Basında yolların ışıklandırılması ile ilgili bir haber;

“Lefkoşa-Boğaz arasındaki yolun ışıklandırılmasını Gönyeli-Alayköy Belediyesi, Boğaz-Girne arasındaki yolun ışıklandırılmasını da Girne Belediyesi yapıyor.”

Bakıyoruz gece yolculuk yapanlar yanan ışıkların, aydınlanan yolların görüntüsünü paylaşıyor, teşekkür ediyorlar.

İyi de bu yolları ışıklandırmakla görevli Karayolları Dairesi, onun bağlı olduğu Bayındırlık ve Ulaştırma Bakanlığı’nın neden sesini duymuyoruz.

Örneğin neden Arıklı da Belediyelere teşekkür etmiyor, neden kendi yapacağı işi Belediyeler yaptığı için “biz yapamadık, siz yaptınız” diyemiyor…

Bir fosforu koymaktan, bir yol çizgisini çizmekten aciz hükümet makam arabalarında birşeyler yapıyorlarmış gibi ‘hava atıyorlar’.

Bakanlıklar olarak havamızdan geçilmiyor ama ortada o havayı hakkıyla atacak bir durum da yok aslında…

***

Alsancak-Lapta Yolu yıllardır yapılıyor örneğin…

Birinci etap, ikinci etap derken “üçüncü etap da başladı” dendi bir ara ama o yarım yamalak yapılan birinci ve ikinci etabın kaldırımları, ortadaki büzleri falan yapılıyor uzun bir süredir… Şimdilerde elektrik direkleri de yerleştiriliyor büzlerin içine…

İyi güzel yol yapılıyor, ışıklandırılıyor diyebiliriz ama Merit’in isteğiyle konulmuş trafik ışıklarının katkısıyla öylesine bir trafik sıkışıklığı ve kaza endişesi yaratıyor ki bu çalışmalar…

Arabada gidiyorsunuz, aniden önünüze iki tane yol dubası çıkıyor, arkasında işçiler birşeyler yapıyorlar… Aniden direksiyon kırıp onları geçerken 50 metre sonra direksiyonu kırdığınız yönde hiçbir uyarı olmadan yolun ortasında bir dozerle karşılaşıyorsunuz, birşeylerle uğraşıyor… Arka arkaya tehlike atlatıyorsunuz. Bitmiyor, biraz daha gidiyorsunuz, iki duba daha yolun içinde arkasında bir çukur kazılmış, onun yanında kaldırım için taşlar yerleştiriliyor.

Yolun iki tarafında da hiçbir uyarı yok. “Nasıl olsa bizim halkımız burada çalışma yapabileceğimizi tahmin ediyorlar, alışmışlardır” anlayışıyla tehlikeli bir şekilde gidiyor yol çalışmaları…

Yolda çalışanların belli zamanlarda 24 saat, bazen yağmur içinde çalışmalarını hayretle ve takdirle izlerken yönetenlerin ve bu yol çalışmalarını denetlemesi gerekenlerin ise kazaları önleyecek önlem dahi almamalarını şaşkınlıkla takip ediyorum.

“Burada da yol yapıyoruz” diyerek hava atmak kolay ama yolun denetlenmediği ve alt yapının da eksik ve/veya hatalı bir şekilde yapıldığı son yağmurlarla anlaşılır oldu. Asfaltlar döküldü, kaldırımlar yapıldı, yer yer işyerlerine park yerleri bırakıldı ama o kadar kazılara, o kadar yerleştirilen borulara rağmen yağmur sularının yol içinde göletler oluşturmasına engel olunamadı.

Hatta yol yapımından önce oluşan göletlerin sayısı yol yapımından sonra daha da artmış oldu.

Arıklı, yarım yamalak açılmış ve hâlâ ilgili cihaz olmadığı için sisli havalarda inemeyen uçakların geri döndürüldüğü şartların yaşandığı Ercan’ıyla övünürken yapması gereken yol ışıklandırmasını yapamıyor, yeni yapılan yolda daha fazla gölet oluşmasının önüne geçemiyor.

