2003 yılı bütçe tasarısının görüşüldüğü TBMM'de, kürsüye gelen dönemin başbakanı Erdoğan her zaman ki gibi CHP'yi iyice allayıp pulladıktan sonra mevcut ekonomi tablosunu tanımlamış ve ne yapacaklarını 'Türkiye'nin, 'tüccar siyasete ihtiyacı var… Biz tüccar siyaset yapacağız' demişti. (Ardından da satmaya başlamıştılar. 22 yıl oldu bitiremediler)

Sayın Erdoğan bu 'tüccar yönetici' mantığından hiç vazgeçmedi. 2015 yılında Balıkesir'de halka şöyle hitap ediyordu;

'Sizler bir iş adamı gibi bu ülkenin yönetilmesini istemez misiniz? Benim derdim ne biliyor musunuz? Bir anonim şirket nasıl yönetiliyorsa Türkiye de öyle yönetilmelidir".

15 Temmuz'u da fırsata çeviren iktidar partisi gerçekten de koskoca devleti şirkete çevirdi.

Matematik bile gidişatın iflas olacağını formüle ederken Erdoğan iktidarı matematik ilmini bile provokatör olarak millete şikayet etti.

Zerre kadar eksikliği, hatayı, yanlışı kabul etmediler. Hatta 'Peygamber hata yaptı, biz yamadık' bile dediler.

Her alanda olduğu gibi ekonomide de hep uçtuk, kaçtık, uzaydaki madenleri bile ekonomiye kazandırma gayretine girdik, balonlarını dinledik.

Balon patladı

Erdoğan'ın yönettiği ülkede mutlu azınlık daha da zenginleşirken alt gelir kesimindeki gelir adaletsizliği de 'az fakirler, fakirler, yoksullar ve çok yoksullar' gibi yeni ekonomik sınıflar oluşturdu.

Çok yoksullar ve ötelenmişler sınıfında 16 milyon emekli var. Erdoğan iktidarı ekonomiyi öylesine batırmış ki, önümüzde seçim olmasına rağmen emekli maaşlarını asgari ücret düzeyine bile çıkaramıyor.

'Olsa dükkan sizin' mantığıyla bir taraftan muhalefeti suçlarken diğer taraftan 7 bin liralık zammın ekonomiye getireceği yükü hesaplayıp, eğer bu parayı emeklilere verirsek çalışanlara veremeyiz, diye bir mantık koyuyor.

Erdoğan, 11 trilyon TL'lik 2024 yılının bütçesinden emeklilere yaklaşık 3 trilyon TL ayrıldığını belirterek, emeklilere 7 bin liralık seyyanen zammın yapılmasının bütçeye 1,4 trilyon TL'ye mal olacağını vurguladı ve şu ilginç bir kıyas yaptı;

"İşçi ve memurların yarıdan fazlasına maaşlarını vermesek o zaman belki emeklinin zammını karşılayabiliriz."

Bu açıklamaları okuyunca ilk aklıma gelen tüccar siyasetçi ve anonim şirket sözleriydi. Sayın Erdoğan zorlamaya gerek yok. Çıkarın işçileri bütçe rahatlasın. Tüccar siyaseti böyle değil mi?

Erdoğan'ın bu sözleri, bilinçaltında insanımızı karşı karşıya getirme yanında tek parti iktidarının acziyet itirafıdır.

Sahi ne oldu yıllardır 'ekonomik şaha kaldırdık, uçurduk, batı bizi kıskanıyor' söylemlerine?

Mülteciler için '40 milyar Dolar harcadım bir 40 milyar dolar daha harcarım' sözlerinizin üzerinden 6 yıl geçti. Yani 80 milyar dolardan fazla harcadınız.

Şimdi bu ülkenin insanına para bulamıyoruz mu, diyorsunuz?

