki tuz yoğunluğunu azaltacak yaşanabilir hale getirecektir.

İşte bu tekvini kanunlara itaatle, denizlerdeki tuzluluk, havadaki nemlilik, yağmurlardaki azalış, iklimlerdeki kayış ortadan kalkar. Her şey tam bir ölçülülük içinde dengelenir.

İşte su, tuz, buzul ve hava arasındaki hikmetli ve ölçülü adil dengeyi gör, Sultan-ı Kâinat’ı tanı, bil ve ayıl. Aklını başına al. Sultan-ı Kâinatın emirlerine muti ol.

QOSHE - Sudaki mucize - Sultan-ı Kâinat kimdir?-6 - Durmuş Ali İnci
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Sudaki mucize - Sultan-ı Kâinat kimdir?-6

9 4
29.02.2024

Tatlı ve tuzlu suların yeryüzünde ve gökyüzünde belli bir oranda bulunması çok hassas bir hesapla ve nihayetsiz bir ilim ve kudretle mümkündür. Tatlı suların toplam suyun sadece ℅5’i olması, geri kalan suların yani ℅95’nin tuzlu sulardan oluşması tesadüfü değildir.

Hiç düşündünüz mü? Yeryüzünün ℅71’i okyanus ve denizlerle kaplanmış. Ancak ℅ 29’u karalardan oluşmaktadır. Kara ve denizlerin üzerinde oluşan buzul alanları yeryüzünün ℅10’unu kaplamaktadır. Fakat kalınlığı bazı yerlerde 4200 metreye kadar çıkmaktadır. Buzullar yeryüzündeki tatlı suların u’ini oluşturmaktadır. Bütün bu değerler çok hassas ölçülerle hesaplanmış, herbir miktar hikmetle dağıtılmıştır. Eğer yeryüzünde okyanus ve denizler bu kadar geniş yer kaplamasaydı, yeryüzünde hayat için lazım olan havadaki su buharı yani nem temin edilemezdi. Bugünkü insanlar, hayvan ve bitkiler için lüzumlu, yağışlı, ılıman iklim kuşakları olmayacaktı. Buhar kazanı hükmündeki denizler ve okyanuslar yetmeyecekti. Okyanuslardan........

© Yeni Asya


Get it on Google Play