“Büyük Millet Meclisine Hitabe (1923)”

Hâmisen: Enbiyanın ekseri Şarkta ve hükemanın ağlebi Garbda gelmesi kader-i ezelînin bir remzidir ki, Şarkı ayağa kaldıracak din ve kalptir, akıl ve felsefe değil. Şarkı intibaha getirdiniz, fıtratına muvafık bir cereyan veriniz; yoksa, sa’yiniz ya hebaen gider veya muvakkat, sathî kalır.

Sâdisen: Hasmımız ve İslâmiyet düşmanı olan Frenkler, dindeki lâkaytlığınızdan pek fazla istifade ettiler ve ediyorlar. Hatta diyebilirim ki hasmınız kadar İslâm’a zarar veren, dinde ihmalinizden istifade eden insanlardır. Maslahat-ı İslâmiye ve selâmet-i millet namına, bu ihmali a’male tebdil etmeniz gerektir. Görülmüyor mu ki, İttihadçılar o kadar harika azm ü sebat ve fedakârlıklarıyla, hatta İslâm’ın şu intibahına da bir sebep oldukları halde, bir derece dinde lâubalîlik tavrını gösterdikleri için, dâhildeki milletten nefret ve tezyif gördüler. Hariçteki İslâmlar, dindeki ihmallerini görmedikleri için hürmeti verdiler.

Sâbian: Âlem-i küfür, bütün vesaitiyle, medeniyetiyle, felsefesiyle, fünunuyla, misyonerleriyle âlem-i İslâm’a hücum ve maddeten uzun zamandan beri galebe ettiği halde, âlem-i İslâm’a dinen galebe edemedi. Ve dâhilî bütün fırak-ı dâlle-i İslâmiye de birer kemmiye-i kalile-i muzırra suretinde mahkûm kaldığı ve İslâmiyet metanetini ve salâbetini Sünnet ve cemaatle muhafaza eylediği bir zamanda, lâubaliyâne, Avrupa medeniyet-i habise kısmından süzülen bir cereyan-ı bid’atkârâne, sinesinde yer tutamaz. Demek âlem-i İslâm içinde mühim ve inkılâbvârî bir iş görmek, İslâmiyetin desatirine inkıyad ile olabilir, başka olamaz, hem olmamış; olmuş ise de çabuk ölüp sönmüş.

Sâminen: Zaaf-ı dine sebep olan Avrupa medeniyet-i sefihânesi yırtılmaya yüz tuttuğu bir zamanda ve medeniyet-i Kur’ân’ın zuhura yakın geldiği bir anda, lâkaydâne ve ihmalkârâne müsbet bir iş görülmez. Menfîce, tahripkârâne iş ise; bu kadar rahnelere maruz kalan İslâm, zaten muhtaç değildir.

Tâsian: Sizin bu İstiklâl Harbindeki muzafferiyetinizi ve âlî hizmetinizi takdir eden ve sizi can ü dilden seven, cumhur-u mü’minîndir ve bilhassa tabaka-i avamdır ki sağlam Müslümanlardır; sizi ciddî sever ve sizi tutar ve size minnettardır ve fedakârlığınızı takdir ederler. Ve intibaha gelmiş en cesim ve müthiş bir kuvveti size takdim ederler. Siz dahi evâmir-i Kur’âniyeyi imtisal ile onlara ittisal ve istinad etmeniz, maslahat-ı İslâm namına zarurîdir. Yoksa İslâmiyetten tecerrüd eden bedbaht, milliyetsiz, Avrupa meftunu Frenk mukallidleri, avam-ı Müslimîne tercih etmek, maslahat-ı İslâm’a münafi olduğundan, âlem-i İslâm nazarını başka tarafa çevirecek ve başkasından istimdad edecek.

Tamamı için bknz:

Mesnevî-i Nuriye, Hubab, s. 112-115

LÛ­GAT­ÇE:

ağleb: çoğu, çoğunlukla.

desatir: düsturlar, kaideler.

enbiya: peygamberler.

evâmir-i Kur’âniye: Kur’ân’ın emirleri.

fırak-ı dâlle-i İslâmiye: İslâmiyetten sapan fırkalar, gruplar.

hamisen: beşincisi.

hebaen: boşu boşuna.

hükema: filozoflar.

inkıyad: boyun eğme, bağlanma, teslim olma.

intibah: uyanış.

kemmiye-i kalile-i muzırra: zararlı azınlık grup.

QOSHE - Dinde lâkaytlıkla müsbet bir iş görülmez - Risale-i Nurdan
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Dinde lâkaytlıkla müsbet bir iş görülmez

49 14
24.04.2024

“Büyük Millet Meclisine Hitabe (1923)”

Hâmisen: Enbiyanın ekseri Şarkta ve hükemanın ağlebi Garbda gelmesi kader-i ezelînin bir remzidir ki, Şarkı ayağa kaldıracak din ve kalptir, akıl ve felsefe değil. Şarkı intibaha getirdiniz, fıtratına muvafık bir cereyan veriniz; yoksa, sa’yiniz ya hebaen gider veya muvakkat, sathî kalır.

Sâdisen: Hasmımız ve İslâmiyet düşmanı olan Frenkler, dindeki lâkaytlığınızdan pek fazla istifade ettiler ve ediyorlar. Hatta diyebilirim ki hasmınız kadar İslâm’a zarar veren, dinde ihmalinizden istifade eden insanlardır. Maslahat-ı İslâmiye ve selâmet-i millet namına, bu ihmali a’male tebdil etmeniz gerektir. Görülmüyor mu ki, İttihadçılar o kadar harika azm ü sebat ve fedakârlıklarıyla, hatta İslâm’ın şu intibahına da bir sebep oldukları halde, bir derece dinde lâubalîlik tavrını gösterdikleri için, dâhildeki milletten nefret ve tezyif gördüler. Hariçteki İslâmlar, dindeki ihmallerini görmedikleri için hürmeti verdiler.

Sâbian: Âlem-i küfür, bütün vesaitiyle, medeniyetiyle, felsefesiyle, fünunuyla,........

© Yeni Asya


Get it on Google Play