Fakat en çok etkilenenlerin başında emeklilerin geldiğini her halde kimse inkâr edemez. Hele hele kira vermek mecburiyetinde olan emeklilerin ne çektiğini ‘emekli’ olmayanların bilmesi mümkün değil.

“Emeklilerin penceresi” ya da “emeklilerin tenceresi”nden bakıldığında piyasanın güllük gülistanlık olduğu söylenebilir mi? Geçmişte emekli olanların ekseriyeti çalıştıkları sürede ya da emekli ikramiyeleriyle bir ev ve hatta bir araba bile alabiliyordu. Gençler için bu bilgi inandırıcı gelmeyebilir, ancak hakikat böyleydi. 1980’e ve hatta 1990’a kadar kısmen bu imkân vardı. Peki, şimdi çalışan bir genç için ev almak çok uzak bir ihtimal haline gelmedi mi? Bugün asgari ücretle çalışanlar emekli olduklarında değil bir ev, bir evin bir odasını alabilecek nispette tasarruf yapabiliyorlar mı? Dolayısı ile içinde bulunduğumuz ekonomik kriz sadece bu günü değil, Türkiye’nin gelecek yıllarını da temelden sarsmış olmuyor mu?

Medyada yer alan haberlere göre bir emekli şöyle dert yanmış: “Ben, emekliyim. 11 bin 300 lira maaş alıyorum. Ben (bu parayı) nasıl harcayacağımı bilmiyorum. Bana (yetkililer) çizelgesini göstersin de ona göre harcayacağım. Nereye ne harcayacağımı bilemiyorum. Bunun çizelgesini istiyorum. Hastaneye mi? Giyime mi? Yemeye mi? İçmeye mi? Pazara mı? Ben bunu bilemiyorum. Bana açıklamasını istiyorum. Beni çocuklarıma mahkum etti. 2002 yılından önce ben fakirlere yardım eder durumda bir insandım. Şimdi yardım alacak duruma getirdi emeklileri. Böyle bir şey olmaz ya. Yardım almıyorum ama nereye, ne harcayacağımı bilmiyorum.” (ANKA, 12 Mart 2024)

Her şey bir yana da, “2002 yılından önce ben fakirlere yardım eder durumda bir insandım. Şimdi yardım alacak duruma getirdi(ler)” diyen emekliye; Türkiye’yi idare edenlerin diyeceği bir şey yok mu? Acaba bu serzeniş haksız mı? Elini vicdanına koyan herkes şu sorunun cevabını verebilir: Emekliler 20 yıl öncesine göre daha iyi durumda mı yoksa daha çok sıkıntıya mı düştüler?

İdareciler açısından, emeklilerin bu duruma düşürülmesinin çeşitli bahaneleri olabilir. Peki, bu bahaneler inandırıcı mı? İlk bahaneleri, “Dünyanın her yerinde kriz var. Kriz bizi de vurdu” şeklinde oluyor. Elbette virüs salgını ve deprem gibi bir felaket yaşandı. Ancak krizi sadece ülkemiz yaşamadı ki! Bütün ülkeler virüs salgını bir şekilde geri bırakıp ekonomilerini düzeltebildiği halde ayı işi Türkiye’yi idare edenler niçin yapamadı?

Siyasetçiler ve idareciler görmek istemese de ülkemizin esas problemi boş övünmek ve israf içinde yüzmektir. Bizim kadar övünen bir ülke var mıdır? İnanın, dünyanın en zengin ülkelerini idare eden siyasetçiler; bizdeki idarecilerin çeyreği kadar kendilerini övmüyorlar. Zaten idarecilere yakışan boş övünmek değil, faydalı işler yapmaktır. Hele hele bir israf derdimiz var ki, idarecilerimiz bunu dert olarak görmüyor. İsrafta birbiriyle yarışan bakanlar ve belediyeler var. Bütün bunları durdurması icap eden karar mercileri de maalesef israf yarışını en önde götürüyorlar.

Türkiye’yi idare eden siyasi kadrolar görse de görmese de emeklilerin penceresi ve tenceresi bu durumda. Bir defa daha hatırlatmak istedik...

QOSHE - Emeklilerin penceresi - Faruk Çakır
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Emeklilerin penceresi

4 5
15.03.2024

Fakat en çok etkilenenlerin başında emeklilerin geldiğini her halde kimse inkâr edemez. Hele hele kira vermek mecburiyetinde olan emeklilerin ne çektiğini ‘emekli’ olmayanların bilmesi mümkün değil.

“Emeklilerin penceresi” ya da “emeklilerin tenceresi”nden bakıldığında piyasanın güllük gülistanlık olduğu söylenebilir mi? Geçmişte emekli olanların ekseriyeti çalıştıkları sürede ya da emekli ikramiyeleriyle bir ev ve hatta bir araba bile alabiliyordu. Gençler için bu bilgi inandırıcı gelmeyebilir, ancak hakikat böyleydi. 1980’e ve hatta 1990’a kadar kısmen bu imkân vardı. Peki, şimdi çalışan bir genç için ev almak çok uzak bir ihtimal haline gelmedi mi? Bugün asgari ücretle çalışanlar emekli olduklarında değil bir ev, bir evin bir odasını alabilecek nispette tasarruf yapabiliyorlar mı? Dolayısı ile içinde bulunduğumuz ekonomik kriz sadece bu günü değil, Türkiye’nin gelecek yıllarını da temelden sarsmış olmuyor mu?

Medyada yer alan haberlere göre bir emekli şöyle dert yanmış: “Ben, emekliyim. 11 bin 300 lira maaş........

© Yeni Asya


Get it on Google Play