Üstadımız Bediüzzaman Said Nursi hazretlerinin çok daha çalkantılı ve karanlık bir dönemde Risale-i Nur hizmet-i nuraniyesini tesis ettiğini elbette biliyoruz. Sonrasında ise Risale-i Nur talebeleri ülkemizin bu çalkantılı gündemlerinde iman-Kur’an hizmetlerini omuz omuza ve binler güçlüklere rağmen samimiyetle yürütmüşler.

Bu çalkantılı ve karanlık zamanlar darbe dönemlerinde ve sonrasında zirve yapmış ise de Nur talebeleri iman-Kur’an davasından asla kopmamışlar ve ülkemizin gündeminde hayra kanalize olabilmek için her daim başrol oynamışlar.

Böyle çalkantılı bir dönemde Bediüzzaman Said Nursi’nin, “Bana ‘Sen şuna buna niçin sataştın?’ diyorlar. Farkında değilim. Karşımda müthiş bir yangın var. Alevleri göklere yükseliyor. İçinde evlâdım yanıyor, imanım tutuşmuş yanıyor. O yangını söndürmeğe, imanımı kurtarmaya koşuyorum. Yolda biri beni kösteklemek istemiş de, ayağım ona çarpmış. Ne ehemmiyeti var? O müthiş yangın karşısında bu küçük hâdise bir kıymet ifade eder mi?” (Tarihçe-i Hayat) beyanı, Nur talebeleri için rehber ifadelerden birisi.

Elbette tüm bunlar geçmişten ve tarihten örnekler olmanın ötesinde bir anlam ifade ediyor. Oturup yaşadığımız dönemin bir değerlendirmesini yaptığımızda, o karanlık ve çalkantılı dönemlerin bizlerin de tam içerisinde olduğumuzu fark edeceğiz. Hatta belki de daha kötü bir dönemden geçiyoruz. Demokrasimizin, adaletimizin, toplumumuzun geldiği durum maalesef ortada. İstatistikler de tarihte görülmemiş bir manevi çöküntünün içerisinde olduğumuzu anlamak için yeterli. Peki böyle bir durumda ne yapmalı? Nasıl bu karanlık bulutlardan aydınlığa kavuşmalı?

Mehmet Kutlular ağabeyin “İşte Hayatım” kitabında geçen, böyle dönemlerde nasıl davranılması gerektiği ile ilgili Risale-i Nurlardan aldığı derse binean ifadeleri adeta yolumuzu aydınlatıyor:

“Evet, ihtilal (1960) olmuş, bir kabus gibi çökmüştü memleketin üstüne. Ama Risale-i Nur’dan aldığım derse göre, böyle zamanlarda daha fazla gayret gösterilmeliydi. Eksik tarafları tamamlamak için, normal zamanlarda bir çalışılıyorsa, böyle olağanüstü durumlarda on, belki yüz kat daha fazla çalışmak, gayret göstermek gerekiyordu. Ben de sürekli okuyor, başkalarına risale veriyor, kahvehanelerde anlatıyor, elimden gelen ne varsa ortaya koymaya çalışıyordum.”

Elimizden gelen ne varsa ortaya koyabilmek duası ile…

QOSHE - Yüz kat daha fazla çalışmak - H. Muharrem Okur
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Yüz kat daha fazla çalışmak

3 18
02.12.2023

Üstadımız Bediüzzaman Said Nursi hazretlerinin çok daha çalkantılı ve karanlık bir dönemde Risale-i Nur hizmet-i nuraniyesini tesis ettiğini elbette biliyoruz. Sonrasında ise Risale-i Nur talebeleri ülkemizin bu çalkantılı gündemlerinde iman-Kur’an hizmetlerini omuz omuza ve binler güçlüklere rağmen samimiyetle yürütmüşler.

Bu çalkantılı ve karanlık zamanlar darbe dönemlerinde ve sonrasında zirve yapmış ise de Nur talebeleri iman-Kur’an davasından asla kopmamışlar ve ülkemizin gündeminde hayra kanalize olabilmek için her daim başrol oynamışlar.

Böyle çalkantılı bir dönemde Bediüzzaman Said Nursi’nin, “Bana ‘Sen şuna buna niçin sataştın?’ diyorlar. Farkında değilim. Karşımda müthiş bir yangın var. Alevleri göklere yükseliyor. İçinde evlâdım yanıyor, imanım........

© Yeni Asya


Get it on Google Play