Kâinatta her şey zıddı ile bilinir, zıddı ile imtihan olunur, zıddı ile bir kıymet, bir derece kazanır. Şüphesiz ki insanı insan kılan, bizlerin kâinattaki en yüksek hakikatimiz, bizi ebedi saadete kavuşturacak olan imanımızın en büyük imtihanı nefestir. İmanımız için tehdit ve tehlike arz eden, imanımıza ters düşen her şey nefsin emri, nefsin arzusu ve nefsin aldatmasıdır. Nefse ağır gelen, nefsi zorlayan, nefsin arzu ve isteklerine zıtlık oluşturan her şey Rabbimizin emri, imanımızın hakikati, bizleri kâmil bir mertebeye ulaştıran bir basmaktır.

“Kur’an-ı Kerim’de, Hz. Yusuf’un dilinden nefis şöyle anlatılır: “Yine de ben nefsimi temize çıkarmıyorum. Çünkü nefis, Rabbimin acıyıp koruması dışında, daima kötülüğü emreder; şüphesiz Rabbim çok bağışlayan, pek esirgeyendir.” (Yusuf Suresi, 53.ayet)

Kur’ân-ı Kerîm’in farklı ayetlerde nefis şöyle tarif edilmektedir: “Nefse ve onu düzgün bir biçimde şekillendirip ona kötülük duygusunu ve takvasını (kötülükten sakınma yeteneğini) ilham edene andolsun ki, nefsini arındıran kurtuluşa ermiştir.” (Şems Suresi, 7-10.ayet) “İşte bunlar hayvanlar gibi hatta daha daha aşağıdadırlar. İşte bunlar gafillerin ta kendileridir.” (Araf Suresi, 179.ayet)

Üstad Hazretleri 28.Lem’a da nefsi şöyle izah eder: “Kendi nefsini beğenen ve seven adam, başkasını sevmez. Eğer zahirî sevse de samimî sevemez, belki ondaki menfaatini ve lezzetini sever. Daima kendini beğendirmeye ve sevdirmeye çalışır ve kusuru nefsine almaz; belki avukat gibi kendini müdafaa ve tebrie eyler. Temeddühü ve sevdirmesi ise, aksü’l-amel ile istiskali celbeder, soğuk düşürtür. Hem amel-i uhrevîde ihlası kaybeder, riyayı karıştırır. Âkıbeti görmeyen ve neticeleri düşünmeyen ve lezzet-i hazıraya mübtela olan hisse ve heva-yı nefse mağlup olup; yolunu şaşırmış hissin fetvasıyla, bir saat lezzet için bir sene hapiste yatar. Bir dakika gurur veya intikam yüzünden on sene ceza görür. “

Nefsi arzuları, hevesleri ve istekleri daima insanı kötüye, kötülüğe sevk eder. Bizleri Rabbimizin yasakladığı, harama, günaha, yalana, kötüye, kötülüğe ve çirkinliklere yönlendiren nefestir.

Kısa bir zaman dilimi içerisinde sınırlandırılmış, enaniyete hoş ve cazip gelen, özgürlük adı altında yapılan söylemler, duygu ve davranışlar, hakikat nazarında nefsin esareti altında olmak ve nefse köleleşmektir.

Rabbimizin emrettiği üzere yaşamaya gayet etmek, ibadetlerde ve salih amellerde tembellik yapmamak, günahlardan, haramlardan sakınmak, helal dairede yaşamaya dikkat etmek, sırat-i müstakim üzere doğru ve dürüst olmak nefsin prangalarından kurtarmaktır. Zira nefsin esareti, imanın hürriyetidir. Nefsin tuzaklardan kurtulmak, kurtuluşa ermek, ebedi saadete kavuşmaya vesiledir.

Peygamberimizin (asm) duasıyla her daim, “Allah’ım! Nefsime takvayı ver. Nefsimi arındır; onu en iyi arındıracak olan sensin” demeliyiz.

QOSHE - Nefsin esareti imanın hürriyetidir - Fazilet Kırmızı
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Nefsin esareti imanın hürriyetidir

4 0
06.12.2023

Kâinatta her şey zıddı ile bilinir, zıddı ile imtihan olunur, zıddı ile bir kıymet, bir derece kazanır. Şüphesiz ki insanı insan kılan, bizlerin kâinattaki en yüksek hakikatimiz, bizi ebedi saadete kavuşturacak olan imanımızın en büyük imtihanı nefestir. İmanımız için tehdit ve tehlike arz eden, imanımıza ters düşen her şey nefsin emri, nefsin arzusu ve nefsin aldatmasıdır. Nefse ağır gelen, nefsi zorlayan, nefsin arzu ve isteklerine zıtlık oluşturan her şey Rabbimizin emri, imanımızın hakikati, bizleri kâmil bir mertebeye ulaştıran bir basmaktır.

“Kur’an-ı Kerim’de, Hz. Yusuf’un dilinden nefis şöyle anlatılır: “Yine de ben nefsimi temize çıkarmıyorum. Çünkü nefis, Rabbimin acıyıp koruması dışında, daima kötülüğü emreder; şüphesiz Rabbim çok bağışlayan, pek esirgeyendir.” (Yusuf Suresi, 53.ayet)

Kur’ân-ı Kerîm’in farklı ayetlerde nefis şöyle tarif edilmektedir: “Nefse ve onu düzgün bir biçimde şekillendirip ona........

© Yeni Asya


Get it on Google Play