Mühendis bir arkadaşım anlattı: “Aynı odada oturan iki mühendistik. Hattâ benim performansım diğer arkadaştan daha iyiydi. Ama siyâsî sebeblerden dolayı o arkadaşı genel müdür yaptılar. Ve benden kat kat fazla maaş almaya başladı. Sonra arkadaş da, ben de emekli olduk. Yine genel müdür emeklisi maaşı almaya devam ediyor. Benim maaşımın iki buçuk misli. Bu bir haksızlık. Genel müdür olduğu zaman o unvan ile maaş al. Fakat emekli olduktan sonra niye, ölene kadar aynı unvan ve ona bağlı maaş alıyor? Emekli olduktan sonra, o unvan da üzerinden düşmelidir. Zaten, torpille oraya gelmişsin. Çalıştığın zaman, maaş ve diğer imkânlardan faydalanmışsın, artık o makamda olmadığı zaman, onların kesilmesi lâzım.” Arkadaşa hak verdim, doğru söylüyordu.

Yine, bir resmi dairede çalışan, kadrolu olmayan bir işçi anlattı: ”Bizim gibi, asil kadrosu olmayan bir arkadaşı, dairenin değişen genel müdürü, özel kalem müdürü yaptı. Hâlbuki kanunda, ‘eğer aynı dairede o işi yapacak bir kadro varsa, ona yaptırılır, yoksa dışarıdan alınır” diyor. Dairemizde, o kanunda bahsedilen vasıfta, en az yüz tane personel var. Ve sonrasında, o arkadaşı memur kadrosuna aldılar. Milyonlarca vatan evlâdı, memur olabilmek için KPSS imtihanlarında ter dökerken, böyle ”pat“ diye tepeden inme, imtihansız, adamı al, getir. Allah’tan reva mı bu? Üstelik de, hemen torba kadrodan birinci dereceyi verip, akabinde yeşil pasaport ve en sonda, boş bulunan bir daire başkanlığı kadrosu tahsis ettiler.”

Bir başka arkadaş da anlatmıştı. Sekreteri olan işçi sınıfındaki bir kadına, idareci ve memur sınıfında olan bu mühendis arkadaştan, hem fazla ikramiye, hem de fazla maaş bağlanmış. Bunun benzerini, bizler de seneler önce yaşamıştık. İdareci olduğumuz iş yerinde, maaş bordrolarında imzası olan bizlerden, elemanlarımız olan işçiler, neredeyse iki misline yakın maaş alıyordu. Bazı mühendis arkadaşlarımızla yârenlik yapan bu elemanlar, onlara diyordu ki “efendim, biraz daha fazla okusaydınız da, işçi olsaydınız.”

Keza, yine birisi şunu söyledi: ”Özal zamanında yapılan bir haksızlıkla bir dönem milletvekilliği yapana, ömür boyu emekli maaşı bağlanıyor ve en az ücret alan bir emeklinin en az on misli kadar da maaş alıyor. Bir de, bu hükümet zamanında görülen, birkaç yerden maaş alan insanlar var. Öyle ki, üç yüz, beş yüz bin lira maaşları olanlardan bahsediliyor.”

Gördüğünüz gibi, vaziyet bu. Haksızlıklar vatandaşın dilinde. Bu gibi adaletsiz ve haksızlıklara, bir son verilmelidir.

QOSHE - Memur maaşları arasındaki adaletsizlik - Osman Zengin
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Memur maaşları arasındaki adaletsizlik

9 1
21.01.2024

Mühendis bir arkadaşım anlattı: “Aynı odada oturan iki mühendistik. Hattâ benim performansım diğer arkadaştan daha iyiydi. Ama siyâsî sebeblerden dolayı o arkadaşı genel müdür yaptılar. Ve benden kat kat fazla maaş almaya başladı. Sonra arkadaş da, ben de emekli olduk. Yine genel müdür emeklisi maaşı almaya devam ediyor. Benim maaşımın iki buçuk misli. Bu bir haksızlık. Genel müdür olduğu zaman o unvan ile maaş al. Fakat emekli olduktan sonra niye, ölene kadar aynı unvan ve ona bağlı maaş alıyor? Emekli olduktan sonra, o unvan da üzerinden düşmelidir. Zaten, torpille oraya gelmişsin. Çalıştığın zaman, maaş ve diğer imkânlardan faydalanmışsın, artık o makamda olmadığı zaman, onların kesilmesi lâzım.” Arkadaşa hak verdim, doğru söylüyordu.

Yine, bir resmi dairede çalışan, kadrolu olmayan bir işçi anlattı: ”Bizim........

© Yeni Asya


Get it on Google Play