Elbette zalim İsrail’e sözle itiraz eden ve bu sözlerini icraatla destekleyen ülkeler ve liderler de var. İspanya Başbakanı Pedro Sanchez ve Brezilya Devlet Başkanı Luiz Inacio Lula da Silva, bu isimler arasında sayılabilir. İki lider de, Gazze’ye yönelik saldırılarından dolayı İsrail’i eleştirerek, ateşkes çağrısını tekrarlamışlar.
Konu ile ilgili habere göre İspanya Başbakanı Sanchez, Brezilya’ya yaptığı resmi ziyaret kapsamında Devlet Başkanı Lula da Silva ile ortak basın toplantısı düzenlemiş. Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyinin (BMGK) gerek Ukrayna’da gerekse Gazze’de karar alma aşamasında “paralize olduğunu” kaydeden Lula da Silva, “Hem Gazze hem de Ukrayna’da yönetim krizi yaşayan BMGK’nin reform edilmesi gerekliliği bir kez daha ortaya çıkmıştır. Kendini savunma hakkı öç alma hakkına dönüşmüştür. Gazze’de insani ateşkes sağlanması gerekmektedir. BM Güvenlik Konseyi, bu savaşı sona erdirmeli, gerekli insani yardımların ulaşmasını garanti etmelidir” ifadelerini kullanmış.
Lula da Silva, şunları da söylemiş: “(Gazze’de) Toplu bir ortadan kaldırma görmekteyiz. Çünkü bu vahşi şiddetin mağdurları binlerce kadın ve çocuktur. Eğer bununla ilgili herhangi bir şüphesi olan varsa Gazze’deki en son saldırılardan gelen görüntülere baksın. İnsanlığımızı kaybedemeyiz. Orada olanları görmemiz lazım. Bu gerçek bir soykırım ve şimdiden 30 binden fazla kişiyi öldürdü. Bu katliam izlenemez. Tonlarca gıda malzemesi ulaştırılamıyor. Tüm bunları görünce artık insanlık dışı kavramının da ne olduğunu bilemiyorum. Büyük bir vahşilik.” (AA, 6 Mart 2024)
İspanya Başbakanı Sanchez de “30 binden fazla ölümden ve Gazze’deki yıkımlardan sonra artık İsrail’in uluslararası insancıl hukuku ihlal etmesinin makul gerekçelerinin olmadığını düşünüyorum” demiş. Sanchez, İspanya’nın uzun zamandır ortaya attığı uluslararası barış toplantısı ve iki devletli çözüm önerisini de tekrarlamış.
İsrail’e en çok itiraz etmesi gereken ve tabii ki bu itirazları ‘icraatlarla’ desteklemesi icap eden en başta “İslam ülkeleri” olmalıdır. “Yabancı” ülkelerden bu yönde destek beyanları gelirken; İslam ülkelerinin idarecilerinin “görmedim, duymadım, bilmiyorum” tavrı takınması ya da “söz” söyledikleri halde bu sözlerini “icraat”larla desteklememeleri kabul edilebilir bir davranış mıdır?
Acaba İslam ülkelerinin idarecileri bu hususta konuşuyor ve konuşmalarını da icraatlarla destekledikleri halde kamuoyunun haberi mi olmuyor? Öyle bile olsa bu da yine bu ülke idarecilerinin kabahati değil mi? Yıllardan beri gündemde olan ve bir türlü hayata geçirilemeyen “sağlam, güvenilir haber ağı” niçin durulamadı? Niçin İslam dünyasının haberlerini dahi “yabancı”lardan almaya mahkum haldeyiz?
Doğruları konuşalım ve bu konuşmaları da mutlak surette icraatlarımızla destekleyelim...
login
who are we?
contact us
qosheapp
Toi Staff
Gideon Levy
Belen Fernandez
Rami G Khouri
Mort Laitner
Ali Fathollah-Nejad
Nikkei Editorial
visit website
