'Kumarda hep kasa kazanır' sözünü biliyorsunuzdur. Bu başlıkta onlarca film yapılmış, hikayeler, romanlar bile yazılmıştır.

Peki, neden hep masa kazanıyor, sorusunun cevabı aklınıza geldi mi? İlk aklıma gelen cevap, bu tip yerler hayır kurumu değil ki her gelen kazansın!

Bu tip yerler ve organizasyonların sahipleri kesin kazanmak için masa kurarlar. Ve kurdukları masada işi şansa değil matematiğe bırakırlar.

Zira kasa kazanamazsa kumarhane, milli piyango batar. O nedenle kuralları, yani oyuncuların kazanma olasılığını algoritmalarla kasanın sahibi belirler. Kasa asla işi şansa bırakmaz. Şanstan medet uman kasa değil masadaki kumarbazlardır.

Kumarda sadece anlık kazançlar vardır. Oyuncular kazandığını sanıyorken masa uzun vadede zaten sizden istediği parayı alıyor.

Siyasette de hep masa kazanıyor.

Bu mantık siyasete de geçerlidir. Atatürk, emperyalistlere karşı Türk Milleti ile verdiği tam bağımsızlık savaşını kazandı. Kazandığı bu askeri zaferi masada, siyasi sahada ise ekonomik zaferlerle taçlandırdı.

Devlet-millet ortaklığında bir masa kurdu ve bu masada hep kazanan devlet ve millet oldu.

Atatürk'ün vefatından sonra emperyalistler ekonomik ve sosyal yardımlar ile geldiler, gülücük dağıttılar ve masaya oturdular.

O masada öyle bir siyaset izlediler ki en dincisinden, en milliyetçisine, en Atatürkçüsünden en ulusalcısına kadar hepsi, 'ABD, AB olmadan olmaz, ABD ve AB'ye rağmen iktidar olunmaz' inancına sahiplendiler.

İnönü, Menderes, Özal dönemlerinde masaya ortak olan ve çok kazanan bu güçler, Erdoğan döneminde masanın patentini aldılar.

Şimdi Türk Milleti çalışıyor ama kazanan hep emperyalistler, faiz baronları, küresel şirketler, tekelleşen firmalar vs.

Yani hep masa kazanıyor. Baksanıza koskoca Türkiye Cumhuriyeti, 10 bin TL maaş alan emeklisine 'kaynak yok' diyor. Demek ki kasayı, masadakilere vermişler.

Ekranlarda bir çok siyasi parti seçimleri kazanmak için masaya oturmuş vaziyette. Biri hariç hiçbirisinin masanın sahibinden şikayeti yok. Yeter ki biz kazanalım, bedelini öderiz havasındalar.

Bu oyunu bozar masayı da dağıtırız

Bağımsız Türkiye Partisi ise 22 yıldır bu oyunu bozmanın, bu masayı dağıtmanın ve Atatürk gibi devlet ve milletin kazanacağı bir anlayışı, sistemi veya masayı kurmanın gayretindedir.

Artık dünyada kabul gören ve uygulanan Milli Ekonomi Modeli, Atatürk maskesi ile değil Atatürk'ün kendisi ve çağın gerek ve gerçekleri ile yürüyen lideri Hüseyin Baş ile bunu gerçekleştirecek tek partidir.

Önümüzdeki seçimler her ne kadar yerel olsa da bizler yapacağımız tercihler ile siyasetteki bu masaya da, sahiplerine de, oyuncularına da artık yeter diyeceğiz.

Senin ve devletin kazanması için bir oy vereceksin. O, bir oyu vermez isen hep masa kazanmaya devam edecek.

İstanbul seçimleri

İstanbul seçimleri denilince taksiciler odası başkanı, köyündeki bütün insanlara taksi plakası çıkaran Eyüp Aksu'nun sloganı geliyor; 'Taksimetreleri kurun, geliyor murat Kurum'. Bu sloganın sahibi şimdi bilmem ne dolandırıcılığından ifadeye çağrıldı.

Murat Kurum mu? Boğa burcundan olduğunu ve kendisinde liderlik ruhu olduğunu açıkladı. Öyle bir liderlik ruhu ki, 21 yılda 84 bin bina yapan iktidarın adayı 5 yılda 650 bin bina yapma sözü veriyor. Bu liderlik ruhundan başka bir ruha benziyor sanki!

Ya Ekrem Bey! Yıl önce büyük bir destek ve enerji ile kazandı. Ben dahil herkes çok şey bekliyordu. Ortaya çıktı ki yukarıda bahsettiğim masanın oyuncularından biriymiş.

Erdoğan gibi lafa sarıldı, icraatı unuttu. Erdoğan gibi bugüne bakmadı hep dünü eleştirdi.

İETT, AKP döneminde sorundu. Şimdi daha büyük sorun oldu. Bunu bile çözemeyen bu iki aday şimdi her yerde İstanbul'un trafik sorununu çözeceğiz, diyorlar. İnanırsanız yine masa kazanacak

Fatih'ten 4 yaş büyük

Fatih Sultan Mehmet, İstanbul'u fethettiğinde 21 yaşındaydı. BTP'nin İstanbul adayı Cihan Erdoğanyılmaz ise 25 yalında. Yani dört yaş büyük.

