1997’deki bu ‘süreç’ devlete ve millete pahalıya mal oldu. Süreç, siyaseti de parçaladı. Fakat en bilinen yanlışı, başörtülü öğrencileri okullara almamak şeklinde ortaya çıktı. O güne kadar başörtüleri ile üniversiteye girebilen öğrenciler, süreç başladıktan sonra mağdur edildiler. Üniversitelerde başlayan başörtüsü yasağı, adım adım genişleri ve bütün okullara yayıldı. Ayrıca, imam hatip lisesinde okuyanların istedikleri üniversiteye girmeleri de büyük ölçüde engellendi ve dolayısıyla imam hatiplerde okuyanlar da en mağdurlar arasında yer aldı. Tabii ki başörtülü memurlar da mağdurlar arasındaydı.

O günlerde de bu uygulamalara hep itiraz edildi ve bu sürecin sona ermesi için gayret sarf edildi. Şunu akılda tutmak icap eder ki, başını örten memurlar mağdur olurken aynı kanaate sahip erkek çalışanlar bu mağduriyetten büyük ölçüde kurtuldu.

Aradan yıllar geçti ve sürecin mimarlarının “Bin yıl sürecek” dedikleri “28 Şubat 1997 süreci” görünüşte sona erdi. Acaba gerçekten bu süreç sona erdi mi? Evet, başörtüsü takan öğrenciler okullarına kavuştu ancak başka ve çok daha vahim mağduriyetler ortaya çıktı.

Şunu çok rahatlıkla ifade etmek icap eder ki, hukuk ve adalet sahasındaki uygulamalar 28 Şubat sürecinden daha kötü durumdadır. Çünkü şimdiki uygulamalarla “birinin hatasıyla başkası, akrabası, yakınları” da mağdur edilebiliyor. Babası ‘suçlu’ ilan edilen biri, mesleğinde başarılı olsa bile dışlanıyor, devlet memuru olamıyor. Ayrıca yürürlükteki pek çok kanun dikkate alınmıyor ve keyfi işler yapılıyor. Türkiye’yi idare edenlerin hem de ‘canlı yayın’larda Anayasa Mahkemesi ve hatta Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararlarını tanımadıklarını açıklamış olması çok ciddi bir problem değil mi?

28 Şubat’a imza atanlar hukuk yolundan ayrıldıkları için tepki çekmişti. Aradan yıllar geçtiği halde halen ‘hukuk yolu’na girdiğimiz söylenebilir mi? O gün yapılan hukuksuzluklar daha çok başörtülü öğrenci ve memurları muhatap alıyordu. Sonraki hukuksuzluklar ise daha geniş kitleleri muhatap aldı.

Türkiye hak, hukuk ve adalet yoluna girmedikten sonra “28 Şubat süreci bitti” demek bir anlam ifade etmez. 28 Şubat 1997 süreci ya da ‘post modern darbe’sinin sona erdiğini söylemek için “tam adalet”le hükmedilen bir dönemin gelmesi icap eder. Aksi halde isim ve resimler değişmiş olsa ve hatta “28 Şubat’a imza atanlar” mahküm dahi olmuş olsa ‘süreç’ etkisini devam ettiriyor demektir.

28 Şubat sürecinin etkilerinin devam edip etmediğine millet karar versin...

QOSHE - 28 Şubat bitti mi? - Faruk Çakır
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

28 Şubat bitti mi?

8 1
02.03.2024

1997’deki bu ‘süreç’ devlete ve millete pahalıya mal oldu. Süreç, siyaseti de parçaladı. Fakat en bilinen yanlışı, başörtülü öğrencileri okullara almamak şeklinde ortaya çıktı. O güne kadar başörtüleri ile üniversiteye girebilen öğrenciler, süreç başladıktan sonra mağdur edildiler. Üniversitelerde başlayan başörtüsü yasağı, adım adım genişleri ve bütün okullara yayıldı. Ayrıca, imam hatip lisesinde okuyanların istedikleri üniversiteye girmeleri de büyük ölçüde engellendi ve dolayısıyla imam hatiplerde okuyanlar da en mağdurlar arasında yer aldı. Tabii ki başörtülü memurlar da mağdurlar arasındaydı.

O günlerde de bu uygulamalara hep itiraz edildi ve bu sürecin sona ermesi için gayret sarf edildi. Şunu akılda tutmak icap eder ki, başını örten memurlar mağdur olurken aynı kanaate sahip erkek çalışanlar bu mağduriyetten büyük........

© Yeni Asya


Get it on Google Play