Güney Afrika, İsrail hakkında “insanlığa karşı işlediği suçlardan ve savaş hukukunu ihlal ettiği” gerekçesiyle, Hollanda’daki La Haye Uluslararası Adalet Divanı’na (UAD) başvurdu. UAD’nın diğer adı “Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) şeklinde de kaynaklarda geçmektedir” (Günal Kurşun, “101 Soruda UCM”, İnsan Hakları Gündemi Derneği, Ankara, 2011).

Prof. Dr. Hüseyin Pazarcı’nın 2003’te Turhan Kitabevi’nden yayınlanan “Uluslararası Hukuk” kitabının 470. sayfasında, UAD’nın kuruluşunun 1899 ve 1907’deki La Haye Sürekli Hakemlik Mahkemesi Sözleşmeleri’ne dayandığı belirtiliyor. Birde UAD kurumsal gelişimini Milletler Cemiyeti, Birinci ve İkinci Dünya Savaşı, BM ve uluslararası yargılamalarla gösterdi. Kararları bağlayıcı UAD/UCM’nin yargılama konuları “soykırım suçu, insanlığa karşı işlenen suçlar, savaş suçu ve saldırı suçu” olarak sıralanıyor (Hacı Sarıgüzel, “Uluslararası Ceza Mahkemesi” Uyuşmazlık Mahkemesi Dergisi, Sayı 3, Sayfa 230-273, Yıl 2013).

Araplar arasında millî ve İslam dünyasında mukaddes değerdeki Kudüs’ün konuşlandığı Filistin son üç aydır Gazze’nin işgaliyle gündemde. Meselenin insanî boyutu çok daha önemli. Güney Afrika’nın İsrail’i UAD’ye vermesi, Müslüman ülkeler için düşündürücü olsa gerek.

Hatta Güney Afrika’da 1488’de Ümit Burnu’nun keşfedilmesiyle bölgeye yerleşen Yahudiler’in varlığı bugün 250 bine ulaşmış durumda. Ciddi miktarda Yahudi nüfusa sahip Güney Afrika’nın İsrail’i UAD’ye şikayet etmesinin arkasında başlıca birkaç neden var.

Birincisi 1948’den 1994’e kadar yıllarca yerlilere “Apartheid Rejimi – ayrılık” politikasını devlet eliyle uygulayan İngiltere sömürgesi Güney Afrika’da, azınlık beyazların yerlilere ırkçı ayrımcılığı sistematik hâle gelmesidir. Apartheid sadece ırkçı ayrımcılık değil, aynı zamanda hak ve özgürlükler ile ekonomik anlamda bölgede sömürü düzeni kurmuştu. Apartheid’ın tarihi 17. yüzyıla kadar Hollanda ve sonrasında İngiltere’nin Güney Afrika’da uyguladığı sömürge siyasetine dayanmaktadır. Dolayısıyla Apartheid’ı yaşamış Güney Afrika, Filistin/Gazzeliler’in yaşadıkları İsrail işgaliyle vicdanî bir benzerlik kurmaktadır.

İkincisi, yakınları İsrail’in Gazze’deki saldırılarında ölen Güney Afrikalılar’ın tüm müracaatlarına rağmen, İsrail’in Cape Town Büyükelçiliği’nden gerekli bilgiyi alamamalarıdır.

Üçüncüsü, hem Apartheid hem de Avrupalı devletlerin yıllardır Afrika’nın muhtelif yerlerinin emperyalizm ve kolonyalizm gibi ekonomik, siyasî, kültürel vb. sömürgeleştirmeleri, Güney Afrika ve diğer Afrika ülkelerinde Batı karşıtlığını arttırmıştır. ABD ve Avrupalı güçler tarafından desteklenen İsrail’in Gazze’de orantısız güç kullanımı da bölgede Batı karşıtlığının sebeplerindendir.

Üçüncüsü, Güney Afrika’nın 24 Aralık 2010’da başladığı BRICS (Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin ve Güney Afrika Cumhuriyeti) üyeliğiyle tek kutupluluktan çok kutupluluğa dönüşmekte olan uluslararası sistemde, bölgesinde söz sahibi olmaya çalışması kuvvetle muhtemeldir. Birde Güney Afrika BRICS’in 22-24 Ağustos 2023’te düzenlenen son zirvesine ev sahipliği yapmıştı. Hatta Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, UCM’nin kendisi hakkında yaptığı savaş suçlaması gereğince, zirveye katıl(a)mamamıştı. Çünkü UCM’yi tanıyan ülkelerden olan Güney Afrika’nın, gelmesi durumunda Putin’i tutuklayarak UCM’ye sevk etmesi gerekiyordu.

Birinci ve ikinci nedenler, Güney Afrika’da Cumhurbaşkanı, hükümet, sivil toplum ve halk nezdinde İsrail karşıtlığını protestolarla meydanlara insan hakları hassasiyetini taşıdı. Üçüncü nedende, Güney Afrika’nın bölgesinde etkinliğini arttırarak, uluslararası sistemde söz sahibi olmaya çalışması muhtemeldir.

Şimdi gözler 11-12 Ocak’ta yapılacak UCM’de olacak.

QOSHE - Güney Afrika, Gazze’yi neden destekliyor? - Muhammet Örtlek
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Güney Afrika, Gazze’yi neden destekliyor?

6 1
09.01.2024

Güney Afrika, İsrail hakkında “insanlığa karşı işlediği suçlardan ve savaş hukukunu ihlal ettiği” gerekçesiyle, Hollanda’daki La Haye Uluslararası Adalet Divanı’na (UAD) başvurdu. UAD’nın diğer adı “Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) şeklinde de kaynaklarda geçmektedir” (Günal Kurşun, “101 Soruda UCM”, İnsan Hakları Gündemi Derneği, Ankara, 2011).

Prof. Dr. Hüseyin Pazarcı’nın 2003’te Turhan Kitabevi’nden yayınlanan “Uluslararası Hukuk” kitabının 470. sayfasında, UAD’nın kuruluşunun 1899 ve 1907’deki La Haye Sürekli Hakemlik Mahkemesi Sözleşmeleri’ne dayandığı belirtiliyor. Birde UAD kurumsal gelişimini Milletler Cemiyeti, Birinci ve İkinci Dünya Savaşı, BM ve uluslararası yargılamalarla gösterdi. Kararları bağlayıcı UAD/UCM’nin yargılama konuları “soykırım suçu, insanlığa karşı işlenen suçlar, savaş suçu ve saldırı suçu” olarak sıralanıyor (Hacı Sarıgüzel, “Uluslararası Ceza Mahkemesi” Uyuşmazlık Mahkemesi Dergisi, Sayı 3, Sayfa 230-273, Yıl 2013).

Araplar arasında millî ve İslam dünyasında mukaddes değerdeki Kudüs’ün konuşlandığı Filistin son üç aydır Gazze’nin işgaliyle gündemde. Meselenin insanî boyutu çok daha önemli. Güney Afrika’nın İsrail’i UAD’ye vermesi, Müslüman ülkeler için düşündürücü olsa........

© Yeni Asya


Get it on Google Play