Benzer ihtarı “Prof.” hocalarımızdan duymadık. Galiba profesör hocalar daha olgunlar. Kendilerine -hatayla da olsa- “prof” denmesini diyenin cahilliğine veriyorlar ve çok da önemsemiyorlar.

Ama yardoçlar’ın durumu karışık!

Onların bazıları “yar bana bir eğlence medet” türünden “doç” oldukları için “bu konunun ne önemi var, isteyen istediğine istediğini desin” modunda.

Şaka bir yana, profesörlerin ve doçentlerin bu unvanı isimleriyle birlikte zikredilirken daima kısaltılarak yazılır ama okunurken daima uzun haliyle okunur.

SİSTEMATİK

Yeri gelmişken YÖK Kanununun öğretim üyesi sistematiğini de hatırlatalım:

Dört yıllık fakültenin ilk iki yılını bitiren “ön lisans mezunu” olabilir. Dört yılı bitirene “lisans mezunu” denir. Diplomalı mesleklerde mesleğin icrası için ön lisans ya da lisans mezunu olmak yeter.

Lisansüstü eğitimi ise, “almak isteyen” ve bir de “hoca olmak isteyen” alır. Lisansüstü öğrencisi, eğitim görürken, asistan ya da öğretim görevlisi gibi akademik kadrolarda çalışabileceği gibi başka bir iş de yapabilir.

DOKTOR...

Lisansüstü eğitimin iki yıllık birinci basamağını bitiren “yüksek lisans mezunu” olur. Master da denilen bu basamaktan sonra üç beş yıllık bir gayretle doktora yapan “doktor” unvanını alır. (İlla tıp doktoru olması gerekmez) Bu unvanla birlikte artık talebelik biter. Hoca olma ve “hem öğrenme ve hem de öğretme” imkânı başlar.

Yani, doktora yapmış kişi, artık öğrenciliği bitmiş ve hocalık kabiliyetini elde etmiş kişi demektir. Fiilen hocalık yapıp yapmayacağı ayrı konudur. Bunun için bir üniversitede akademik kadroya intisap etmesi gerekir.

İşte, doktor unvanını alan bir kişi üniversitede bir öğretim üyesi kadrosuna girerse sırasıyla üç basamak çıkar: Doktor öğretim üyesi, doçent doktor ve profesör doktor. (Üçü de doktordur).

Akademik çalışmayı üniversitede ya da dışarıdan sürdüren “doktor”, Üniversitelerarası Kurul’un belirlediği ve profesörlerden oluşan doçentlik jürisinden eserlerini geçirebilirse doçent olur ve bu iki unvanı birlikte kullanır: Doç. Dr.

Doçent olduktan sonra en az beş yıl süreyle üniversitede ders vermiş olan bir doçent, bir üniversitede profesör kadrosu bulursa ve o üniversitenin kurduğu atama jürisinden geçerse, asıl kıymetli unvan olan “doktor” unvanı ile birlikte bu kadronun unvanını da kullanmaya başlar: Prof. Dr.

ÖĞRETİM ÜYESİ, ÖĞRETİM GÖREVLİSİ

Üniversitelerin as elemanları öğretim üyeleridir. Bunlar da doktor öğretim üyeleri, doçentler ve profesörlerdir. Bilhassa doçent ve profesörlerin kadro garantisi vardır.

Üniversitelerdeki diğer akademisyenler yardımcı elemanlardır. Araştırma görevlileri asistandır, hocaları asiste eder, kendi adına ders ve araştırma faaliyeti yürütemez.

Öğretim görevlileri ise öğretim üyesi bulunmayan dersler veya herhangi bir dersin özel bilgi ve uzmanlık isteyen konularının eğitim - öğretim ve uygulamaları için geçici atanan öğretim elemanlarıdır. Ders verir ama kadro garantisi yoktur. Doktor unvanı almaya çalışması şart değildir. Alırsa öğretim üyeliğine yükselebilir.

Yani “öğretim üyesi” ile “öğretim görevlisi” aynı şey değil. Öğretim görevlileri öğretim üyesi değiller. “Öğretim üyesi”ne “öğretim görevlisi” demek tenzil-i rütbe etmektir. Muhatabını üzebilir ve hatta kızdırabilir. Bu da böyle biline…

QOSHE - Ben “Prof.”a prof demem! - Nuri Mannas
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Ben “Prof.”a prof demem!

2 0
16.03.2024

Benzer ihtarı “Prof.” hocalarımızdan duymadık. Galiba profesör hocalar daha olgunlar. Kendilerine -hatayla da olsa- “prof” denmesini diyenin cahilliğine veriyorlar ve çok da önemsemiyorlar.

Ama yardoçlar’ın durumu karışık!

Onların bazıları “yar bana bir eğlence medet” türünden “doç” oldukları için “bu konunun ne önemi var, isteyen istediğine istediğini desin” modunda.

Şaka bir yana, profesörlerin ve doçentlerin bu unvanı isimleriyle birlikte zikredilirken daima kısaltılarak yazılır ama okunurken daima uzun haliyle okunur.

SİSTEMATİK

Yeri gelmişken YÖK Kanununun öğretim üyesi sistematiğini de hatırlatalım:

Dört yıllık fakültenin ilk iki yılını bitiren “ön lisans mezunu” olabilir. Dört yılı bitirene “lisans mezunu” denir. Diplomalı mesleklerde mesleğin icrası için ön lisans ya da lisans mezunu olmak yeter.

Lisansüstü eğitimi ise, “almak isteyen” ve bir de “hoca olmak isteyen” alır. Lisansüstü öğrencisi, eğitim görürken, asistan ya da öğretim görevlisi gibi akademik kadrolarda çalışabileceği gibi başka bir iş de yapabilir.

DOKTOR...

........

© Yeni Asya


Get it on Google Play