İlk Şiir Gecesiyle ilgili Emine Otan’ın, Engin Gönül adıyla kaleme aldığı yazıdizisinin ikincisini de sizlerle paylaşmak istiyorum. Geriye kalan iki yazısını ise günü geldiğinde, burada yer veremediğimiz ilgili diğer yazılarla birlikte, kitaplaştıracağımız bu konulardaki çalışmamızda yer vereceğim.

“İstiklâl, 06 Haziran 1951-syf:1

DİKKATLER

Şiir Gecesi Ve Düşüncelerimiz-2-

Yazan: Engin Gönül

Şairlerimizi ilk defa olarak bir arada görmek ve şiirlerini kendi ağızlarından dinlemek ne kadar hoş ve ilerimiz için örnek bir hadise olmuşsa, Lise Mezunlar Kurumu Sekreteri M. Şemi’nin program sonunda mikrofona gelerek müsabakanın neticesini beklememizi rica etmesi son derece nahoş bir sürpriz teşkil etmiştir.

Şurasını derhal ilâve edelim ki, bu satırları kendimizde münekkit salâhiyeti görerek bir nevi tenkit mahiyetinde yazdığımızı kabul etmemek lâzımdır. Biz sadece bu gecede gördüklerimizle bize düşündürdüklerini söylemek isteriz.

Memleketimizde ilk defa olarak tertip edilen şiir gecesinin gayesini aksi yöne sevketmelerini nasıl müsamaha ile karşılayabiliriz? Şahsi his ve mülâhazalardan sıyrılarak birleşmemiz lâzım gelen bu yolda, viktorya ve Lise Mezunlar Kurumu Hey’eti İdarelerinin Osman Türkây’ın teklifini bir an olsun ciddiyet ve san’at anlayışı ile tetkik ederek kabul etmelerini ve bize güzele doğru bir adım attırmalarını beklemek hakkımızdı. Onların düşüncelerini bilmiyoruz. Ortada hakikat olan birşey varsa; gecenin tek gayesi, davetlilere şairleri takdimle, şiirlerini kendi ağızlarından dinletmeden öteye geçmemiştir. Yani san’atkâr düşünülmemiş ve faaliyet daha fazla bir nevi gösteriş olmuştur! Gecenin müsabaka ile sona ermesi bu düşüncemizin en açık delilidir. Aksi takdirde en güzel şiir okuyanı, şairlerin haberi olmaksızın seçmiye lüzum yoktu!

Sonra; bu gösterişten mes’ul olan Mezunlar Kurmunun seçtiği Hakem Hey’etinin kararı da oldukça muğlâk olmuştur. Esasen Hakem Hey’eti seçiminin daha evvelden düşünülmemiş olduğu, memleketimizde kültürüyle temayüz etmiş ve güzel san’atlara aşina şahsı seçerek kabullerini lûtfen sağlayamadıkları aşikar olarak gösteriliyordu!

Hakem Hey’eti arasında olduğuna şüphemiz olmıyan ve Viktorya Kız Okuluna öğretmen olarak tayin edildiğinde yalnız cimnastik ve coğrafyada ihtisası olduğunu söyliyerek bu okulun Lise kısmının edebiyat derslerini veremiyeceğini samimiyetle itiraf ettiğini işittiğimiz Bayan Konnolu ile Lise Mezunlar Kurumu Sekreteri M. Şemi ve Viktorya Mezunlar Kurumu REİA Vekili Bayan Saniye’nin karara varmak için fısıltı halinde münakaşalarının uzun sürdüğü –Edebiyat öğretmeni Bay Durulkan’la Üstad Necmi Beyin uzaklaştıkları halde- gözden kaçmamıştır.

Hele neticede icap etmiyen sürprizli müsabakanın da, neticesinin sürprizli olması, yani şair ve şiirin kıymetini bir tarafa bırakarak en güzel okuyanı derecelendirmek san’at anlayış ve telekkisıyle hiç de kabili telif değildir. Bu görüşümüzün samimiyetinden, müsabakaya iştirak edenler arasında ve kimsenin tesiri altında olmadığımız için, şüphe edilmemesi lâzımdır. Mükâfat, şiirin san’at bakımından kıymetinden ziyade, okuyuş tarzına ve tabiat vergisinin büyük tesiri olan telâffuza bakılarak verileceğine göre; müsabakanın sürprizli olmaması; heyecanlı, mahçup ve telâffuzunda hakikatın cilvesi bulunan şairlerimizin izzeti nefislerine dokunulmaması bakımından elzemdi.

