Bediüzzaman kalbin derinliklerine nüfuz eden çok güzel bir eser meydana getirmiştir. Aramıza giren bütün tahrifatları tasfiye etmiştir. Asrımızın hastalıklarını Peygamberimizin hayatını adeta bu asra getirip öylece tedavi etmiştir. Batıdaki iktisadî ve fennî gelişmelerden İslam dünyasının geri kalma sebeplerini teşhis ve tarif etmiştir. En büyük sebep olarak manevi geri kalmışlığı görmüştür. Bunları Hutbe-i Şamiye eserinde tek tek sayarak tedavi çarelerini de beyan etmiştir. Yeni bir hizmet metodu ortaya koymuştur. Kur’an’a hizmet için akademik bir kuruluş düşünmüş her ilimden ihtisas sahibi kimseler ilmi gelişmeler ışığında Sünnete uygun şekilde dine hizmet edilmesini tatbik etmiştir. Ehl-i Şia ile Ehl-i Sünnet arasındaki ihtilafları ittifaka çevirmiş toplumun her tabakasına uygun hizmet yolları açmıştır. Siyasi noktada yaptığı tecdit ise siyasileri irşat edip siyasete ilke getiren bir yenilenmedir. Aktif siyasetle iştigal değildir. Yalanla karışık, menfaat üzerine dönen ve canavarlık olarak nitelendirdiği hali hazır siyasetten ve Şeytandan Allah’a sığınmıştır. Askerlerin siyasetten uzak durmasını siyasi iradenin halka dayalı olup ordunun bu iradeye tabi olmasını istemiştir. Siyaset denildiğinde Bediüzzaman Said Nursi günümüz siyasetinden bahsetmiyor. Kur’an ve imandan çıkıp hayata yansıyan bir İslam siyasetidir. Aslında Kur’an esaslarının izahıdır. Bediüzzaman birçok alanlarda yeniden yapılanma örnekleri vermiştir. İlk başta tecdit sahalarında geri kalan İslam ümmetini ileri götürmüştür. Tecdit ve tebliğde ilmi geri kalmışlığı ortadan kaldırmıştır. Ferdi iktisadı öne çıkarmış tüketim değil tutuma ilişkin iktisadi görüşünü açıklamıştır. Ahlak ekseninde bir iktisat tanımı yapmıştır. Üstadın birçok alanda “tecdidi” ve yenilenme teklifleri var.”

MISIR ÜLEMASINDAN PROF. HÜDA DERVİŞ’in görüşleri:

“Cenab-ı Hak günleri tebdil edip değiştiriyor. Şimdi burada tebliğ sunan bir kardeşim bir zaman benim talebemdi. Ben de burada bulunan Abdulhalim Veyis’in talebesiydim. Ebediyete kadar da onun talebesi olarak kalacağım.

“Buraya gelen bütün Türk kardeşlerime teşekkür ediyorum. Türklerin kardeşliği bizim hatıralarımızda asla bitmeyecek. İhsan Kasım’a çok müteşekkirim. Bediüzzaman Said Nursi’yi bize o anlatıp, tarif edip, tanıttı.

“Tebliğimin konusu; “Risale-i Nur açısından İslam dini ile diğer dinlerin birbiriyle diyalogunun nasıl olacağı hakkındadır.

Maalesef şu anda semavî din mensupları birbirine şiddetle davranıyorlar. Bu hakikaten insanlık için bir büyük hata ve “ar” dır. Ehl-i Kitabın birbirlerine karşı bu kadar hücum etmelerini anlamak ve kabul etmek mümkün değil! Halbuki Kur’an açık, net ve kesin olarak “Ey Ehl-i Kitap aranızda müşterek olan kelimeye gelin, birbirinizi RAB! edinmeyin!” diyor. Hıristiyanlar Ehl-i kitaptır. Allah Resulünün (SAV) Ehl-i Kitaba uyarıları var. Ehl-i Kitaptan biz çok zulümler gördük. Fakat biz daima müsamahalı olduk.”