***

Yukarıdaki örnekler gibi günlük yapılması gereken ama becerilemeyen durumlar yaşanıyor, şimdilerde de yaratılan garabet nedeniyle Rum mallarının satışına aracılık eden avukatlar Avrupa’da tutuklanıyor, tutuklanması istenen isim listesi çıkarılıyor.

Uluslararası tanınmışlığı olan Taşınmaz Mal Komisyonu (TMK) yeterli anlamda çalıştırılamıyor, Rum malları Kıbrıs’ın kuzeyinde yaşayanlara bölüştürülüyorken şimdilerde artık Türkiye dışında, Ruslara, İsraillilere, İranlılara da satılmaya başlanıyor ‘ganimet topraklar’… Böyle bir durumda şimdiye kadar sakin denebilecek durumda olanlar uyandı ve Türkiye dışına çıkışlar da tehlikeli hale geldi.

Peki Saraya, iki numaraya atanan kişiler bu durum için ne yapıyorlar? Korsan ülkenin yöneticileri olarak kaale alınacakları bir makam bulabiliyorlar mı yoksa zaten bunun için zaten kıllarını bile oynatmıyorlar mı?

Kendi yetkileri olmadığı için devreye girecek başkalarını mı bekliyorlar? Bir yerlerden bu konuda ne söyleneceğine, ne emir verileceğine mi bakıyorlar!

“Mal satıyoruz, memlekete para geliyor” diyerek uluslararası alanda yasa dışı olarak kabul edilen işlemler sürerken bizimkiler ‘hava’ atmayı sürdürüyorlar.

Sanki da babalarının malını pazarlıyorlar!

QOSHE - Babalarının malı ve ‘hava atmak’ - Tayfun Çağra
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Babalarının malı ve ‘hava atmak’

4 1
18.01.2024

Basında yolların ışıklandırılması ile ilgili bir haber;

“Lefkoşa-Boğaz arasındaki yolun ışıklandırılmasını Gönyeli-Alayköy Belediyesi, Boğaz-Girne arasındaki yolun ışıklandırılmasını da Girne Belediyesi yapıyor.”

Bakıyoruz gece yolculuk yapanlar yanan ışıkların, aydınlanan yolların görüntüsünü paylaşıyor, teşekkür ediyorlar.

İyi de bu yolları ışıklandırmakla görevli Karayolları Dairesi, onun bağlı olduğu Bayındırlık ve Ulaştırma Bakanlığı’nın neden sesini duymuyoruz.

Örneğin neden Arıklı da Belediyelere teşekkür etmiyor, neden kendi yapacağı işi Belediyeler yaptığı için “biz yapamadık, siz yaptınız” diyemiyor…

Bir fosforu koymaktan, bir yol çizgisini çizmekten aciz hükümet makam arabalarında birşeyler yapıyorlarmış gibi ‘hava atıyorlar’.

Bakanlıklar olarak havamızdan geçilmiyor ama ortada o havayı hakkıyla atacak bir durum da yok aslında…

***

Alsancak-Lapta Yolu yıllardır yapılıyor örneğin…

Birinci etap, ikinci etap derken “üçüncü etap da başladı” dendi bir ara ama o yarım yamalak yapılan birinci ve ikinci etabın kaldırımları, ortadaki büzleri falan yapılıyor uzun bir süredir… Şimdilerde elektrik direkleri de yerleştiriliyor büzlerin içine…

İyi güzel yol yapılıyor, ışıklandırılıyor diyebiliriz ama Merit’in isteğiyle konulmuş trafik ışıklarının katkısıyla öylesine bir trafik sıkışıklığı ve kaza endişesi yaratıyor ki bu çalışmalar…

Arabada........

© Yeni Düzen


Get it on Google Play