Başlık 2011 seçimlerinden aklıma geldi. Malum seçim atmosferinde piyasaya malum kasetler sürülmüş. Sürenlere bugün hain diyorlar.

Kasetler için bir kesim provokasyon, diyor. Bir başka kesim de özel hayatın gizliği, diyordu.

Sayın Erdoğan ise meydanlarda, kasetleri gözleri ile izlediğini ifade edip, 'ne özeli genel bunlar, genel' diyor ve 'biz, milletin derdiyle uğraşırken onlar başka işlerle uğraşıyorlarmış' diye ekliyordu. Bu kasetleri size kim izletti, sorusunu ise bizden başka kimse sormuyordu?

Neyse! 13 yıl geçti. İktidar aynı, muhalefet aynı. Görünürde kavga ediyorlar ama arka planda hepsi memnun, hepsi yola devam, diyor.

Yerel değil genel

Önümüzdeki seçimlerin adı yerel olsa da mahiyeti genel.

Bu yerel seçimlerde Erdoğan, Mayıs seçimlerinin sonuçlarını sana, bana tescil ettirmek istiyor. Eğer sen, ben, Erdoğan'ın istediği oyu verdiğimizde artık enflasyondan, zamlardan, terörden, çetelerden, israftan, yolsuzluklardan vs. şikayet etme hakkımız otomatikman kalkıyor.

Çünkü, "Neden şikayet ediyorsunuz! Bizi, siz seçtiniz" resti hep önümüzde olacak.

Ana muhalefet ise Mayıs seçimlerinde aldığı oyu koruyabilirse rahat bir nefes alacak. Kazandıkları ile övünecek, kaybettiklerine bir bir mazeret üretip, Erdoğan ile laf yarışına devam edecek.

Artık ayar verme vakti

Benim oyum ile ne olur, deme. Senin, oyun ile Erdoğan 22 yıldır ülkenin başında. Senin, oyun ile o vekiller mecliste. Artık sen, oyunun hesabını sor.

Yıllardır siyaset ringinde AKP, MHP, CHP, DEM, İP, Saadet gibi partiler var ve her maçı Erdoğan bir şekilde kazanıyor.

Bu siyaset ringine yeni bir oyuncu, boksör şart. Artık bu planlı oyuna, planlı maçlara ve birilerini çizdiği kadere sen, o, bir oyun ile dur, diyeceksin.

Onun için sana çizilen pembe tablolara, dillerden dökülen süslü cümlelere kanma artık. BTP Lideri Hüseyin Baş'ın dediği gibi, "söylenene değil yaşadığına oy ver."

Atalarımız sözü ile 'haline bak ve ağla'. Ha! Ağlamayı sona bırak. Önce hesabını sor. Sonra ben hakikati nasıl göremedim, diye ağla. Yanlıştan döndüğün için de sevin.

İktidar ve muhalefetin orta oyunu

Aynı oyunda birbiriyle çekişen karakter bunlar. CHP, TRT'yi kendilerine yer vermemekle suçluyor ve rakamlarla bunu ispat ediyor.

Ne demek bu? Sadece bana adalet. AKP'ye verdiğin kadar bana da yer versin. Gerisinin canı… demek bu!

Diğer taraftan CHP'nin gayri resmi sözcülüğünü yapan medyaya bakıyorsun, onlarda 'ak' kafa gibi. Sadece CHP.

Seçime iki parti mi giriyor?

AKP'nin zaten yer derdi yok. İş dünyasından, futbol camiasından, camilerden, kurslardan, yurtlardan okullara kadar her yeri parsellemiş, her köşeye birer sözcü koymuş, onun istediği şarkı çalınıyor. Artık o şarkıyı bitirme zamanı.

İstanbul'a talip iki aday mı var?

Medyaya bakarsan öyle gözüküyor. Biri iktidarın başarısız eski Şehircilik Bakanı diğeri ise'israfı bitirdik' pankartlarına yüzlerce milyon israf eden CHP'nin adayı.

Oysa Saadet'in, DEM'in, Zafer'in, Refah'ın adayları da ses getiren açıklamalar yapıyor.

Ya BTP'nin Cihan'ı

Bana göre en dikkat çekici İBB Başkan Adayı BTP adayı Cihan Erdoğanyılmaz. Diğer adaylar ile bilimsel olarak zeka testi yaptırılsın, Cihan açık ara önde çıkar.

Cihan'ın rakipleri ve medya bunun farkında. Bu yüzden olsa gerek bir kaçı hariç diğerleri Cihan'ı ekrana çıkarmaktan kaçıyorlar.

Bu duruma Cihan Erdoğanyılmaz ne diyor?

"Adayların gençliğiyle medyadaki gösterilme süresi arasında negatif bir korelasyon var. Ne kadar gençsek o kadar az gösteriliyoruz. Güçlü aday, medyanın manipülasyonuyla oluşan bir algı. Esasen güçlü aday, medyanın sizi ne kadar gösterdiğiyle şekillenen bir durum değil. Bu, Atatürk'ün Cumhuriyet ve demokrasi anlayışına ters bir durum.

