Yeni Asya, Risale-i Nur’un naşir-i efkârı olmak mefkûresiyle yayın hayatına atıldı. Bu, yapılması zor bir görevdi; ama bir farizaydı. Küfür ve zındıka cereyanı bütün neşriyatıyla İslâm aleyhinde yayın yapıp aklı ve kalbi kirletirken, Risale-i Nur’un rahlesinden hakikat dersi alanların sessiz kalmaları düşünülemezdi.

Asrın siyasî, içtimaî, şahsî, imanî, itikadî hemen bütün hastalıklarına şifa mahiyetinde devalar, merhemler ve çözümler sunan Risale-i Nur’un nuranî fikirlerinin gazetelerde ve neşir organlarında her gün sayfa sayfa yayınlanması ve hadiselerin nurun rengiyle yorumlanması gerekiyordu.

Çünkü:

1- Risale-i Nur ile imanlarını kurtaranlar başkalarının da imanlarını kurtarmak için Risale-i Nur’u geniş kitlelere tanıtmakla mükelleftirler.

2- Risale-i Nur ile imanlarını kurtaranların Risale-i Nur’un hadiselere bakışını kamuoyu ile paylaşmaları Risale-i Nur’un hukuku gereğidir. Risale-i Nur’u tanımayanların ise bunları öğrenmek haklardır.

3- Risale-i Nur ile imanlarını kurtaranların, günlük sosyal ve siyasî hadiseleri Risale-i Nur’un gözüyle okuyarak geniş kitleleri aydınlatmak vazifeleridir.

4- Risale-i Nur’un hukukunu kamu nezdinde her gün savunmak, Risale-i Nur mefkûresini ülkemize, âlem-i İslâm’a ve dünyaya neşretmek Risale-i Nur’a karşı bir şükran borcudur.

Bu vazifelere en uygun neşir vasıtası ise günlük gazetedir. Dolayısıyla müstakim bir gazete çıkarmak Nur Talebeleri için Risale-i Nur’a karşı bir vicdan borcudur.

Yeni Asya Hep Yalnız Kaldı

Bu mefkûre ve gayelerle 21 Şubat 1970’te ilk sayısını çıkaran Yeni Asya elli dört yıldan beri Türk fikir tarihinde destan yazdı. Hep devlerle savaştı. En kudretli aktörlere karşı hakkı söylemekten çekinmedi. Bu yüzden başına gelmedik kalmadı. 1982 yılında darbe yönetimi tarafından 470 gün kapalı kaldı. Bu süre zarfında önce Yeni Nesil adıyla çıktı. Kapandı, Tasvir çıkarıldı. Kapandı, Hür Yurt çıkarıldı.

Bütün bu mücadeleler, askerî yönetimin yanlış icraatlarına karşı yapıldı. Askerî yönetimin hazırladığı anayasa taslağını demokratik bulmadı ve “hayır!” oyu verilmesini savundu. Yeni Asya’nın o günkü haklılığının anlaşılması için kırk beş yıl geçecekti.

28 Şubat Postmodern darbesinin bir tasarrufu bulunan başörtüsü yasağının yanlışlığını ve bu yasağın orduya zarar vereceğini yüksek sesle savundu. Kimse yine konuşmuyordu. Ağızları yine bıçak açmıyordu. Yeni Asya yine yalnızdı.

Konuşan ve başörtüsünün hukukunu savunan Yeni Asya oldu. Yeni Asya’nın o günkü haklılığının anlaşılması için yirmi altı sene geçecekti.

Yeni Asya Hep Haklı Çıktı

Geçtiğimiz yıllarda sadeleştirmeye ve devlet tekelciliğine karşı Risale-i Nur’u savunmak yine Yeni Asya’ya düştü. Yeni Asya bu dâvâsını 666 gün sonra en üst mahkeme düzeyinde Anayasa Mahkemesi eliyle kazandı. Böylece, dürüstçe ve asıl metnine sadık kalmak şartıyla Risale-i Nur’u her basmak isteyenin önü açılmış oldu.

Yeni Asya hadiselere hep herkesten farklı baktı ve hep haklı çıktı. Yeni Asya bu isabetliliğini Risale-i Nur zaviyesinden bakmasına ve samimiyetine borçludur.

Ey Yeni Asya kahramanı kardeşim! Vazifen kudsiyedir. Hizmetin ulvidir1. Birliğini ve tesanütünü kırmak isteyenler olacaktır. Sakın mübayenete meydan verme! Kusur arayan değil; affeden ve setreden ol! Sana muhabbet yakışır. Üstadının, “Bin haysiyetim olsa, kardeşlerimin mabeynindeki muhabbete ve samimiyete feda ederim.”2 sözünü kendine bin defa oku!

Elli Beşinci yılın hayırlı, nurlu ve onurlu olsun Yeni Asya’m! Kıyamete kadar yolun açık olsun inşallah!

Dipnotlar:

1- Lem’alar, s. 275

2- Lem’alar, s. 439

QOSHE - Elli beşinci yıla girerken - Süleyman Kösmene
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Elli beşinci yıla girerken

15 11
21.02.2024

Yeni Asya, Risale-i Nur’un naşir-i efkârı olmak mefkûresiyle yayın hayatına atıldı. Bu, yapılması zor bir görevdi; ama bir farizaydı. Küfür ve zındıka cereyanı bütün neşriyatıyla İslâm aleyhinde yayın yapıp aklı ve kalbi kirletirken, Risale-i Nur’un rahlesinden hakikat dersi alanların sessiz kalmaları düşünülemezdi.

Asrın siyasî, içtimaî, şahsî, imanî, itikadî hemen bütün hastalıklarına şifa mahiyetinde devalar, merhemler ve çözümler sunan Risale-i Nur’un nuranî fikirlerinin gazetelerde ve neşir organlarında her gün sayfa sayfa yayınlanması ve hadiselerin nurun rengiyle yorumlanması gerekiyordu.

Çünkü:

1- Risale-i Nur ile imanlarını kurtaranlar başkalarının da imanlarını kurtarmak için Risale-i Nur’u geniş kitlelere tanıtmakla mükelleftirler.

2- Risale-i Nur ile imanlarını kurtaranların Risale-i Nur’un hadiselere bakışını kamuoyu ile paylaşmaları Risale-i Nur’un hukuku gereğidir. Risale-i Nur’u tanımayanların ise bunları öğrenmek haklardır.

3- Risale-i Nur ile imanlarını kurtaranların, günlük sosyal ve siyasî hadiseleri Risale-i Nur’un gözüyle okuyarak geniş kitleleri aydınlatmak vazifeleridir.

4- Risale-i Nur’un hukukunu kamu nezdinde her gün savunmak, Risale-i Nur........

© Yeni Asya


Get it on Google Play