“Bediüzzaman Said Nursi ayeti tefsir ederken bize şiddete bedel fikri ve akli yolu göstermiştir. “Medenilere galebe çalmak ikna iledir söz anlamayan vahşiler gibi icbar ile değildir.” demiştir. Bediüzzaman Said Nursi birçok zulme maruz kalmasına rağmen aşırılık ve menfiliği tercih etmemiş, fakat kul olmanın ve abdiyetin gerekliliğini yapmaktan asla geri kalmamıştır. Bütün kâinatı Allah’ın ayetleri olarak okumuş o açıdan olaylara ve aleme bakmıştır. Kur’anı insanlığın en önemli rehberi olarak öne çıkarmıştır. Said Nursi dinler arası diyaloğu da Kur’anın özündeki hakikatle değerlendirmiştir. Ehli Kitapla olan münasebetleri Kur’an-ı Kerim’in emriyle bize tavsiye ediyor. Ehl-i Kitaba da: “Sizin için İslamiyet’e girmek çok kolaydır. Size bütün-bütün dininizi terk etmenizi istemiyor ki, size zor gelsin. Kendi peygamberinizi de tasdik ederek aramızdaki müşterek kelam olan “La ilahe illallah” olan tevhide birleşelim.” diyor.”

Başka önemli bir konu da: Bediüzzaman bu günkü menfi medeniyetle, İslam medeniyetinin kıyaslamasını yapıyor. Batı medeniyetinin bugünkü karmaşaya sebep olduğunu ispat ediyor. Bunun tatbikatını da Risale-i Nurları Vatikan’a göndererek yapmıştır. Davası kitaplarıyla dünyanın her tarafına yayılmıştır. Risale-i Nur talebeleri de ihlâsla bu hizmete devam etmektedirler. Bu mukaddes davayı ve bu müstesna tebliğ ve usulü bütün dünyaya duyuracak şekilde çok çalışmaktadırlar. Bediüzzaman elinde Kur’an ve iman esaslarıyla dünyaya seslenmektedir. Bu konudaki gayretleri hususan Türk kardeşlerime. Çok teşekkür ederim.”

QOSHE - Risale-i Nurlar ve İslam dünyasındaki önemine bir bakış - 7 - Nejat Eren
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Risale-i Nurlar ve İslam dünyasındaki önemine bir bakış - 7

7 7
23.01.2024

Bediüzzaman kalbin derinliklerine nüfuz eden çok güzel bir eser meydana getirmiştir. Aramıza giren bütün tahrifatları tasfiye etmiştir. Asrımızın hastalıklarını Peygamberimizin hayatını adeta bu asra getirip öylece tedavi etmiştir. Batıdaki iktisadî ve fennî gelişmelerden İslam dünyasının geri kalma sebeplerini teşhis ve tarif etmiştir. En büyük sebep olarak manevi geri kalmışlığı görmüştür. Bunları Hutbe-i Şamiye eserinde tek tek sayarak tedavi çarelerini de beyan etmiştir. Yeni bir hizmet metodu ortaya koymuştur. Kur’an’a hizmet için akademik bir kuruluş düşünmüş her ilimden ihtisas sahibi kimseler ilmi gelişmeler ışığında Sünnete uygun şekilde dine hizmet edilmesini tatbik etmiştir. Ehl-i Şia ile Ehl-i Sünnet arasındaki ihtilafları ittifaka çevirmiş toplumun her tabakasına uygun hizmet yolları açmıştır. Siyasi noktada yaptığı tecdit ise siyasileri irşat edip siyasete ilke getiren bir yenilenmedir. Aktif siyasetle iştigal değildir. Yalanla karışık, menfaat üzerine dönen ve canavarlık olarak nitelendirdiği hali hazır siyasetten ve Şeytandan Allah’a sığınmıştır. Askerlerin siyasetten uzak durmasını siyasi iradenin halka dayalı olup ordunun bu iradeye tabi olmasını istemiştir. Siyaset denildiğinde Bediüzzaman Said Nursi günümüz siyasetinden bahsetmiyor. Kur’an ve imandan çıkıp hayata yansıyan bir İslam siyasetidir. Aslında Kur’an esaslarının izahıdır. Bediüzzaman birçok alanlarda yeniden yapılanma örnekleri vermiştir. İlk başta tecdit sahalarında geri kalan İslam ümmetini ileri........

© Yeni Asya


Get it on Google Play