İhlasın, uhuvvetin, tesanüdün, sadakatin ölçüsü, göstergesi yalnızca ve yalnızca biliyorum edasıyla konuşmak, lafı güzel göstermek değildir.

İhlasın, uhuvvetin, tesanüdün, sadakatin alameti ve varlığı hayatta yaşanarak gösterilmelidir. Zaten bu özelliklerin bir insanda, bir hadim-i Kur’an’da icraat olarak, yapılan işlerde alamet olarak bulunduğunu o insanın hal ve hareketleri, fiilleri onu anlatır, takdim ve tasvir eder.

Belki her zamanın bir hükmü olduğu cihetle başka zamanlarda da ihlas, uhuvvet, tesanüd ve sadakat imani, Kur’ani, İslami hizmetlerde yaşanmıştır, gösterilmiştir. Ama bu içinde yaşadığımız asırda imanı, İslami, Kur’ani meselelerin tam kudsi faydalarının ve tesiratının olabilmesi için kat kat daha fazla bir dikkat, nazar ve gayrete ihtiyaç vardır.

Bir hizmet insanı gözlerini ve merakını devamlı bir şekilde enfüsi daire içerisinde kendisine ve kendi fiillerine çevirmelidir. Yoksa, eğer devamlı dış dairede ve başkalarının hali ve hareketleri, fiilleri, hizmetleri üzerine odaklanırsa ihlası da, uhuvveti de, sadakati de, tesanüdü de zedelenir.

İman, Kur’an ve İslamiyet hizmetlerinin hassasiyeti ancak okumakla, çok okumakla ve anlamakla elde edilebilir. Hassasiyet denince sadece okumak, ders yapmak olarak düşünülmemelidir. İmani, Kur’ani, İslami meselelerin hayata geçirilmesi yaşanması, örnek alınması ve tecrübelerin yaşanması gerekmektedir.

Azimli olmak ve nefsin, şeytanın elinden dizginleri eline almış ihlaslı olmak da bazen yetmeyebilir. O zaman himmet en yüksek bir seviyede ihlasın devamlılığını sağlamda birinci derecede rol oynamalıdır. Bu rol vazife ise zerreden şemse kadar meratibi dereceleri olduğu için. Kim ne kadarını devam ettirebilse kar saymalıdır. Çünkü eli boş nefsin oyuncağı olmaktan kat kat iyidir.

Devamlı bir ihlas ise uhuvveti, tesanüdü ve sadakati ister. Böyle olmazsa arkasından süfli ve manasız fiilleri sürükleyecektir. Önemli olan ise bunların da ihlas gibi devamlılığını sağlayabilmektir.

Üstadın hayatta iken takip ettiği, Risale-i Nurların yazdırılması ve okunması, okutulması konularındaki takip ettiği tarz, yol ve usuller hiçbir zaman unutulmamalı ve tatbik edilmesi noktasında her türlü gayret, çalışma ve takipçilikten geri kalınmamalıdır. Yoksa kirlenme olur, delinme olur, sapma olur ve iftiraklara, ihtilaflara basamaklar olur. Hafazanallah. Dikkat ki ne dikkat!..

QOSHE - Dikkat ki ne dikkat - Rifat Okyay
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Dikkat ki ne dikkat

3 1
28.01.2024

İhlasın, uhuvvetin, tesanüdün, sadakatin ölçüsü, göstergesi yalnızca ve yalnızca biliyorum edasıyla konuşmak, lafı güzel göstermek değildir.

İhlasın, uhuvvetin, tesanüdün, sadakatin alameti ve varlığı hayatta yaşanarak gösterilmelidir. Zaten bu özelliklerin bir insanda, bir hadim-i Kur’an’da icraat olarak, yapılan işlerde alamet olarak bulunduğunu o insanın hal ve hareketleri, fiilleri onu anlatır, takdim ve tasvir eder.

Belki her zamanın bir hükmü olduğu cihetle başka zamanlarda da ihlas, uhuvvet, tesanüd ve sadakat imani, Kur’ani, İslami hizmetlerde yaşanmıştır, gösterilmiştir. Ama bu içinde yaşadığımız asırda imanı, İslami, Kur’ani meselelerin tam kudsi faydalarının ve tesiratının olabilmesi için kat kat daha fazla bir dikkat, nazar ve gayrete ihtiyaç........

© Yeni Asya


Get it on Google Play