Belki de Bediüzzaman’ın demokratik gelişime en büyük katkısı, ilkeleri konusundaki sebat ve metaneti ve fikirleri üzerinde pazarlık yapılmasına karşı olan tavizsiz tutumuydu.

Bu duruşu iman ve namazın öncelikli önemi olduğuna dair tutumuyla başlayıp, insanların çağdaş toplum içinde nasıl yaşayacaklarına dair ilkeleriyle devam etmişti.

Onun formülü eşsiz ve benzersizdi:

Özgürlük ve meşrutiyetin şeriata hizmetkâr olduğunu söylüyor, aynı zamanda meşrutî yönetimin ve demokratik rejimin, şeriatın günümüz ihtiyaçlarına nasıl uygulanacağının cevapları olduğunu ifade ediyordu.

Bu duruşun merkezinde, ister sultan, ister cumhuriyet döneminde olsun, despotizmin bütün türevlerine karşı bir reddiye yatmaktaydı.

Bediüzzaman, Müslüman dünyanın olağanüstü bir zihnî keşmekeş içinde olduğu bir dönemde dünyaya gelmişti. Ayrıca bu dönem Afgani’nin başını çektiği bazı reform hareketlerinin etkili olduğu bir periyoddu.

Belki de Nursî’yi bu meşhur kişilikten farklı kılan şey, onun reforme edilmesi için büyük çaba sarf ettiği İslamî bir devletin, yani Osmanlının yıkılışına şahit olmasıdır.

Nursî, Osmanlının siyasî varlığının devamı için birliğin vazgeçilmez bir ilke olduğuna inanmaktaydı ve Osmanlının kurtuluşu aynı zamanda idaresi altındaki Müslümanların refahı için de önemliydi. Birlik, onun gördüğü şekliyle, Allah’ın birliğinden model alınmalıydı.

İslamın ilkeleri onun sıkça altını çizdiği gibi toplum için yeterli ve uygundu. Nursî, İslamın ölçülerinin günümüz gerçekleriyle birlikte ele alınması gerektiğini anlamıştı. Birliğe giden yol İslamın şûrâ sisteminin çağdaş uygulaması olabilecek demokratik metodlardan geçmekteydi.

Nursî’nin o dönem toplumuyla ilgili ortaya koyduğu bu anlayış, aynı zamanda günümüz dünyasında da gelişerek geçerliliğini korumuştur.

QOSHE - Birliğe giden yol demokrasiden geçer - Kâzım Güleçyüz
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Birliğe giden yol demokrasiden geçer

18 6
17.03.2024

Belki de Bediüzzaman’ın demokratik gelişime en büyük katkısı, ilkeleri konusundaki sebat ve metaneti ve fikirleri üzerinde pazarlık yapılmasına karşı olan tavizsiz tutumuydu.

Bu duruşu iman ve namazın öncelikli önemi olduğuna dair tutumuyla başlayıp, insanların çağdaş toplum içinde nasıl yaşayacaklarına dair ilkeleriyle devam etmişti.

Onun formülü eşsiz ve benzersizdi:

Özgürlük ve meşrutiyetin şeriata hizmetkâr olduğunu söylüyor, aynı zamanda meşrutî yönetimin ve demokratik rejimin, şeriatın günümüz ihtiyaçlarına nasıl uygulanacağının cevapları olduğunu ifade ediyordu.

Bu duruşun........

© Yeni Asya


Get it on Google Play