Kendimiz gibi aydınlık olan yerlere gidelim diyorlar mıdır? Bazen hayat böyledir. Terslikler, zıtlıklar bir aradadır. Herkes usulca görevini yapar. Karanlık karanlığını, aydınlık aydınlığını... Alayişi nümayişi yoktur hadiselerin. Bir örgüdür her şey ve her ilmek olması gereken yerdedir. Bu bir kusur mudur, eksik midir? Hayır. Bu hayatın normal seyridir.

Kafamızdaki kurduğumuz fanusun şartlarımızı zorlaması, tamamen bizimle ilgilidir. İlla bu şu şekilde oturursa hayat düzene girecek dediğimiz ‘illa’larımız, inatlarımız ve tek bir açıdan bakarak bulduğumuz çözümler... Hepsi ama hepsi bizimle ilintili, bize endeksli. Kibrimizin elimize verdiği, gururumuzun önden götürdüğü yollar, hep bir ulaşılmazın, erişilmezin tasviri gibi.. Halbuki... Gidiyor işte hayat, istediği gibi. Hiçbir şeyi takmadan, bir şey üzerinde yürümeden, kafamızdaki düzeni altüst etme pahasına.. Gidiyor işte.

Şartların olgunlaştırması, başımıza gelene sadakte diyebildiğimiz ölçüdedir. Kendimizi bir bilinmeze değil de, önümüze konan taşlara basarak ilerlediğimiz taşkın bir nehirde, o taşları koyana teslim ettiğimiz gibi bir teslimiyete bırakırsak, işte o zaman hadiseler arkamızdan gelir, bize tabi olur. Tamamen her zerremizle, güvenmenin kollarına kendimizi bırakır gibi.. Zihnimizi, hissiyatımızı Rabbimizin terbiye edişine salabildiğimiz, bırakabildiğimiz nisbette olgunlaştırır hadiseler. Yoksa aynı şey başımıza yüz kere de gelse, hep aynı kayboluşlar, yokoluşlar, çöküşlerle dolu bir süreci yaşamaya devam ederiz.

Çok mu zor oldu? Peki, sustum.

Bugün yağmur var zaten. Her şeyiyle öyle usulcacık gelir, damlalarını bırakır ve işi bitince öyle güzel toplar ki bohçasını.. Yağmurun varlığı bile ne büyük tatlılık, ibretlik, tefekkürlük... Hayy isminin yeryüzüne damla damla inişi, indirilişi, gönderilişi gibi.. Usulcacık, tantanasız, sessiz... Her damla ‘illa şuraya düşeceğim’ deseydi, ne büyük kaos olurdu, düşünebiliyor musunuz? Ama öyle olmuyor işte. Onlar hep rahmetle iniyor yeryüzüne. Nerede ihtiyaç varsa, nerede istihdam edilecekse, kendine düşen yoldan yavaşça iniyor ve huzurla görevini yapıp kayboluyor.

Bizim bencilliğimize, şımarıklığımıza, ‘ben biliyorum’culuğumuza, ‘yolumu kendim istediğim gibi çizerim’ciliğimize ne güzel bir ibret dersidir..

QOSHE - Zıtlıklar - Havva Küçük Konur
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Zıtlıklar

8 1
30.12.2023

Kendimiz gibi aydınlık olan yerlere gidelim diyorlar mıdır? Bazen hayat böyledir. Terslikler, zıtlıklar bir aradadır. Herkes usulca görevini yapar. Karanlık karanlığını, aydınlık aydınlığını... Alayişi nümayişi yoktur hadiselerin. Bir örgüdür her şey ve her ilmek olması gereken yerdedir. Bu bir kusur mudur, eksik midir? Hayır. Bu hayatın normal seyridir.

Kafamızdaki kurduğumuz fanusun şartlarımızı zorlaması, tamamen bizimle ilgilidir. İlla bu şu şekilde oturursa hayat düzene girecek dediğimiz ‘illa’larımız, inatlarımız ve tek bir açıdan bakarak bulduğumuz çözümler... Hepsi ama hepsi bizimle ilintili, bize endeksli. Kibrimizin elimize verdiği, gururumuzun önden götürdüğü yollar, hep bir ulaşılmazın, erişilmezin tasviri gibi.. Halbuki... Gidiyor........

© Yeni Asya


Get it on Google Play