Ben, dokuz sene evvel mübarek bir şehre geldim. Kış münasebetiyle o şehrin menabi-i servetini göremedim. Allah rahmet etsin, oranın müftüsü birkaç defa bana dedi: “Ahalimiz fakirdir.” Bu söz benim rikkatime dokundu. Beş altı sene sonraya kadar, daima o şehir ahalisine acıyordum.

Sekiz sene sonra yazın yine o şehre geldim. Bağlarına baktım. Merhum müftünün sözü hatırıma geldi. “Fesübhanallah” dedim. “Bu bağların mahsulâtı, şehrin hacetinin pek fevkindedir. Bu şehir ahalisi pek çok zengin olmak lâzım gelir.” Hayret ettim. Beni aldatmayan ve hakikatlerin derkinde bir rehberim olan bir hatıra-i hakikatle anladım: İktisatsızlık ve israf yüzünden bereket kalkmış ki, o kadar menabi-i servetle beraber, o merhum müftü “Ahalimiz fakirdir” diyordu.

Evet, zekât vermek ve iktisat etmek, malda bittecrübe sebeb-i bereket olduğu gibi, israf etmekle zekât vermemek, sebeb-i ref’-i bereket olduğuna hadsiz vakıat vardır.

İslâm hükemasının Eflâtun’u ve hekimlerin şeyhi ve feylesofların üstadı, dâhî-i meşhur Ebu Ali ibni Sina, yalnız tıp noktasında, “Yiyin, için, fakat israf etmeyin. (A’raf Suresi: 31)” ayetini şöyle tefsir etmiş. Demiş: [...] Yani: “İlm-i tıbbı iki satırla topluyorum. Sözün güzelliği kısalığındadır. Yediğin vakit az ye. Yedikten sonra dört beş saat kadar daha yeme. Şifa hazımdadır. Yani, kolayca hazmedeceğin miktarı ye, nefse ve mideye en ağır ve yorucu hal, taam taam üstüne yemektir.” (HÂŞİYE)

HÂŞİYE: Yani, vücuda en muzır, dört beş saat fasıla vermeden yemek yemek veyahut telezzüz için mütenevvi yemekleri birbiri üstüne mideye doldurmaktır.

Lem’alar, s. 259

LÛ­GAT­ÇE:

bittecrübe: tecrübe ile, deneyimle.

hadsiz: sınırsız, hesapsız, çok.

hükema: filozoflar.

iktisatsızlık: yerli yerinde kullanmama, israf etme.

menabi-i servet: servet kaynakları.

mütenevvi: çeşit çeşit, türlü.

sebeb-i ref’-i bereket: bereketin kalkmasına sebep.

taam: yemek.

telezzüz: lezzet alma.

vakıat: vakıalar, olaylar.

QOSHE - Zekât ve iktisat bereket sebebidir - Risale-i Nurdan
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Zekât ve iktisat bereket sebebidir

12 7
04.04.2024

Ben, dokuz sene evvel mübarek bir şehre geldim. Kış münasebetiyle o şehrin menabi-i servetini göremedim. Allah rahmet etsin, oranın müftüsü birkaç defa bana dedi: “Ahalimiz fakirdir.” Bu söz benim rikkatime dokundu. Beş altı sene sonraya kadar, daima o şehir ahalisine acıyordum.

Sekiz sene sonra yazın yine o şehre geldim. Bağlarına baktım. Merhum müftünün sözü hatırıma geldi. “Fesübhanallah” dedim. “Bu bağların mahsulâtı, şehrin hacetinin pek fevkindedir. Bu şehir ahalisi pek çok zengin olmak lâzım gelir.” Hayret ettim. Beni aldatmayan ve hakikatlerin derkinde bir rehberim olan bir hatıra-i hakikatle anladım: İktisatsızlık ve israf yüzünden bereket kalkmış ki, o........

© Yeni Asya


Get it on Google Play