Cennetten getirilen bir binekle Hazreti Muhammed’i, (asm) Mescid-i Haramdan, Mescid-i Aksa’ya, oradan da yedinci kat tabir edilen Sidretü’l Müntehaya çıkarılmış.

Sidre’den sonraki safhayı Efendimiz (asm) şöyle buyurmuş: ‘’Sidre’den sonra öyle bir yere yükseldim ki, kaza ve kaderi yazan kalemlerin çıkardıkları sesleri duydum. Arşın altına geldiğimde, Arşın üstüne baktım; ne zaman var, ne mekân, ne de cihet. Rabbimin şu lâhuti sesini işittim; ‘Yaklaş ey Muhammet!” Ben de Kab-ı Kavseyn miktarı yaklaştım.”

“Kab-ı kavseyn”, miraç mucizesinin en son ve en ileri safhasında, Peygamber Efendimiz (asm.)’in rüyete mazhar olduğu, manevi makamın ismidir. Kavs, yay demektir. Kâb, yayın iki uç kısmıdır. Yayı ikiye ayıran kabzaya da Kavseyn denir. Yani iki yay ile ifade edilmektedir. Bu ifade mecazîdir. Bediüzzaman hazretleri, Kâb- kavseyn için, “imkân ve vücub ortasında Kab-ı kavseyn ile işaret olunan makam,”2, demiştir.

Buna göre, teşbihteki yaylardan birisi imkân, diğeri ise vücub olmaktadır. İmkân bütün mahlûkat âlemini; vücub ise, zat, şuunat, sıfat, ef’al ve esmanın tümünü ifade eder.

Mahlûkatın varlığı “mümkin, yani olup olmaması eşittir. Bütün mahlûkat bu gruba girer. Allah’ın varlığı ise vaciptir, yani varlığı zatındandır ve olmaması muhaldir. İşte miraç hadisesinde, Vacibü’l-Vücut olan Allah, mümkinat âleminin Sultanı’nı (asm.) rüyetine ve sohbetine müşerref kılmıştır.

“Arş’a ve Kab-ı Kavseyne kadar gitmek, aynı hak, nefs-i hakikat ve mahz-ı hikmettir.” 3, Bazı şeyler vardır ki akıl idrakte zorlanabilir. Bediüzzaman hazretlerinin şu cümlesi ile konuyu bağlayalım: ” İdrak-i meali bu akla gerekmez, zira bu terazi bu kadar sıkleti çekmez.”4, Vesselâm.

Dipnotlar:

1-İsrâ, 17/1

2- Sözler, 31.Söz. İkinci esas.566

3- Sözler, 31.Söz 3.Esas. s.578

4- Sözler, 28.Söz. s.502

QOSHE - Kab-ı Kavseyn makamı - Rüstem Garzanlı
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Kab-ı Kavseyn makamı

7 23
29.02.2024

Cennetten getirilen bir binekle Hazreti Muhammed’i, (asm) Mescid-i Haramdan, Mescid-i Aksa’ya, oradan da yedinci kat tabir edilen Sidretü’l Müntehaya çıkarılmış.

Sidre’den sonraki safhayı Efendimiz (asm) şöyle buyurmuş: ‘’Sidre’den sonra öyle bir yere yükseldim ki, kaza ve kaderi yazan kalemlerin çıkardıkları sesleri duydum. Arşın altına geldiğimde, Arşın üstüne baktım; ne zaman var, ne mekân, ne de cihet. Rabbimin şu lâhuti sesini işittim; ‘Yaklaş ey Muhammet!” Ben de Kab-ı Kavseyn miktarı yaklaştım.”

“Kab-ı kavseyn”, miraç mucizesinin en son ve en ileri safhasında, Peygamber Efendimiz (asm.)’in........

© Yeni Asya


Get it on Google Play