ABD'den sonra 70 milyar dolardan fazla yardım ile dünyada en çok dış yardım yapan ülke olmak ile övündünüz. Şimdi 16 milyon emekliye para yok, diyorsunuz. Öyle mi?

Sahi yandaş şirketlerin sildiğiniz vergi borçları mı çok yoksa 16 milyon emekliye artı 7 bin liranın maliyeti mi?

Ya 'devletin kasasından kuruş çıkmadı' dediğiniz ama trilyonlar aktardığınız o projelere para var ama 16 milyon emekliye yok. Öyle mi?

Zenginlerin parasına, altınına 'kur koruma' adı altında yüzlerce milyar var ama 16 milyon emekliye yok. Öyle mi?

Faize ödedikleri para ile (563 milyar dolar) bu ülke baştan sona iki kere imar edilirdi. Ama şimdi para yok, diyorlar. Demek ki iflas etmiş.

Özgür Özel

Tamda seçim öncesi emekliye seyyanen 7 bin TL teklifi CHP Başkanı Sayın Özel'den geldi. Şimdi bu teklif üzerinden iktidara yüklenip kendilerine pay çıkarmaya çalışıyorlar.

Açlık sınırının 17 bin TL'ye, fakirlik sınırının 50 bin TL'ye çıktığı günümüzde ana muhalefetin 7 bin TL teklifi en az iktidar partisinin acziyeti kadar bir acizliktir.

Ana muhalefet 7 bin TL ile diyor ki, 'tamam açsınız, bize oy verirseniz açlığını hafifleteceğiz'.

Şu açık bir gerçek ki, BTP'nin parti programı olan Milli Ekonomi Modeli'nin gerçeklerine bunların hayalleri bile ulaşamıyor.

Sana kumanya verenle seni kumanyaya muhtaç eden aynı kişi

"Seni açlığa mahkum edenle senin, kapına seçim zamanı bir poşet kumanya bırakan aynı kişi.

Diyorsun ki, 'bu kumanyadan sebep ben, buna oy vereyim.' Halbuki seni bu kumanyaya muhtaç eden, doğalgaz faturanı ödeyememene sebep olanla mutfaktaki doğalgazdan 100 lira almayacağım, diyen adam aynı adam. Aynı kişi bunu size yapıyor.

Dolayısıyla uyanır ve 'kardeşim, sen benimle dalga mı geçiyorsun' dersen sorunu çözmüş olacaksın.

Millet olarak ne yapıyoruz; duyduğumuza oy veriyoruz, okuduğumuza oy veriyoruz ama hiç yaşadığımıza oy vermiyoruz, gördüğümüze oy vermiyoruz.

AKP iktidarını CHP'ye borçlu

AKP 23 yıldır iktidar. Kime borçlu bu iktidarını? Karşısındaki kanaat önderi denilen kişilere, karşısındaki muhalefete ve Atatürk'ün kurduğu parti olduğu için üzülerek söylüyorum, CHP'ye borçlu.

İndir oradan CHP'yi yüzde 1 alamaz. Ama size öyle bir düzen dayattılar o dindarların sahibi bu cumhuriyetçilerin sahibi! Yok ya! Senin neren cumhuriyetçi, senin neren dindar…

Diyeceksiniz ki bu özgüven nereden geliyor?

Şuradan geliyor; elimizde bir formül var. Bundan tam 11 yıl önce bugün (27 Şubat 2013) Rusya'da Moskova'da, benim de içinde olduğum bir ekip Rus Meclisi Duma'da bir sunum dinledi.

O sunuma 'Sessiz Devrim' dendi. Kapitalizmi, liberalizmi ve dünyadaki sömürü sistemini tarihin çöp kutusuna atan bir devrimdi bu.

O devrim benim güzel babamın yazdığı Milli Ekonomi Modeli devrimiydi. Biz bu ülkeyi kalkındırırız ama bu ülkeyi kalkındırmak istiyorsanız size ait olan fabrikayı satmayacaksın, size ait olan fabrikayı kapatmayacaksın, size ait olan madeni satmayacaksın, yerinizin altından biten gıdanızı dışarıdan almayacaksınız.

