Bir güzel insan...

Bir güzel adam...

Bir güzel baba...

Bir güzel evlat...

-*-*-

Arkadaşımız, kardeşimiz, dostumuz...

-*-*-

Güler yüzlü...

Kalbi temiz...

Ve en önemlisi, “elmayı seven, elmanın kendisini sevmesini beklemeyen...”

Nazım’ın Zühre’si gibi...

“Tahir beni sevmese de olur” diyen...

-*-*-

Peki Tahir bundan bir şey kaybeder mi?

Söyle Tahir!

Söyle Tahir’in Lefkoşa Büyükelçisi!

-*-*-

Nazım Hikmet şiirinden söz etmişken...

Ümit yetmiyor artık!

Demek lazım!

Hep şarkı dinlemekten usandık!

Üstelik hep Arabesk!

Eminim Evrim de usanmıştır!

Artık şarkı dinlemek değil, şarkı söylemek istiyoruz eyyyy Tahir’ler ve Büyükelçi!

-*-*-

İlla ki herkes yalaka mı olmalı?

İlla herkes Ersin, Tahsin mi?

-*-*-

“Yolunu beklerken daha dün gece...”

Evet, evet, Nazım usta öyle demişti...

“... Kalbimde senin için yok bile kinim / Bence sen de şimdi herkes gibisin...”

-*-*-

Evrim Hınçal gibi Dünya güzeli bir insanı, sevgili eşini ve dört yaşındaki bebeğini ve dünyalar güzeli nicelerini dost değil, “nefret edilmesi gereken hain” gören bir zihniyet!

“Herkesi yalaka, yağcı, işbirlikçi görmek isteyen” bir faşizm!

-*-*-

EOKA C mi desem?

“Onlar” için!

-*-*-

Bilemiyorum!

Üzgün müyüm?

Değilim!

-*-*-

“Onlar” utansın!

Gururluyum, Evrim gibilerimiz var çünkü bizim...

İhale Yasası!

İhale Yasası neden vardır?

Dürüst ve adil ihaleler olsun diye!

-*-*-

Peki, mazeret uydurup da ihaleye çıkılmamasına neden başvurulur?

Karanlıklar gizlensin diye!

-*-*-

İhaleye çıkılmadan, örneğin Kıb – Tek’e akaryaıt sağlanması “karanlık”tır!

Rüşvettir!

En iyi ihtimalle ahlaksızlıktır!

-*-*-

İhaleye çıkılmadan, örneğin, sözde okul tamirlerinin “elden dağıtılması”, Recep İvedik lisanında, “indiragandidir”; hırsızlıktır, avantacılıktır, komisyonculuktur!

-*-*-

Çok mu zordur İhale Yasası’na uymak?

Mücahittik, müteahhit olduk; her şeye de müsait!

Türkiye’deki Yeni Şafak gazetesinde köşe yazarı Yusuf Kaplan yazdı…

“… Mücahit olarak yola çıktık, sonra müteahhit olduk, ardından da her şeye müsait…”

-*-*-

Bu söz, Kaplan’a ait değil sanırım...

Daha önce de okuduğum aklımdadır...

-*-*-

Ama kime ait olduğu, kimin yazdığı değil önemli olan...

Önemli olan, hem 1970’ler sonrası “İslamcı Türkiye – Mücahit Erbakan” ve tabii ki 2000’den sonra Ak Parti dönemini; hem de bizim 1958’de başlayan yakın tarihimizi anlatan en güzel söz olmasıdır...

-*-*-

Mücahittik...

Müteahhit olduk...

Şimdi “müsait”...

-*-*-

Bizde arada “fazladan” ganimetçilik, ihalecilik, rüşvetçilik, külliyecilik, sahte dincilik, torpilcilik gibi “ara bilimler” de sahte diplomalarla taçlandırılmaktadır efendim!

-*-*-

Sahi, n’oldu sahte diplomalar?

Kapandı mı o perde?

“670 sahte diploma var” demiştiniz de!

Değerli “müsait”ler; mücahitlik taslamaktan vaz geçin de isimleri açıklayın bir zahmet!

-*-*-

Sevgili Polisimiz!

Kapattınız mı sahte diploma konusunu?

Aloooo!

Orada mısınız?

-*-*-

Tanı bizi Azerbaycan!

Hade cauuuv!

Türkiye “biz”imle neden iyi geçinmek istemiyor?

Çok kızıyorsunuz biliyorum ama akıl var mantık var!

Edebiyat var, ne bileyim sosyoloji ya da siyaset bilimi var!

-*-*-

Yani şey diyecektim, affınıza sığınarak, “işgal” be canım!

Nedir işgal?

-*-*-

En basit tanımıyla işgal ya da “Askerî işgal”, resmi bir egemenlik iddiası olmaksızın, bir egemen güç tarafından bir bölge üzerinde geçici kontroldür...

-*-*-

Demek ki neymiş?

