12 Eylül’den sonra el altından yapılan pazarlıklarla önü açılanlar, darbe ürünü ANAP iktidarı üzerinden son derece kaygan bir zemine sokuldular. Kendilerine sunulan ve hizmet mülâhazasıyla kabul ettikleri imkânların cazibesi, onları belki farkında bile olmadan, çıkış noktalarından çok farklı yerlere sürükledi. Araçlar amaç haline geldi.

Maddî imkânları arttıkça, ters orantılı bir şekilde, hizmetlerin ruhunu oluşturan ihlâs manası zayıflamaya, iç ahenk ve uyumlar bozulmaya, hizmet kardeşliğinin yerini kurumsal hiyerarşinin kuralları almaya, “ne pahasına olursa olsun büyüme ve başarma” hırsı “münhasıran Allah rızası için hizmet ve tebliğ” şiarının yerine geçmeye başladı.

Cemaatler medyadan finansa, eğitimden sağlığa, iç ve dış ticaretten STK’lara... birçok alanda milyarlarca dolarlık yatırımlarla kurulan organizasyonlarla anılır hale geldiler.

Eşzamanlı olarak devlet kurumlarında “cemaat eksenli” kadrolaşmalar da işin içine girince konu daha farklı boyutlar kazandı.

Ve bu yapılar büyüdükçe kontrolü zorlaştı, hatta imkânsızlaştı. Entegre işleyen sağlıklı istişare mekanizmalarının kurulamayışı giderek büyüyen boşluk ve kopmalar meydana getirdi. Maksatlı ve ard niyetli sızmalara karşı etkili tedbirler alınamadı.

Bu “hormonlu” büyümelerin ne kadar zayıf, çürük ve dayanıksız olduğu, ard arda yaşanan ibretli örneklerde açıkça görülüyor.

Nitekim onyıllar önce tuzaklarını kurup sabırla pusuda bekleyenler, hazırladıkları şartları olgunlaştırıp harekete geçme zamanının geldiğine karar vererek düğmeye bastıklarında, bir anda herşey tersyüz olmadı mı?

Yolun başında açılan kapılar, geri dönüşe imkân vermeyecek şekilde kapatılıp; yılların birikimleri insafsızca gasp edilmedi mi? Dün el üstünde tutuluyor gibi gösterilen insanlar en olmadık itham ve iftiralarla amansız bir linç harekâtına hedef yapılmadı mı?

Bu tecrübelerden çıkarılması gereken çok ibretli dersler var. Umalım ki, artık o dersler çıkarılarak ve yaşanan acılar, yapılan hataların keffareti sayılarak yola devam edilsin.

“Musibet, geçmiş hataların cezası ve gelecek saadetin başlangıcıdır” gerçeğinin ışığında...

QOSHE - İbret dersleri - Kâzım Güleçyüz
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

İbret dersleri

29 1
27.04.2024

12 Eylül’den sonra el altından yapılan pazarlıklarla önü açılanlar, darbe ürünü ANAP iktidarı üzerinden son derece kaygan bir zemine sokuldular. Kendilerine sunulan ve hizmet mülâhazasıyla kabul ettikleri imkânların cazibesi, onları belki farkında bile olmadan, çıkış noktalarından çok farklı yerlere sürükledi. Araçlar amaç haline geldi.

Maddî imkânları arttıkça, ters orantılı bir şekilde, hizmetlerin ruhunu oluşturan ihlâs manası zayıflamaya, iç ahenk ve uyumlar bozulmaya, hizmet kardeşliğinin yerini kurumsal hiyerarşinin kuralları almaya, “ne pahasına olursa olsun büyüme ve başarma” hırsı “münhasıran Allah rızası için hizmet ve tebliğ” şiarının yerine geçmeye başladı.

Cemaatler medyadan finansa,........

© Yeni Asya


Get it on Google Play