İstanbul'da en çok afiş asanlar kazanacak, denirse AKP ve CHP bayağı bir çekişme var.

İstanbul'da adayların zeka seviyesi ölçülecek ve en yüksek zekaya sahip olan başkan olacak, denilse Cihan en yakın rakibine fark atar, diye düşünüyorum.

BTP adayı Cihan Erdoğanyılmaz'a; 'Seçimlerde İmamoğlu ve Kurum iki güçlü aday olarak lanse ediliyor. Bu konuda siz ne düşünüyorsunuz' soruldu.

İşte o cevap

"6 Şubat Kahramanmaraş depreminde çok yakın bir dostumu kaybettim, on binlerce insanımızı bir gecede toprağa gömdük. Hükümetin ayakta kalamaması lazım, bir bakan dahi istifa etmedi.

Kentsel dönüşümden sonra yıkılan binaların olduğu bir deprem bölgesinin en önemli müsabbiplerinden, baş aktörlerinden bir tanesi İstanbul'u depremden koruyacağını iddia ediyor; Murat Kurum. Bu insanların halkın yüzüne bakamaması gerekiyor, Tekrar çıkıp aday oluyorlar. Ben, bunu kabul etmiyorum.

İmamoğlu

İmamoğlu tarafına gelince; İmamoğlu yeterli kaynağın olmadığını, İstanbul'un depreme hazırlanamayacağını kendisi açıkça ifade ediyor.

132 binayı tahliye edebildiler, 2019'dan beri. İstanbul'da risk altında Kandilli Rasathanesi Deprem Araştırma Enstitüsü'nün yaptığı çalışmaya göre, 194 bin binanın orta ve üstü hasar alması bekleniyor.

'Gençler artık siyasette söz sahibi olmalı'

İki adayın da İstanbul'un deprem, trafik, vatandaşların temel ihtiyaçlarının dahi karşılanamaması, gençlerin nefes alacak bir ortamının olmaması, bir İstanbul'un olmaması noktasında hiçbir çözüm önerileri yok.

Bütün bunların değişmesi gerektiğini düşünüyoruz. Güçlü adayın medyanın manipülasyonuyla değil, İstanbul'un sorunlarına bilimsel ve teknolojik yaklaşımla çözüm üreten aday olduğunu, gençlerin artık siyasette söz sahibi olması gerektiğini düşünüyoruz.

Ben bu yüzden kendimi, bu noktada bastırılan, fikirleri önemsenmeyen gençlerin acizane bir sesi olarak görüyorum.

Ve biz gençler hep beraber İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin yönetimine adayız diyorum."

QOSHE - Siyasette de hep masa kazanıyor - Akın Aydın
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Siyasette de hep masa kazanıyor

18 16
25.03.2024

'Kumarda hep kasa kazanır' sözünü biliyorsunuzdur. Bu başlıkta onlarca film yapılmış, hikayeler, romanlar bile yazılmıştır.

Peki, neden hep masa kazanıyor, sorusunun cevabı aklınıza geldi mi? İlk aklıma gelen cevap, bu tip yerler hayır kurumu değil ki her gelen kazansın!

Bu tip yerler ve organizasyonların sahipleri kesin kazanmak için masa kurarlar. Ve kurdukları masada işi şansa değil matematiğe bırakırlar.

Zira kasa kazanamazsa kumarhane, milli piyango batar. O nedenle kuralları, yani oyuncuların kazanma olasılığını algoritmalarla kasanın sahibi belirler. Kasa asla işi şansa bırakmaz. Şanstan medet uman kasa değil masadaki kumarbazlardır.

Kumarda sadece anlık kazançlar vardır. Oyuncular kazandığını sanıyorken masa uzun vadede zaten sizden istediği parayı alıyor.

Siyasette de hep masa kazanıyor.

Bu mantık siyasete de geçerlidir. Atatürk, emperyalistlere karşı Türk Milleti ile verdiği tam bağımsızlık savaşını kazandı. Kazandığı bu askeri zaferi masada, siyasi sahada ise ekonomik zaferlerle taçlandırdı.

Devlet-millet ortaklığında bir masa kurdu ve bu masada hep kazanan devlet ve millet oldu.

Atatürk'ün vefatından sonra emperyalistler ekonomik ve sosyal yardımlar ile geldiler, gülücük dağıttılar ve masaya oturdular.

O masada öyle bir siyaset izlediler ki en dincisinden, en milliyetçisine, en Atatürkçüsünden en ulusalcısına kadar hepsi, 'ABD, AB olmadan olmaz, ABD ve AB'ye rağmen iktidar olunmaz' inancına sahiplendiler.

İnönü, Menderes, Özal dönemlerinde masaya ortak olan ve çok kazanan bu güçler, Erdoğan döneminde masanın patentini aldılar.

Şimdi Türk Milleti çalışıyor ama kazanan hep emperyalistler, faiz baronları, küresel şirketler, tekelleşen firmalar vs.

Yani hep masa kazanıyor. Baksanıza koskoca Türkiye Cumhuriyeti, 10 bin TL maaş alan emeklisine 'kaynak yok' diyor. Demek ki kasayı, masadakilere vermişler.

Ekranlarda bir çok siyasi parti seçimleri kazanmak için masaya oturmuş vaziyette. Biri hariç hiçbirisinin masanın sahibinden........

© Yeni Mesaj


Get it on Google Play