Bu ülkeyi kalkındırmak istiyorsan enerji kaynaklarınızı devreye sokacaksınız. Türkiye'nin enerji ihtiyacını dışarıya bir tek dolar vermeden karşılayabiliriz.

Bunun için çok fazla böyle bilimsel araştırmalara enteresan çıkışlara, hiç kimsenin bilmediği icatlara ihtiyacımız yok, tek bir şeye ihtiyacımız var samimiyete! Vatanperver olalım, vallahi de billahi de bu ülkeyi kalkındırır, hiç kimseye ihtiyaç duymayız." (BTP lideri Hüseyin Baş)

QOSHE - ‘Biz tüccar siyaset yapacağız’ diyenlerin geldiği nokta: Para yok! - Akın Aydın
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

‘Biz tüccar siyaset yapacağız’ diyenlerin geldiği nokta: Para yok!

23 4
04.03.2024

2003 yılı bütçe tasarısının görüşüldüğü TBMM'de, kürsüye gelen dönemin başbakanı Erdoğan her zaman ki gibi CHP'yi iyice allayıp pulladıktan sonra mevcut ekonomi tablosunu tanımlamış ve ne yapacaklarını 'Türkiye'nin, 'tüccar siyasete ihtiyacı var… Biz tüccar siyaset yapacağız' demişti. (Ardından da satmaya başlamıştılar. 22 yıl oldu bitiremediler)

Sayın Erdoğan bu 'tüccar yönetici' mantığından hiç vazgeçmedi. 2015 yılında Balıkesir'de halka şöyle hitap ediyordu;

'Sizler bir iş adamı gibi bu ülkenin yönetilmesini istemez misiniz? Benim derdim ne biliyor musunuz? Bir anonim şirket nasıl yönetiliyorsa Türkiye de öyle yönetilmelidir".

15 Temmuz'u da fırsata çeviren iktidar partisi gerçekten de koskoca devleti şirkete çevirdi.

Matematik bile gidişatın iflas olacağını formüle ederken Erdoğan iktidarı matematik ilmini bile provokatör olarak millete şikayet etti.

Zerre kadar eksikliği, hatayı, yanlışı kabul etmediler. Hatta 'Peygamber hata yaptı, biz yamadık' bile dediler.

Her alanda olduğu gibi ekonomide de hep uçtuk, kaçtık, uzaydaki madenleri bile ekonomiye kazandırma gayretine girdik, balonlarını dinledik.

Balon patladı

Erdoğan'ın yönettiği ülkede mutlu azınlık daha da zenginleşirken alt gelir kesimindeki gelir adaletsizliği de 'az fakirler, fakirler, yoksullar ve çok yoksullar' gibi yeni ekonomik sınıflar oluşturdu.

Çok yoksullar ve ötelenmişler sınıfında 16 milyon emekli var. Erdoğan iktidarı ekonomiyi öylesine batırmış ki, önümüzde seçim olmasına rağmen emekli maaşlarını asgari ücret düzeyine bile çıkaramıyor.

'Olsa dükkan sizin' mantığıyla bir taraftan muhalefeti suçlarken diğer taraftan 7 bin liralık zammın ekonomiye getireceği yükü hesaplayıp, eğer bu parayı emeklilere verirsek çalışanlara veremeyiz, diye bir mantık koyuyor.

Erdoğan, 11 trilyon TL'lik 2024 yılının bütçesinden emeklilere yaklaşık 3 trilyon TL ayrıldığını belirterek, emeklilere 7 bin liralık seyyanen zammın yapılmasının bütçeye 1,4 trilyon TL'ye mal olacağını vurguladı ve şu ilginç bir kıyas yaptı;

"İşçi ve memurların yarıdan fazlasına........

© Yeni Mesaj


Get it on Google Play