Nitekim “Bedeviler biz İman ettik diyorlar, Onlara de ki; siz iman etmediniz, fakat Müslüman olduk deyin. Çünkü iman henüz kalplere girmedi.” (1) Bu noktadan hareketle Allah’ın nezdinde, iman etmekle, islam olmanın ayrıldığı ve bu farkı bize bildirerek herkesin imanını tashih etmesi, gözden geçirmesi ve her daim kontrol etmesi gerektiği bildiriliyor. Demek ki, her müslüman mümin olmayabilir. Yine belirtildiği gibi kalbe imanın tam olarak girmesi ve kök salmasi ile iman elde edilebilir. Zaten imanın en önemli şartı iman esaslarına şüphesiz inanmak ve kalben tasdik etmektir. Bu da ikrar ile olur. Belki de iman kalbe oturmadan ikrar etmek, lâfizla bunu dile getirmek İslam olmaya delalet ederken bu hakikatin kalbe yerleşmesi iman olarak kabul edilir. Hem iman bir kalb itminânı işidir. Hem iman tam teslimiyet ve tevekkül ile olur. Allah’tan başkasına dayanma bağlanma ve kulluk ile olmaz. Yalnızca Allah’tan korkan ve dayanan kimse müminlik sıfatını taşır. Bunun yanında Allah müminlere daha dünyada iken bazı vaatler vermiştir. “Biz müminlere yardım etmeyi üzerimize borç kıldık.” (2) Ayetle beyan edildiği üzere Allah müminlere yardım edeceğini buyuruyor, halbuki Allah’ın yardım ettiği bir şeyde müminler neden mağlup olurlar ve kaybederler? Ümmetin yenilgisinin sebebi nedir? O zaman üzerinde durmamız gereken mevzu tam da burasıdır. Yani biz mümin miyiz? Öyle ya Allah müminlere yardım edeceğine göre bizim muhakkak imanımızı gözden geçirmemiz lazım. İmanın her daim yenilenme ve tazelenmeye ihtiyacı var. Bu Kur’anî hakikati zamanımıza göre değerlendirdiğimizde, hemen her cephede yenilgiler ve başarısızlıklar içinde olmamız gösteriyor ki, İslam toplumları olarak müminlik sıfatları taşımıyoruz. Allah’ın yardımı bize yetişmeyince de muvaffak olamıyoruz.

Çünkü “Allah kafirlerin müminlere galip gelmesine asla imkân vermez.” (3) Bu meyanda Rabbimizin hükmü açıktır. Madem rabbimiz müminleri küfre karşı mağlup etmem diyor. O halde hep birlikte hakkıyla iman etmeye ve imanı ayakta tutan İslam’ın emirlerini yapmaya azâmi gayret etmeliyiz. Biliyoruz ki imanı salih ameller besler. Tefekkür ve tezekkür kuvvetlendirir ve imanın kuvvetine göre Allah’a yaklaşırız.

Bununla birlikte iman islamsız olmadığı gibi, islam da imansız olmaz.

“İman tevhidi, tevhit teslimi, teslim tevekkülü, tevekkül saadet-i dareyni iktiza eder.” (Sözler, 23. Söz)

Dipnotlar:

*1-Hucurat-14 *2-Rum-47 *3-Nisa-141

QOSHE - Mümin ile Müslüman arasındaki fark - Rukiye Anar
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Mümin ile Müslüman arasındaki fark

5 24
01.01.2024

Nitekim “Bedeviler biz İman ettik diyorlar, Onlara de ki; siz iman etmediniz, fakat Müslüman olduk deyin. Çünkü iman henüz kalplere girmedi.” (1) Bu noktadan hareketle Allah’ın nezdinde, iman etmekle, islam olmanın ayrıldığı ve bu farkı bize bildirerek herkesin imanını tashih etmesi, gözden geçirmesi ve her daim kontrol etmesi gerektiği bildiriliyor. Demek ki, her müslüman mümin olmayabilir. Yine belirtildiği gibi kalbe imanın tam olarak girmesi ve kök salmasi ile iman elde edilebilir. Zaten imanın en önemli şartı iman esaslarına şüphesiz inanmak ve kalben tasdik etmektir. Bu da ikrar ile olur. Belki de iman kalbe oturmadan ikrar etmek, lâfizla bunu dile getirmek İslam olmaya delalet ederken bu hakikatin kalbe yerleşmesi iman olarak kabul edilir. Hem iman bir kalb itminânı işidir. Hem iman tam teslimiyet ve tevekkül ile........

© Yeni Asya


Get it on Google Play