Lakin bu kez kendime söyleyeceğim. Maşallah demediğim halde biraz övüp biraz ümit beslesem, bir zaman sonra tozutuyor. Yaptığım tespitin enayiliği ve ben birbirimize bakakalıyoruz.

Sadede geleyim efendim; meramım diziler ve içerikleri.

Kızılcık Şerbeti meselâ.. Bir iki kez dizi hakkında olumlu yorumlar yaptım ve ilk zamanlar izliyordum da... Ben bıraktım, lâkin ikinci sezon olmasına rağmen hâlâ izleniyor ve yorumlanıyor.

Bense samimiyetsizlik ve kendine yontmacılığı gördüğüm bu dizinin baştan sona ahlâkî tahribata sebep, dindar kesime saygısızlık ve nefret suçu yüklemesiyle düpedüz suçlu bir yayın olarak görüyorum.

Halbuki ilkten iki tarafın da birbirini tanıması ve ön yargıların yıkılması ile ilgili mesajlarıyla ümit verse de -ki oyuncularla da bu minvalde bir röportaj yapıldı- medya dilinin sinsi zehirini akıtmakta çok mahir olduğuna esefle şahit oluyorum. Hep arızalı, itici, sinsi, içten pazarlıklı, geçimsiz olan dindar kesim; onları günün medeni şartlarına davet eden ise sekülerler.

Fakat bir gelinin kayınvalidesinden ismiyle bahsetmesi ve alaya alması...

Ne kadar zengin, okumuş olsa da zavallı, sinik, kapalı bir genç kız... Ve onu sinemalara, kafelere iştirak ettirmekle irşad eden çok iyi seküler arkadaşı(!)

Dizideki üstenci, kibirli ve toplum mühendisliği ile muhafazakâr tarafı aydınlatma ve yargı dağıtma misyonunu üstlenen tarafın seküler kesim olmasının iyi niyetle izah edilecek bir tarafı olmadığı aşikar.

Olaylar, ilişkiler, karakterler bunun sadece piyonu. ‘Ancak bizim gibi olursanız, sizi aramıza almasak da muhatap olabiliriz’ lütufkârlığı!

Tabii ki bu bir dizi ve toplumda iki kesim arasında böyle keskin bir ayrım zaten yok. Ayrımı yapan kendileri.. Topluma teşmil etmeye çalışan hakeza...

Buna fitnecilik, fesatçılık ve bölücülük denir ki, fitneci Nilay karakterine biçilen elbisenin aslında kendilerine nasıl da yakıştığını görmeyecek kadar milleti kör ve saf sanıyorlar.

Halbuki topluma bakmalarına bile gerek yok. Sosyal medyada herhangi bir düğün videosunda bile görülebilecek bir aradalığa baksalar yeterli. Her ailede kendi hayat tarzını seçip yaşayanların çokluğu o kadar bariz ki.. Ömrüm, tesettürsüz ve tesettürlü dönemin her ikisini de yaşamış biri olarak, iki tarafın da bağnazlığına tepki vermekle geçti ve böyle de devam edecek gibi görünüyor.

Evet, zahiren farklı hayat tarzı, farklı düşünce yapıları olsa da insanların bir arada olmasını sağlayan o kadar güçlü bağlar var ki.. Sevgi, saygı, merhamet, insaniyet gibi.. Ahlâklı olan bu bağlara çomak sokmaz. Kızılcık şerbetini bunlar içse yine de hazımsızlıklarına deva olamaz. Kan kusmayı bilmem de, senaryo üzerinden kin kusanlara bence her iki kesimin de eyvallahı olamaz!

QOSHE - Dizilerin sinsi izleri - Zeynep Çakır
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Dizilerin sinsi izleri

7 16
03.12.2023

Lakin bu kez kendime söyleyeceğim. Maşallah demediğim halde biraz övüp biraz ümit beslesem, bir zaman sonra tozutuyor. Yaptığım tespitin enayiliği ve ben birbirimize bakakalıyoruz.

Sadede geleyim efendim; meramım diziler ve içerikleri.

Kızılcık Şerbeti meselâ.. Bir iki kez dizi hakkında olumlu yorumlar yaptım ve ilk zamanlar izliyordum da... Ben bıraktım, lâkin ikinci sezon olmasına rağmen hâlâ izleniyor ve yorumlanıyor.

Bense samimiyetsizlik ve kendine yontmacılığı gördüğüm bu dizinin baştan sona ahlâkî tahribata sebep, dindar kesime saygısızlık ve nefret suçu yüklemesiyle düpedüz suçlu bir yayın olarak görüyorum.

Halbuki ilkten iki tarafın da birbirini tanıması ve ön yargıların yıkılması ile ilgili mesajlarıyla ümit verse de -ki oyuncularla da bu minvalde bir röportaj yapıldı- medya dilinin sinsi zehirini akıtmakta çok mahir olduğuna esefle şahit oluyorum. Hep arızalı, itici,........

© Yeni Asya


Get it on Google Play