Binaenaleyh, işe hislerine kapılanların ve bu yolun yabancısı olanların karışması şair ve heveskâr arkadaşların geceye iştirak etmek samimiyetlerini istismar etmeleri bakımından teessüfe şayandır!”

Hür Söz gazetesi de ilk haberinin ardınan, 3 gün sonra geceyle ilgili uzun bir yazıyı kaleme alır. Yazının içeriğine bakıldığında, Şiirin bir toplumdaki yeri, anlamı ve değeri yanında, organizeye katılan şairlerin ve organizenin başarısı hakkında bilgi verilmekteydi. Yazı dizimizi bu haber-yorumla noktalıyoruz...

“Hür Söz, 06 Haziran 1951-syf:2

Kıbrıs’ta İlk Şiir Gecesi

Geçen Cumartesi akşamı Lefkoşa san’at ve edebiyat muhiti müstesna bir gece yaşamıştır. Bu gece bize, Kıbrıs Türklerinin Kıbrıs’a her bakımdan olduğu kadar kültür, sanat ve edebiyat bakımından da sıkı surette bağlı olduğunu bir kere daha ispat etmiştir.

Şiir gecesi, bundan bir müddet evvel gazetemizde yayınladığı makalelerle arkadaşımız Osman Türkây tarafından teklif edilmiştir. Bu teklif bütün san’atseverler tarafından benimsenmiş ve desteklenmiştir. Şiir gecesinin tertibi de, yurdumuzun kültürlü evlâtlarını sinesinde toplayan ve ictimaî ve kültürel bir Cemiyet olan Viktorya ve Lise Mezunları Kurumu tarafından deruhte edilmiştir. Mezunlar Cemiyetleri, bu hayırlı faaliyetleriyle memleketimizin kültür ve edebiyatına en önemli bir hizmette bulunmuşlardır.

Geçen Cumartesi akşamı saat 8’de Lise salonuna toplanan kültürsever halkımız, yazılarını ve şiirlerini gazetelerde okudukları şairlerimizi görüp tanımak için sabırsızlanıyordu. Saat tam 8.30’da yurdumuzun tanınmış şairlerinden muharrir arkadaşımız Osman Türkây tarafından verilen bir söylevle “Şiir Gecesi” san’atsever halkımıza açılmıştır. Genç şairimiz, şair ve şiir hakkındaki fikir ve görüşlerini pek manalı sözlerle belirttikten sonra ezcümle demiştir ki:

“Şair bütün ömrünce Çile Çeken bir insandır. Onun bütün eserleri insaniyete hizmet kaygusunda meydana gelen duygulardan mülhemdir. Bu bakımdan, şair, halk kitleleri tarafından sevilmelidir. O, daima keşfedilmemiş iklimlerden sesler, renkler ve duygular getirmeğe çalışır. Bunun için, zaman onun eserlerinde bir takım yenilikler yaratabilir. Onun eserleri, “zırva” deyip geçilmemeli; okunmalı, tekrar okunmalı, ta ki ruhu besliyecek, fikri inkişaf ettirecek bir unsur keşfedilinceye kadar okunmalıdır. Halbuki zamanımızda şairlere ve eserlerine pek o kadar kıymet atfedilmiyor.”

Bundan sonra “Şiir Gecelerinin” faidelerinden bahseden şair Osman Türkây, gecenin tertibi hususundaki müspet ve cesaret verici neşriyatından dolayı bütün Türk gazetecilerine, geceyi tertipleme işini deruhte eden Mezunlar Kurumlarına ve toplantıya iştirak eden sayın halkımıza teşekkür etmiş ve şunları söylemiştir:

“Şiir, insan ruhunu ışık ve renk, musiki ve ses, zevk ve heyecan dünyasında beliren ilâhî bir tılsım, bir büyüdür. Biraz sonra, şiirlerini bir bir kendi ağızlarından dinleyeceğiniz değerli arkadaşlarımız bu yurdun öz evlâtları, edebiyatımızın müstakbel yıldızlarıdır. Onları size takdim ederken duyduğumuz heyecan ve haz sonsuzdur. Kıbrıs’ta Türk dilini edebileştirecek olan bu arkadaşlardır. Yaşasın Kıbrıs Türklüğü, yaşasın Kıbrıs Türk dili edebiyatı ve onun mütevazı yaratıcıları.”

