Katliamın başladığı ilk günlere nispetle insanlık da büyük ölçüde uyandı ve İsrail’e olan ‘kamuoyu’ desteği bitti. Ne var ki İsrail zulmünü destekleyen ‘devlet idarecileri’ varlıklarını devam ettiriyorlar.

İsrail ordusunun 29 Şubat 2024 günü, Gazze Şeridi’ni kuzeyden güneye bağlayan Reşid Caddesi üzerindeki Nablusi kavşağında insanî yardım bekleyen Filistinlileri bombalayarak 112 Filistinliyi öldürmesine ve 760 kişiyi de yaralaması büyük tepki çekti. Zalimler en ağır şekilde kınanıyor, ancak bu kınama İsrail zulmünü en azından şimdilik durdurmaya yetmiyor.

Tabii ki İsrail’in tek başına “dünya”yı karşısına alıp zulmüne ve katliamına devam etmesi mümkün değil. O halde Gazze’deki zulme destek veren ve bir bakına “esas suçlu”yu görmek lazım. Görüldüğü kadarıyla İsrail zulmünü açıkça destekleyen Amerika’daki idarecilerdir. Mutlaka işin içinde İngiliz politikası da vardır, fakat onlar ekseriyetle geri planda kalmayı başarıyor.

İsrail, Gazze’de yaşayanlara zulmetmek için sınır tanımıyor. Hatta insanlığın ‘Bu kadarı da olmaz’ dediği her şeyi yapıyor. Düşünün ki yardım almak için bir yerde toplanan insanları katletmekten bile geri durmuyor.

Avrupa Parlamentosu (AP) milletvekilleri, İsrail’in Gazze’de insani yardım bekleyenlere yönelik saldırısını “savaş suçu”, “uluslararası insanî hukukun ihlali” ve “soykırımın delili” olarak nitelendirerek tepki göstermişler. İspanyol milletvekili Manu Pineda, “Bu soykırım dünya için ahlaki bir çöküştür. Bu etnik temizlikten sorumlu olanların cezasız kalmasına izin veremeyiz” demiş.

AP’deki Sloven milletvekili Matjaz Nemec ise can alıcı soruyu sormuş: “Bu, İsrail hükümeti tarafından sivil halka yönelik bir katliamdır, uluslararası insanî hukuk düzenine karşı bir katliamdır. Uluslararası toplum daha ne kadar mazeret üretecek?”

İsrail’i haklı olarak kınayan ‘hür dünya’ ve Avrupa’daki idareciler; böyle devam ederse yakın zamanda Amerika’daki idarecileri de kınamaya başlayacak gibi görünüyor. Avrupa’da yükselen kamuoyu tepkisi muhtemelen oradaki idarecileri daha fazla zorlayacak ve onlar da doğrudan ya da dolaylı olarak Amerika’daki idarecilere “Artık İsrail’e destek olmayı bırakın” demek zorunda kalacak. Herkes görüyor ki artık İsrail’in zulmüne bahane üretmek vakti geride kaldı.

Amerika’daki idarecilerin, bütün dünyayı karşılarına alarak İsrail’e sahip çıkmaları da çok garip. Bu sahip çıkışı sadece ekonomik gerekçelerle izah etmek de kolay değil. Ortada bir katliam var ve bu katliamı durdurmak icap ederken doğrudan ya da dolaylı olarak ‘zalim’e destek olmak nasıl bir anlayış?

Kolombiya Devlet Başkanı Gustavo Petro Urrego gibi seslenelim: “Dünya Netanyahu’yu engellemelidir.”

QOSHE - Esas suçlu kim? - Faruk Çakır
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Esas suçlu kim?

6 1
03.03.2024

Katliamın başladığı ilk günlere nispetle insanlık da büyük ölçüde uyandı ve İsrail’e olan ‘kamuoyu’ desteği bitti. Ne var ki İsrail zulmünü destekleyen ‘devlet idarecileri’ varlıklarını devam ettiriyorlar.

İsrail ordusunun 29 Şubat 2024 günü, Gazze Şeridi’ni kuzeyden güneye bağlayan Reşid Caddesi üzerindeki Nablusi kavşağında insanî yardım bekleyen Filistinlileri bombalayarak 112 Filistinliyi öldürmesine ve 760 kişiyi de yaralaması büyük tepki çekti. Zalimler en ağır şekilde kınanıyor, ancak bu kınama İsrail zulmünü en azından şimdilik durdurmaya yetmiyor.

Tabii ki İsrail’in tek başına “dünya”yı karşısına alıp zulmüne ve katliamına devam etmesi mümkün değil. O halde Gazze’deki zulme destek veren ve bir bakına “esas suçlu”yu görmek lazım. Görüldüğü kadarıyla İsrail zulmünü açıkça destekleyen Amerika’daki idarecilerdir. Mutlaka işin içinde İngiliz politikası da........

© Yeni Asya


Get it on Google Play