"Herkes düşüncesini ifade edebilmeli"

Herkesin düşüncesini ifade edebilmesi gerekiyor. Herkesin ülkenin sorunlarına yönelik çözümlerini, politikalarını, projelerini ifade edebilmesi gerekiyor. Bu yüzden güçlü aday, polemik siyaseti yapan, ülkemizin bu kadar sorunları varken, çocuklarımıza, gençlerimize izletemeyeceğimiz bir ahlaki seviyede birbirlerine laf söyleyen siyasetçiler değildir. Ülkenin sorunlarına Atatürk'ün öğretisiyle, bilimsel ve teknolojik yaklaşımla, Prof. Dr. Haydar Baş Bey'in Milli Ekonomi Modeli'yle yıllardan beri çözüm üreten Bağımsız Türkiye Partisi'nin adaylarının ben güçlü aday olduğunu düşünüyorum. Bu sebeple halkımızın, seçilecek, seçilemeyecek şeklinde bir algı ile değil de, ortaya koyduğumuz projeleri sorgulamalarını, bizi sorgulamalarını ve eğer şehrimizin problemlerine yönelik çözümlerimizin daha iyi olduğunu düşünüyorlarsa, siyasi tercihlerini medya manipülasyonlarıyla değil, özgür iradeleriyle vermelerini gerektiğini düşünüyorum. Atatürk'ün Cumhuriyet anlayışının da bu olduğunu düşünüyorum."

Sorgula

"Halkımızı deprem dirençli kentler konusunda topyekûn mücadele etmeye, siyasetçileri sorgulamaya davet ediyoruz. İstanbul'u, ülkemizin bağımsızlığını ve yaşam hakkımızı korumak zorundayız. Deprem dirençli kentlerin oluşturulmasında kaynak sorunu yok, zeka ve ahlak sorunu var."

Aklını kullan

"Kendi dil modellerimizi eğitebilmek için veri merkezlerimizdeki yüksek işlem gücüne sahip bilgisayar kümelerini, İstanbul'daki ve tüm yurttaki araştırmacılarımızın kullanımına sunacağız. İstanbul'u yapay zeka devriminin önemli bir merkezi, bir Silikon Vadisi haline getireceğiz! Halkın fikirlerinin sadece seçimlerde değil her zaman önemseneceği; dijital, kademeli, doğrudan demokrasi sistemini hayata geçireceğiz."

İstanbul'a İstanbul bakacak

"İstanbul'da 100 bin futbol sahasından büyük tarım arazisi olduğunu biliyor muydunuz? Dijital ikiz sisteminin akıllı tarım uygulamalarıyla İstanbullunun sağlıklı ve ucuz gıdaya erişimini sağlayacağız."

QOSHE - Ne yereli! Genel seçim bu genel! - Akın Aydın
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Ne yereli! Genel seçim bu genel!

17 1
17.03.2024

Başlık 2011 seçimlerinden aklıma geldi. Malum seçim atmosferinde piyasaya malum kasetler sürülmüş. Sürenlere bugün hain diyorlar.

Kasetler için bir kesim provokasyon, diyor. Bir başka kesim de özel hayatın gizliği, diyordu.

Sayın Erdoğan ise meydanlarda, kasetleri gözleri ile izlediğini ifade edip, 'ne özeli genel bunlar, genel' diyor ve 'biz, milletin derdiyle uğraşırken onlar başka işlerle uğraşıyorlarmış' diye ekliyordu. Bu kasetleri size kim izletti, sorusunu ise bizden başka kimse sormuyordu?

Neyse! 13 yıl geçti. İktidar aynı, muhalefet aynı. Görünürde kavga ediyorlar ama arka planda hepsi memnun, hepsi yola devam, diyor.

Yerel değil genel

Önümüzdeki seçimlerin adı yerel olsa da mahiyeti genel.

Bu yerel seçimlerde Erdoğan, Mayıs seçimlerinin sonuçlarını sana, bana tescil ettirmek istiyor. Eğer sen, ben, Erdoğan'ın istediği oyu verdiğimizde artık enflasyondan, zamlardan, terörden, çetelerden, israftan, yolsuzluklardan vs. şikayet etme hakkımız otomatikman kalkıyor.

Çünkü, "Neden şikayet ediyorsunuz! Bizi, siz seçtiniz" resti hep önümüzde olacak.

Ana muhalefet ise Mayıs seçimlerinde aldığı oyu koruyabilirse rahat bir nefes alacak. Kazandıkları ile övünecek, kaybettiklerine bir bir mazeret üretip, Erdoğan ile laf yarışına devam edecek.

Artık ayar verme vakti

Benim oyum ile ne olur, deme. Senin, oyun ile Erdoğan 22 yıldır ülkenin başında. Senin, oyun ile o vekiller mecliste. Artık sen, oyunun hesabını sor.

Yıllardır siyaset ringinde AKP, MHP, CHP, DEM, İP, Saadet gibi partiler var ve her maçı Erdoğan bir şekilde kazanıyor.

Bu siyaset ringine yeni bir oyuncu, boksör şart. Artık bu planlı oyuna, planlı maçlara ve birilerini çizdiği kadere sen, o, bir oyun ile dur, diyeceksin.

Onun için sana çizilen pembe tablolara, dillerden dökülen süslü cümlelere kanma artık. BTP Lideri Hüseyin Baş'ın dediği gibi, "söylenene değil yaşadığına oy ver."

Atalarımız........

© Yeni Mesaj


Get it on Google Play