Peygamber Gelmemişse Sorumluluk Yoktur

Öncelikle bir millete diğer milletlere nazaran üstün nitelikler verilmesi bir avantaj değil, bir imtiyaz değil, mahşerde tam sırt yüküdür. Bunun hesabı ve kitabı vardır. Adamın burnundan getirirler. Bir hadiste Peygamber Efendimiz’in (asm) zenginlerin Cennet’e fakirlerden 500 sene sonra girebileceği1 vurgusu tam da bunu ifade ediyor.

Çünkü onca zenginliğin hesabı ve sorgusu ağırdır. Fakirliğin ise hesabı kolaydır. Mahşerde varlık yüktür. Yokluk ise eğer isyan yoksa, tam bir avantaja döner.

Kendisine peygamber gelmemiş birisi, sadece kâinatın sahibi olarak bir yaratıcıya inanmaktan sorumludur ve inanmakla kurtulur. Hatta İmam-ı Eş’ârî’ye göre bundan da sorumlu tutulmaz. Çünkü, “Biz peygamber göndermediğimize hesap sormayız.”2 Ayeti böylelerini kurtarıyor.

Fakat peygambere ulaşan birisi peygamberin getirdiği her bir emirden sorumlu olur.

Sorumluluk, verilen nimetlerle orantılı biçimde artar. Allah kimseye haksızlık etmez.

Durum Son Derece Ciddi

Yahudilerin üstünlüğüne gelince… Bir defa, biz bir ırk üstünlüğü veya başka doğuştan meccanen getirilen bir imtiyaz aramıyoruz. Böyle bir üstünlük yoktur. Kimse doğuştan imtiyazlı gelmez. Eğer mesele üstünlükse, Allah tek bir milleti değil; her milleti üstün ve imtiyazlı yaratmıştır.

Çünkü her millet Allah’ın has kuludur.

Fakat bazı milletlerin, geçmişte elleriyle kazıyarak kazandıkları bazı üstünlüklerden dolayı; sonradan mirasyedi konumundaki evlatları şımarmışlardır. Yahudilerde olan budur.

Yahudilik tarihinde, Hazret-i İshak’tan (as) bu yana peygamber gönderilmeyen bir dönem neredeyse yoktur. “Biz, şüphesiz İsrailoğulları’na kitap, hüküm ve peygamberlik verdik; onları güzel şeylerle rızıklandırdık ve kendilerini âleme üstün kıldık.”3 Ayeti de zaten bunu ilan ediyor. Bu ayete göre, Yahudilere verilen üç büyük nimet: Kitap, Hüküm ve Peygamberlik’tir. Buna bağlı olarak güzel nimetlerle rızıklanmışlar ve âleme üstün kılınmışlardır.

Bir sonraki ayet ise, bu nimetler verildikten sonra ihtilafa düştüklerini ve bu işin mahşerde neticeleneceğini bildiriyor.4

Durum son derece ciddidir. Yani salt üstünlük meselesi değildir

Üstünlük Paçavraya Dönmez mi?

Dolayısıyla elinde hak, hukuk, kitap, din, hüküm, peygamber bulunan bir kavmin, eğer bunlara riayet etmemişse, bunları kendi karihalarına göre değiştirmişlerse, içine fitne ve fesat sokmuşlarsa, mahşerde ne halde bulunacaklarını, nasıl bir hesapla muhatap olacaklarını varın, siz düşünün! Üstünlükten eser kalır mı? O üstünlük paçavraya dönmez mi?

Üstün bir millet, üstünlüklerini kötüye kullanmışsa, insanoğlunun istediği alçakgönüllülük, merhamet, saygı, sevgi, insan-severlik, yardımseverlik gibi ahlâkî değerleri yitirmişse, bilakis ölüm, kan, kin, düşmanlık, mazlumu ezme, kadını ve çocuğu öldürme, fitne, fesat, bozgunculuk gibi insanlık dışı süfyanist eylemlerin öncüsü konumuna düşülmüşse… Bu işin sonu nereye varacak, onu da değerlendirin!

Kendilerini savunan bir peygamber kalır mı?

Onların şimdiki milletlerden üstün olmaları söz konusu değildir. Sadece hilede, entrikada ve dünya işine sarılmada gösterdikleri uyanıklıklarla, tarihin bu bölümünde öne geçmiş gözüküyorlar. Ama bunun yalancı ve aldatıcı bir üstünlük olduğunu anlatmaya gerek bile yoktur. Allah katında gerçek üstünlük, hak ve adaletle elde edilen üstünlüktür. Gerisi yalandır.

Dipnotlar:

1- Tirmizî, Zühd, B. 37., 2- İsra Suresi: 15., 3- Casiye Suresi: 16., 4- Casiye Suresi: 17

QOSHE - Yahudiler üstün millet mi? - Süleyman Kösmene
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Yahudiler üstün millet mi?

9 13
17.04.2024

Peygamber Gelmemişse Sorumluluk Yoktur

Öncelikle bir millete diğer milletlere nazaran üstün nitelikler verilmesi bir avantaj değil, bir imtiyaz değil, mahşerde tam sırt yüküdür. Bunun hesabı ve kitabı vardır. Adamın burnundan getirirler. Bir hadiste Peygamber Efendimiz’in (asm) zenginlerin Cennet’e fakirlerden 500 sene sonra girebileceği1 vurgusu tam da bunu ifade ediyor.

Çünkü onca zenginliğin hesabı ve sorgusu ağırdır. Fakirliğin ise hesabı kolaydır. Mahşerde varlık yüktür. Yokluk ise eğer isyan yoksa, tam bir avantaja döner.

Kendisine peygamber gelmemiş birisi, sadece kâinatın sahibi olarak bir yaratıcıya inanmaktan sorumludur ve inanmakla kurtulur. Hatta İmam-ı Eş’ârî’ye göre bundan da sorumlu tutulmaz. Çünkü, “Biz peygamber göndermediğimize hesap sormayız.”2 Ayeti böylelerini kurtarıyor.

Fakat peygambere ulaşan birisi peygamberin getirdiği her bir emirden sorumlu olur.

Sorumluluk, verilen nimetlerle orantılı biçimde artar. Allah kimseye haksızlık etmez.

Durum Son Derece Ciddi

Yahudilerin üstünlüğüne gelince… Bir defa, biz bir ırk üstünlüğü veya başka doğuştan meccanen getirilen bir imtiyaz aramıyoruz. Böyle bir üstünlük........

© Yeni Asya


Get it on Google Play