Bundan sonra Lisemizin değerli öğretmeni Bay Mehmet Durulgan bir sanat konuşması yaparak, divan edebiyatından bahsetmiş ve divan şairlerimizden örnekler vermiştir. Bay Mehmet Durulgan akıcı bir ifade ile şiirin insani ruhu üzerinde oynadığı rolü, şiirin özünü ve kudretini tebarüz ettirmiştir.

Bundan sonra Shakespeare Mektebi müdürü Bay Nejmi Bodamyalızade söz almış, şiir ve sanat hakkında dinleyicilere samimî hasbihallerde bulunmuştur. Sayın Nejmi Sağıp, şiirin halk kitleleri tarafından sevildiğini ve hatta bir çok kumandan ve hükümdarların da şiirler yazdıklarını söylemiş ve kendi yazdığı eserlerinden bir tanesini okuyarak alkışlar arasında kürsüden inmiştir.

Bundan sonra, genç şairlerimizden Mustafa Özker Yaşın takdim merasimine başlamıştır. İlk olarak Bayan Urkiye Mine Balman takdim edilmiştir. Urkiye Mine Balman, yıllardan beri memleketimizde şiir vadisinde kıymetli eserler kazandırmış bir şairdir. O’nu “Hür Söz” okuyucuları kadar, evvel intişar etmekte olan Yedigün okuyucuları da tanıyıp takdir etmektedir. İsmi Nihat Sami’nin yazmış olduğu Resimli Türk Edebiyatı tarihine de geçmiştir.

Urkiye Mine şiirlerini samimî ve içli bir ahenkle okuduktan sonra, Osman Türkây “Rüyamız”, “Bayraktarda” ve “Mehtaple Hasbihal” isimli şiirlerini vakarle okumuştur. Osman Türkây şiirlerini bitirince kürsüden inmemiş, genç şair Mustafa Özker Yaşın’ı takdim etmiştir.

Mustafa Özker Yaşın “Perestiş”, “Kırkpınardaki Davulcuya” ve “Selâm” şiirlerini gür bir şekilde okuyarak yerini Ahmet Muzaffer Gürkan’a bırakmıştır. Ahmet Muzaffer Gürkan pek tabii ve samimî eda ile okuduğu şiirlerini bitirince Cem Sual takdim olunmuştur. Sıra A. Esad’a gelmişti. Sayın Avukat Esad pek heyecanlı olduğundan mümaileyhin 3 şiiri Osman Türkây tarafından okunmuştur. Bunu müteakip, sırasıyle Hami T. Özsaruhan, Erdoğan Behçet Mirata, Mustafa İzzet Adiloğlu, Salâhi Ramadan, Özdemir Mustafa Özön, Özkan Derviş, Melih Mahmut İmren ve genç kız şairlerimizden Gülbahar Resa kendi şiirlerini okumuşlardır.

Şiir Gecesi pek muvaffakiyetli olmuştur. Yalnız müsabaka meselesi az çok maksadı aksatmıştır. Böyle olmakla beraber Viktorya ve Lise Mezunlar Kurumunu bu hayırlı vazifede gösterdikleri başarıdan dolayı takdir ve tebrik ederiz.

NOT: Gazetemiz, “Şiir Gecesi” hakkında daha geniş malûmat vermek maksadıyle seri halinde yazılar hazırlamaktadır. Bundan dolayı, genç şairlerimizin okudukları şiirleri “Hür Söz”e göndermelerini reca ederiz.”

