Filistin halkının çilesi, acısı, daha da ağır, farklı, hüzünlü, elem ve esefler vericidir. Dünyanın gözü önünde kadın, çocuk, yaşlı, hasta, engelli ayırmadan bir Milletin kendi vatanında, evinde, yuvasında, suçsuz, sebepsiz, yersiz, haksız yere maruz kaldığı soykırıma maruz kalması, katliamlar, zulümler en acısı, en dehşetlisidir.

Dünyada benzeri görülmemiş tahrip gücü yüksek bombardımanlarla masum ve mazlum sivil insanların üstüne ev, okul, hastane, cami, barınma kampı demeden her yere acımadan, insafsızca atılan öldürücü alev topları ile vicdansız İsrail, her tarafı yakıp yıkıyor. Yastutan anneler, feryatlarla ağlayan çocuklar, çaresiz insanlar oradan oraya koşarak başka bir insanların derdine derman olmaya çalışıyorlar. Yıllarca süren İsrail zulümleri karşısında Filistinliler, Allaha olan iman ve teslimiyetle ahiretin varlığı ve “ölürsem şehit olacağım” inancıyla kutsal vatan toprakları uğruna yürekleri cesaret ve metanet kazanmış, demir gibi iradeleri güçlenmiştir.

360 Kilometrekare Gazze şeridinde bir ayda yıkılmış binaların enkazları, göçükte kurtarılmayı bekleyen insanlar, cesetler, akan kanlar, vücutları yanmış, parçalanmış, yaralı çocukların, aç-susuz, ışıksız, ısıtmasız, mekânsız, çaresiz, güvencesiz, insanların içler acısı manzarasını dünya görüyor ve sadece seyrediyor. Kendi topraklarında sığınağı, korunağı, güvence altında kalacağı yer bulamayan Filistin Müslümanları kaybettiği yakınlarına mı acısın, yıkılan evine, arazisine mi üzülsün, çaresizliğini mi düşünsün?

Bütün dünyanın ehli vicdan insanları şöyle haykırmalı ve sormalıdır: “Ey İsrail zalimleri, çocuklardan, bebeklerden, annelerden, yaşlı, engelli, hasta insanlardan ne istediniz? Masumlara nasıl kıydınız, sakat bıraktınız katlettiniz? Eli, kolu kopmuş, yüzü gözü kül- kömür içinde kalmış, enkazdan kurtarılmış çocukların gözyaşları sizin merhametinizi, dikkatinizi çekmiyor mu? Sizde vicdan ve merhamet yok mu?”

Filistinli insanlar, Allah indinde hak dinin İslamiyet olduğuna inanmış, Hazreti Muhammet’in (asm) son peygamber olduğunu biliyorlar. Mukaddes kitabımız Kur’an-ı Kerimin ulvi hakikatleri hala insanlara iki cihan saadetinin sırlarını, yollarını, esaslarını gösteriyor. Hak yolun, imanın, istikametin, hidayetin şuuruyla huzur buluyorlar.

Kur’an tefsiri Risale-i Nurlar her türlü soruları ikna edici diller, bürhanlar, misaller izah ve ispat ediyor. İnkârcı, isyancı, felsefeci, zalim dinsizlere meydan okuyor. Musibete uğramışları teselli eder: “Onu tanıyan ve itaat eden, zindanda dahi olsa bahtiyardır. Onu unutan, saraylarda da olsa zindandadır, bedbahtır.”

Canavarlaşmış vicdansız zalimin ayağının altında zaaf göstermek, yalvarmak onu cesaretlendireceğinden; zalimin yüzüne mazlum tükürse, kalbini ve ruhunu kurtarır, cesedi de şehid olur. Bediüzzaman: “Tükürün zalimlerin hayâsız yüzlerine!” demiştir.

Ayet müjde veriyor: “Rabbimiz Allah’tır” deyip de dosdoğru çizgide yaşayanlar, işte onların üzerine melekler şu müjdeyle inerler: “Korkmayın, kederlenmeyin, size vaad olunan cennetle sevinin!” (Fussilet, 30)

Ahiretini dünyaya satan bedbaht zalimlere, bahtiyar bir mazlum idam olurken demiş: ““Ben idam olmuyorum, belki terhis ile saadete gidiyorum. Fakat ben de sizi idam-ı ebedî ile mahkûm gördüğümden sizden tam intikamımı alıyorum.” Kelime-i şahadetle, sürur içinde, ruhunu teslim etmiş olduğu anlatılır.

Tarih aynasında her zaman kaybedenler, zulm ila abat olan zalimler ve onların cellâtları olmuştur…

QOSHE - Filistin halkının çilesi - Muzaffer Karahisar
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Filistin halkının çilesi

3 0
09.11.2023

Filistin halkının çilesi, acısı, daha da ağır, farklı, hüzünlü, elem ve esefler vericidir. Dünyanın gözü önünde kadın, çocuk, yaşlı, hasta, engelli ayırmadan bir Milletin kendi vatanında, evinde, yuvasında, suçsuz, sebepsiz, yersiz, haksız yere maruz kaldığı soykırıma maruz kalması, katliamlar, zulümler en acısı, en dehşetlisidir.

Dünyada benzeri görülmemiş tahrip gücü yüksek bombardımanlarla masum ve mazlum sivil insanların üstüne ev, okul, hastane, cami, barınma kampı demeden her yere acımadan, insafsızca atılan öldürücü alev topları ile vicdansız İsrail, her tarafı yakıp yıkıyor. Yastutan anneler, feryatlarla ağlayan çocuklar, çaresiz insanlar oradan oraya koşarak başka bir insanların derdine derman olmaya çalışıyorlar. Yıllarca süren İsrail zulümleri karşısında Filistinliler, Allaha olan iman ve teslimiyetle ahiretin varlığı ve “ölürsem şehit olacağım” inancıyla kutsal vatan toprakları uğruna yürekleri cesaret ve metanet kazanmış, demir gibi iradeleri güçlenmiştir.

360 Kilometrekare Gazze şeridinde bir ayda yıkılmış binaların enkazları, göçükte kurtarılmayı bekleyen insanlar, cesetler, akan kanlar, vücutları yanmış,........

© Yeni Asya


Get it on Google Play