Malum yerel seçimlerden sonra CHP zafer kutlamaları yaparken AKP ve MHP mağlubiyetin faturasına isim arıyorlar.

Vatandaş ise hiç bitmeyen geçim savaşında aynen tuttuğu takımın sevinç veya üzüntüsünü yaşar gibi seçim sonuçlarına ya üzülüyor ya da seviniyor.

BTP lideri Hüseyin Baş seçim sürecinde milletimize ısrarla, 'söylenenlere değil, yaşadığınıza oy verin' çağrısı yaptı.

İnsanımız ise yine söylenenlere oy verdi. Tek farkla ki bu oy, 'sen, beni meydanlardan tehdit edersen bende sandıkta sana cevabı veririm' şeklinde yani söylenenlere tepki oyu kullandı ve CHP, hayal bile edemediği bir sonucu elde etti.

Umarım ki CHP, birilerinin din düşmanlığı şeklinde göre dizayn ettiği laiklik çukuruna saplanmaz ve Atatürk'e ile barışır, devletçilik, halkçılık, milliyetçilik ilkelerine sahiplenir.

Ha! AKP gibi serbest piyasa ekonomisi, yabancı sermaye (kapitalizm), batıya şirin görünme sendromuna yakalanırsa (ki, test sonuçları öyle) ne Atatürk ile ne de ilkeleri ile ne de millet ile barışabilirler.

İstanbul'a gelirsek

Ekrem Bey 2019 seçimlerini kazandığında yazdığım yazıda 'toplu taşıma, ekmeği ve suyu ucuz tut, İstanbul'un geneline yay, gelecek seçimlerde önün açılsın' diye yazmıştım.

Ekrem Bey! Bu başlıkları AKP'ye göre daha iyi yaptı. Ama çağa göre sınıfta kaldı, yetersiz kaldı, geri kaldı. Maalesef Erdoğan gibi mazeretlere sarıldı.

1989'dan bugüne İstanbul'u AKP ve CHP'li başkanlar yönetiyor. Her seçimde trafik sorununu, alt yapı sorununu çözeceğiz, dediler. Daha beter oldu.

Neden? Kanunlara rağmen yapılan plansız yapılaşmadan, verilen ruhsatlardan ve çıkarılan imar barışlarından ötürü.

İETT ve akıllı duraklar

Günde en az 4 kez İETT ve diğer toplu taşıma araçlarını kullanan bir İstanbullu olarak şunu ifade edeyim ki, bu çağda ve böylesi güzide bir şehirde bu otobüsler, bu dolmuşlar hiç yakışmıyor.

Otobüsler dökülüyor. Isıtma ve soğutma sistemleri çalışmıyor. Tank gibi ses çıkaran otobüsler var.

Diğer taraftan sürücülerin bir kısmı eğitimsiz, bir kısmı kabadayı, bir kısmı ise gönlündeki Erdoğan sevdasını işine yansıtıyor.

Ekrem Bey! Özel halka otobüslerinin rengini belediye otobüsleri ile aynı renk yaptınız. Ama kafa, aynı kafa. Dolmuşçular gibi duraktan yolcu kapma gayretiyle hareket ediyorlar. Demek ki renkten önce kafaların değişmesi, eğitilmesi lazım, rant yarışının bitirilmesi lazım.

Ha! Yağmur yağdığında otobüslerinizin tavanı halkın üzerine damlatıyor Ekrem Bey!

2024'te İstanbul'da hala kamyondan evrilmiş otobüsleri görmek ise hizmette sınırları zorluyor.

Ekrem Bey!

Halkçı konuşmalarınız kulağa hoş geliyor. Peki, hafta sonları İETT sefer sayılarının azaltılması da nedir? Halkçılığı sığar mı?

İnsanımız hafta sonu boğaza, tarih yerlere ailecek gitmek istiyor. Durağa gidiyor, insan dolu. Nihayet otobüs geliyor, yer yok.

Otobüse biniyor havalandırma yok. Bir şekilde gidiyor. Dönecek aynı tablo. Yazık değil mi? Haberlerde yıllarca İstanbul'da yaşadığı halde İstanbul Boğazını ilk kez gören vatandaşlarımızın haberi yapılıyor. Bir sebebi de bu değil mi?

Ya akıllı duraklar! Ekrem Bey, 'akıllı' dedikleriniz durakların aklını almışlar. Neden kimse ilgilenmiyor? Bir çoğu çalışmıyor. Çalışanlar ise insan aklıyla dalga geçiyor.

Halk ekmek

Ekrem Bey! Trabzon'da 'hizmette beni geçecek adam doğmadı kardeşim' ifadelerini kullandınız.

İddialı olmak çok güzel bir şey. Ama ispatlamak ise büyüklüktür, adamlıktır.

Ben sorayım; Sofranızda Trabzon ekmeği ve halk ekmek olsa hangisini tercih edersiniz? Tabii ki Trabzon ekmeğini.

Neden? Kalitesinden ötürü. Peki, bir Trabzonlu olarak bu kaliteyi neden 'halk ekmeğe' ulaştırmıyorsunuz?

Evet, halk ekmeğe talep çok. Ama bu kaliteden ötürü değil maliyetten ötürü. Hizmet ise insanımıza kaliteyi en ucuza sunabilmektir.

