26 Ocak - 9 Şubat arasında yapılan anket kapsamında, yaklaşık 25 bin katılımcıya, çevrimiçi sistem üzerinden kaygıları, ülkelerindeki gidişata ilişkin görüşleri sorulmuş. Ortaya çıkan netice önemli: Türkiye’de yüzde 73’lük kesim “yanlış yoldayız” demiş. (dw.com, 4 Mart 2024)

Ankete göre ülkemizde en çok kaygı duyulan konu, yüzde 50’lik oranla, enflasyon olmuş. İkinci sırada, yüzde 30’luk oranla, yoksulluk ve sosyal adaletsizlik yer almış.

Haberde şu bilgiler de var: “Ankete katılanların yüzde 22’si, Türkiye’deki suç ve şiddet oranlarından endişeli olduklarını söylerken, yüzde 22’si işsizlikten, yüzde 21’i de malî ve siyasî yolsuzluktan kaygılarını ifade etti. Türkiye’de küresel ısınmayı endişe verici bulanların oranı sadece yüzde 5 oldu. Bu oranın, diğer birçok Avrupa ülkesinde daha yüksek olması, Türkiye’de son derece düşük kalması dikkat çekti. (...) Türkiye’de, “Ülkenizdeki ekonomik durumu nasıl nitelendirirsiniz?” sorusuna ankete katılanların yüzde 74’ü “kötü” yanıtını verdi.”

Ankete katılan başka ülke vatandaşları da kendilerine göre öncelikli konulara dikkat çekmişler.

Şimdi, ülkemizde ilgili ortaya konulan tablo, umumi olarak kabul görmez mi? Yani bir idareci ya da siyasetçi çıkıp “Bu anket gerçekleri göstermiyor” diyebilir mi? Vatandaşın büyük çoğunluğu ‘hal ve gidiş’ten şikâyetçi değil mi? Sokak röportajlarına katılan ve iktidarı destekleyen kişiler dahi; “Zor geçiniyoruz. Sıkıntılar çok. Enflasyon rakamları gerçekleri göstermiyor” demiyor mu?

Ekonominin tartışıldığı her yerde ve her zaman, “esas mesele”nin ekonomi olmadığını ve “Ekmekten önce hürriyet talep etmek icap ettiğini” ifade ediyoruz. Tabii ki böyle olmasını arzu ederiz fakat vatandaşın ‘günlük’ yaşadığının da farkında olmak gerekir. “Ekmekten önce hürriyet talep etmek” bir eğitim ve kültür meseledir. Yıllardan beri her kademede ve her yerde “Önce ekmek” diye eğitilen bir cemiyetten “Önce hürriyet” demesini beklemek kolay değil. Bu bakımdan vatandaşın “Önce ekmek” talep etmesini kınamak da doğru değil. Bununla birlikte “Ekmek için de önce hürriyet gerektiğini” herkese anlatabilmek gerekir. Bu da ancak sivil toplum kuruluşları eliyle mümkün olabilir.

Ankete göre ülkemizde en çok kaygı duyulan ikinci konunun yüzde 30’luk oranla, “yoksulluk ve sosyal adaletsizlik” olarak işaretlenmesi de ayrınca önemlidir. Bunca ‘reklam’a ve bunda aldatıcı propagandaya rağmen “sosyal adaletsizlik” konusunun ikinci sıradan listeye girmesi Türkiye’yi idare edenleri derinden düşündürmelidir.

Ülkemizde hür medya, hür siyaset ve eşit imkânlar olmuş olsa büyük çoğunluk “Önce hürriyet” demeye başlar. Şunu da hatırda tutmak gerekir ki “yanlış yoldayız” diyen yüzde 73’lük ekseriyet bu kanaatini seçim sandıklarına yansıtmış olsa Türkiye hem “yanlış yol”dan geri döner hem de çok kısa sürede “hem ekmek hem hürriyet”e kavuşur. Dua edelim, o günler yakın olsun.

QOSHE - “Bu yol yanlış” diyenler - Faruk Çakır
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

“Bu yol yanlış” diyenler

7 1
07.03.2024

26 Ocak - 9 Şubat arasında yapılan anket kapsamında, yaklaşık 25 bin katılımcıya, çevrimiçi sistem üzerinden kaygıları, ülkelerindeki gidişata ilişkin görüşleri sorulmuş. Ortaya çıkan netice önemli: Türkiye’de yüzde 73’lük kesim “yanlış yoldayız” demiş. (dw.com, 4 Mart 2024)

Ankete göre ülkemizde en çok kaygı duyulan konu, yüzde 50’lik oranla, enflasyon olmuş. İkinci sırada, yüzde 30’luk oranla, yoksulluk ve sosyal adaletsizlik yer almış.

Haberde şu bilgiler de var: “Ankete katılanların yüzde 22’si, Türkiye’deki suç ve şiddet oranlarından endişeli olduklarını söylerken, yüzde 22’si işsizlikten, yüzde 21’i de malî ve siyasî yolsuzluktan kaygılarını ifade etti. Türkiye’de küresel ısınmayı endişe verici bulanların oranı sadece yüzde 5 oldu. Bu oranın, diğer birçok Avrupa ülkesinde daha yüksek olması, Türkiye’de son derece düşük kalması dikkat çekti. (...) Türkiye’de, “Ülkenizdeki ekonomik durumu nasıl nitelendirirsiniz?” sorusuna ankete........

© Yeni Asya


Get it on Google Play