QOSHE - Kıbrıslı Türklerin İlk Şiir Gecesi-1951-4 (son) - Eralp Adanır
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Kıbrıslı Türklerin İlk Şiir Gecesi-1951-4 (son)

5 1
04.02.2024

İlk Şiir Gecesiyle ilgili Emine Otan’ın, Engin Gönül adıyla kaleme aldığı yazıdizisinin ikincisini de sizlerle paylaşmak istiyorum. Geriye kalan iki yazısını ise günü geldiğinde, burada yer veremediğimiz ilgili diğer yazılarla birlikte, kitaplaştıracağımız bu konulardaki çalışmamızda yer vereceğim.

“İstiklâl, 06 Haziran 1951-syf:1

DİKKATLER

Şiir Gecesi Ve Düşüncelerimiz-2-

Yazan: Engin Gönül

Şairlerimizi ilk defa olarak bir arada görmek ve şiirlerini kendi ağızlarından dinlemek ne kadar hoş ve ilerimiz için örnek bir hadise olmuşsa, Lise Mezunlar Kurumu Sekreteri M. Şemi’nin program sonunda mikrofona gelerek müsabakanın neticesini beklememizi rica etmesi son derece nahoş bir sürpriz teşkil etmiştir.

Şurasını derhal ilâve edelim ki, bu satırları kendimizde münekkit salâhiyeti görerek bir nevi tenkit mahiyetinde yazdığımızı kabul etmemek lâzımdır. Biz sadece bu gecede gördüklerimizle bize düşündürdüklerini söylemek isteriz.

Memleketimizde ilk defa olarak tertip edilen şiir gecesinin gayesini aksi yöne sevketmelerini nasıl müsamaha ile karşılayabiliriz? Şahsi his ve mülâhazalardan sıyrılarak birleşmemiz lâzım gelen bu yolda, viktorya ve Lise Mezunlar Kurumu Hey’eti İdarelerinin Osman Türkây’ın teklifini bir an olsun ciddiyet ve san’at anlayışı ile tetkik ederek kabul etmelerini ve bize güzele doğru bir adım attırmalarını beklemek hakkımızdı. Onların düşüncelerini bilmiyoruz. Ortada hakikat olan birşey varsa; gecenin tek gayesi, davetlilere şairleri takdimle, şiirlerini kendi ağızlarından dinletmeden öteye geçmemiştir. Yani san’atkâr düşünülmemiş ve faaliyet daha fazla bir nevi gösteriş olmuştur! Gecenin müsabaka ile sona ermesi bu düşüncemizin en açık delilidir. Aksi takdirde en güzel şiir okuyanı, şairlerin haberi olmaksızın seçmiye lüzum yoktu!

Sonra; bu gösterişten mes’ul olan Mezunlar Kurmunun seçtiği Hakem Hey’etinin kararı da oldukça muğlâk olmuştur. Esasen Hakem Hey’eti seçiminin daha evvelden düşünülmemiş olduğu, memleketimizde kültürüyle temayüz etmiş ve güzel san’atlara aşina şahsı seçerek kabullerini lûtfen sağlayamadıkları aşikar olarak gösteriliyordu!

Hakem Hey’eti arasında olduğuna şüphemiz olmıyan ve Viktorya Kız Okuluna öğretmen olarak tayin edildiğinde yalnız cimnastik ve coğrafyada ihtisası olduğunu söyliyerek bu okulun Lise kısmının edebiyat derslerini veremiyeceğini samimiyetle itiraf ettiğini işittiğimiz Bayan Konnolu ile Lise Mezunlar Kurumu Sekreteri M. Şemi ve Viktorya Mezunlar Kurumu REİA Vekili Bayan Saniye’nin karara varmak için fısıltı halinde münakaşalarının uzun sürdüğü –Edebiyat öğretmeni Bay Durulkan’la Üstad Necmi Beyin uzaklaştıkları halde- gözden kaçmamıştır.

Hele neticede icap etmiyen sürprizli müsabakanın da, neticesinin sürprizli olması, yani şair ve şiirin kıymetini bir tarafa bırakarak en güzel okuyanı derecelendirmek san’at anlayış ve telekkisıyle hiç de kabili telif değildir. Bu görüşümüzün samimiyetinden, müsabakaya iştirak edenler arasında ve kimsenin tesiri altında........

© Yeni Düzen


Get it on Google Play