Kenet lokantaları

Dün tanzim satış çadırlarında kuyruğu giren insanımız şimdi kent lokantaları önünde kuyruktalar ve hiç kimse 'biz neden kuyruklara muhtacız' sorusunun cevabını aramıyor.

Son bir yılda Ekrem Bey ve bazı CHP'li başkanları hizmete açtığı sayılı kent lokantaları ve emekli kafeleri, insanımızın hoşuna gitti, iktidarın ayarını bozdu.

Bana göre bu adımlar halkçı değil siyasi adımlardır. Çünkü bugünkü Türkiye'de 3 çeşit yemeği evde bile 40 TL'ye yapamazsınız. Yani belediyenin gelirleri ile (vatandaşın parası) ile vatandaşa ucuz yemek veriliyor.

Eğer Ekrem Beyin bu icraatı halkçı bir adım ise kendisine bir önerim var. Gelin bu lokantalardan, kafeteryalardan Boğaz'da da açın. Taksim'de, Beşiktaş'ta, Üsküdar'da, Kadıköy'de yani parası olanların mekan tuttuğu yerlerde de açın ki, insanımızda en azında 'Boğaz'da yemek yedim, İstiklal 'de çay içtim, Kız Kulesine karşı kahvemi yudumladım' diyebilsin.

'Hizmette beni geçecek adam doğmadı kardeşim' iddiasının ispatı bu şekilde olur. Var mısınız? Yapabilir misiniz?

Uyarı

Erdoğan, 'yol, köprü, tünel, havalimanı' vs. yaptık, dedi. Faturayı millete ödetti.

Sizde, metro yapacağız, alt geçit, üst geçit vs. yapacağız, diyerek suya, ulaşıma vs. zam yaparak bedeli vatandaşa ödetmeyin.

Birde lütfen İstanbul'u konuşun, İstanbulluyu konuşun. Hele hele şu DEM işine hiç girmeyin. Her insanımıza sahip çıkın ama Atatürk ile Türk Bayrağı ile İstiklal Marşı ile bu devlet ile sıkıntısı olanlara sahip çıkarsanız sadece siz değil hepimiz kaybederiz.

Bakın! Seçimden önce kapıyı gösterdiğiniz Burcu Köksal Hanımefendiyi insanımız çok sevdi.

Birde bu millet 22 yıldır mazeret dinliyor, 22 yıldır şikayet dinliyor. Umarım mazeretlere sığınmaz, şikayete yapışmazsınız.

Başarılar dilerim…

QOSHE - Ekrem İmamoğlu’na açık mektup - Akın Aydın
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Ekrem İmamoğlu’na açık mektup

40 1
22.04.2024

Malum yerel seçimlerden sonra CHP zafer kutlamaları yaparken AKP ve MHP mağlubiyetin faturasına isim arıyorlar.

Vatandaş ise hiç bitmeyen geçim savaşında aynen tuttuğu takımın sevinç veya üzüntüsünü yaşar gibi seçim sonuçlarına ya üzülüyor ya da seviniyor.

BTP lideri Hüseyin Baş seçim sürecinde milletimize ısrarla, 'söylenenlere değil, yaşadığınıza oy verin' çağrısı yaptı.

İnsanımız ise yine söylenenlere oy verdi. Tek farkla ki bu oy, 'sen, beni meydanlardan tehdit edersen bende sandıkta sana cevabı veririm' şeklinde yani söylenenlere tepki oyu kullandı ve CHP, hayal bile edemediği bir sonucu elde etti.

Umarım ki CHP, birilerinin din düşmanlığı şeklinde göre dizayn ettiği laiklik çukuruna saplanmaz ve Atatürk'e ile barışır, devletçilik, halkçılık, milliyetçilik ilkelerine sahiplenir.

Ha! AKP gibi serbest piyasa ekonomisi, yabancı sermaye (kapitalizm), batıya şirin görünme sendromuna yakalanırsa (ki, test sonuçları öyle) ne Atatürk ile ne de ilkeleri ile ne de millet ile barışabilirler.

İstanbul'a gelirsek

Ekrem Bey 2019 seçimlerini kazandığında yazdığım yazıda 'toplu taşıma, ekmeği ve suyu ucuz tut, İstanbul'un geneline yay, gelecek seçimlerde önün açılsın' diye yazmıştım.

Ekrem Bey! Bu başlıkları AKP'ye göre daha iyi yaptı. Ama çağa göre sınıfta kaldı, yetersiz kaldı, geri kaldı. Maalesef Erdoğan gibi mazeretlere sarıldı.

1989'dan bugüne İstanbul'u AKP ve CHP'li başkanlar yönetiyor. Her seçimde trafik sorununu, alt yapı sorununu çözeceğiz, dediler. Daha beter oldu.

Neden? Kanunlara rağmen yapılan plansız yapılaşmadan, verilen ruhsatlardan ve çıkarılan imar barışlarından ötürü.

İETT ve akıllı duraklar

Günde en az 4 kez İETT ve diğer toplu taşıma araçlarını kullanan bir İstanbullu olarak şunu ifade edeyim ki, bu çağda ve böylesi güzide bir şehirde bu otobüsler, bu dolmuşlar hiç yakışmıyor.

........

© Yeni Mesaj


Get it on Google Play