Resmi bir egemenlik iddiası olmayacak ama gayrı resmi olabilir!

Ve, “bir egemen güç, bir bölge üzerinde kontrolü geçici olarak elinde tutacak!”

-*-*-

Bu arada belirtelim, “ ... İşgal edilen bölgedeki “hakim güç”e ne ad verilir?

Bu hakim güce, “işgalci” denir!

-*-*-

Haaa “işgal”in en önemli “özelliği”, geçici olmasıdır!

-*-*-

Kızmayın canlarım benim ama demek ki bizdeki “işgali” aştı artık!

-*-*-

Basit tarif diyor ki, “... az şeker, az tuz, mıç içine karıştır...”

Pardon!

Basit tarife göre, “... İşgal, amaçlanan geçici süresi ile ilhak ve sömürgecilikten ayırt edilir...”

-*-*-

Ve sosyologlar diyor ki, “... İşgale, istilaya, sömürgeye fit olanlara işbirlikçi denebildiği gibi, vatan haini denmesi de caizdir...”

Veya Kıbrıslı deyişiyle “tekmil guello!”...

-*-*-

Efendim, böyle olmasını “biz” mi istedik?

Hayır!

“Biz” istemedik...

-*-*-

Haaa efendim G82, N82 mi?

Ben bu rakamın 31 olduğundan eminim!

-*-*-

“Türkiye ile iyi geçinmek zorundayız!”

Öyle diyor büyük çoğunluk!

Peki neden?

Türkiye “biz”imle iyi geçinmek istemiyor ki!

-*-*-

Yani böyle iki soru sormak istemezdim ama mesela birinci soru “Nikos mu Ersin mi?”

E vallahi Nikos!

Peki alın size ikinci soru: Tahsin mi Konstantinos mu?

E iki gözüm çıksın ki Konstantinos!

-*-*-

Ek bir de selamınız var; İlham Aliyev’den...

İlham ağam kendi Dışişleri Bakanı’nı Yunanistan’a göndermiş ve şey demiş!

Şey!

Ne demiş?

“... Kıbrıs’ta Türk Devleti’ni tanımak mı? Yooook balam, Arif hocadan selam getirmişem!”...

Yaaa!

Bir de buradan yakın sevgili çözüm düşmanları!

QOSHE - Evrim, Nazım’ın şiirleri ve EOKA C - Serhat İncirli
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Evrim, Nazım’ın şiirleri ve EOKA C

20 1
13.04.2024

Bir güzel insan...

Bir güzel adam...

Bir güzel baba...

Bir güzel evlat...

-*-*-

Arkadaşımız, kardeşimiz, dostumuz...

-*-*-

Güler yüzlü...

Kalbi temiz...

Ve en önemlisi, “elmayı seven, elmanın kendisini sevmesini beklemeyen...”

Nazım’ın Zühre’si gibi...

“Tahir beni sevmese de olur” diyen...

-*-*-

Peki Tahir bundan bir şey kaybeder mi?

Söyle Tahir!

Söyle Tahir’in Lefkoşa Büyükelçisi!

-*-*-

Nazım Hikmet şiirinden söz etmişken...

Ümit yetmiyor artık!

Demek lazım!

Hep şarkı dinlemekten usandık!

Üstelik hep Arabesk!

Eminim Evrim de usanmıştır!

Artık şarkı dinlemek değil, şarkı söylemek istiyoruz eyyyy Tahir’ler ve Büyükelçi!

-*-*-

İlla ki herkes yalaka mı olmalı?

İlla herkes Ersin, Tahsin mi?

-*-*-

“Yolunu beklerken daha dün gece...”

Evet, evet, Nazım usta öyle demişti...

“... Kalbimde senin için yok bile kinim / Bence sen de şimdi herkes gibisin...”

-*-*-

Evrim Hınçal gibi Dünya güzeli bir insanı, sevgili eşini ve dört yaşındaki bebeğini ve dünyalar güzeli nicelerini dost değil, “nefret edilmesi gereken hain” gören bir zihniyet!

“Herkesi yalaka, yağcı, işbirlikçi görmek isteyen” bir faşizm!

-*-*-

EOKA C mi desem?

“Onlar” için!

-*-*-

Bilemiyorum!

Üzgün müyüm?

Değilim!

-*-*-

“Onlar” utansın!

Gururluyum, Evrim gibilerimiz var çünkü bizim...

İhale Yasası!

İhale Yasası neden vardır?

Dürüst ve adil ihaleler olsun diye!

-*-*-

Peki, mazeret uydurup da ihaleye çıkılmamasına neden başvurulur?

Karanlıklar gizlensin diye!

-*-*-

İhaleye çıkılmadan, örneğin Kıb – Tek’e akaryaıt sağlanması “karanlık”tır!

Rüşvettir!

En iyi ihtimalle........

© Yeni Düzen


Get it on Google Play