Geçen hafta Malatya'da idim. Uçağa yetiştiğimde ilk aklımdan geçen şey İstanbul'a kadar uyumaktı. Fakat gel gör ki, yan tarafımda oturan meraklı arkadaşın sorularından dolayı ilk yirmi dakika uyumaya fırsat bulamadım.

Neyse meraklı arkadaş bütün sorularını sorup, beni azat edip de tam uyumaya başlayacakken, diğer tarafında bulunan hacı ağabey ile aynı sorular üzerinden sohbete başladı.

Ben de koltuğumu yatırıp uyuyacakken, hemşericilik üzerine başlayan sohbet bir anda irşata dayalı bir tebliğ sohbetine dönüştü.

İrşat ehli (tekstilci) ağabeyimiz meraklı arkadaşımıza dini tebliğ ederken, bilmem hangi hoca efendilerin değişik sohbetlerinden derlediği potpori parçaları ile koca koca çamları, uyumaya çalışan benim kafama öğle düşürdü ki, değil uyumak, koltuğumda zar zor oturdum.

Daha fazla dayanamadım. İrşat ehli (tekstilci) ağabeyimizin anlatmaya çalıştığı zannın ikiye ayrıldığını ifade ederek, başladım anlatmaya. Ben anlattıkça meraklı arkadaş, başladı suizandan hüsnü zandan detaylı sorular sormaya!

Suizannın ne olduğunu anlatırken, aslında insanların dış görünüşlerine bakılarak kesin bir hükme varılamayacağını, Peygamber (s.a.a.) Efendimizin kendisinden önceki kavimlerden haber verirken, kötü yola düşmüş bir kadının, bir köpeğe kuyudan su vermesi ile nasıl cennete gittiğini, diğer abid kullukta beşine beş katan başka bir kadının da, bir kediye eziyet ettiği için nasıl cehenneme gittiğini söyleyince, meraklı arkadaş, bu seferde gıybeti sordu.

Gıybet'ten kendimizi nasıl kurtaracağımızı, meraklı arkadaşa anlatırken sağ olsun, İrşat ehli (tekstilci) ağabeyimiz can kulağı ile dinlemeye başladı. Olan bizim uykuya oldu ama güzel bir sohbet oldu.

Gıybetten kendimizi bir otokontrol olan ihsan ile kurtarabileceğimizi, arkadaşlara anlatmaya çalıştıktan sonra, meraklı arkadaş başladı güncel 'siyasi' sorular sormaya.

Bu sorularının siyasi olduğunu, İslam dininin sahibinin Allah (c.c.)olduğunu, Allah'ın kitabını kaynak göstererek konuşanların çok dikkatli olmaları gerektiğini, siyasi bir ikbal için kesinlikle rakiplerine iftira atmamaları gerektiğini söyledim.

Siyasi bir dönemden geçerken bir oy almak için kimseye değil iftira etmenin, siyasi bir ikbal uğruna rakiplerinin gıybetini yapmanın, hatta suizan da dahi bulunmanın bile büyük bir günah olduğunu güzelce anlattım.

Bu sefer de meraklı arkadaş 'Bak hocam iyi güzel anlattın ama bu uçakta artık içki dağıtılmıyor, bu siyasi bir iş. Öbür partiler bunu yapamaz' dediğinde ben, 'Arkadaşım ben ilk defa uçağa 1990 yılında Mısır'a giderken bindim uçağa. O zamanlar bütün uçakta içki servisi vardı, şimdi ise business classta içki servisi yapılıyor' diye cevap verince meraklı arkadaş o kadar çok şaşırdı ki, hocam biz bir şey bilmiyoruz diye özür diledi.

Hoca vasfını taşıyıp, Gazi Mustafa Kemal Atatürk tarafından, Türk milletine gerçek dini anlatmak için kurduğu Diyanet İşleri Başkanlığı müntesipleri; lütfen birilerinin siyasi menfaatlerine ulaşmalarında kendinizi dolgu malzemesi yaptırmayın, çünkü siz hoca efendiler Allah adına konuşuyorsunuz, hesabı Allah (c.c.) hazretlerine vereceksiniz.

Bu arada Merhum Gazi Paşa'yı da, Prof. Dr. Haydar Baş Bey'in kaleme almış olduğu Hoş Geldin Atatürk adlı esrinden iyice okuyup anlayın ki, dillerin susturulduğu, ellerin ayakların konuşturulduğu o gün, biz bu kirli oyuna nasıl geldik diye kara kara hayıflanmayın.
QOSHE - Allah adına konuşmak - Ali Nezir
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Allah adına konuşmak

2 0
26.02.2024
Geçen hafta Malatya'da idim. Uçağa yetiştiğimde ilk aklımdan geçen şey İstanbul'a kadar uyumaktı. Fakat gel gör ki, yan tarafımda oturan meraklı arkadaşın sorularından dolayı ilk yirmi dakika uyumaya fırsat bulamadım.

Neyse meraklı arkadaş bütün sorularını sorup, beni azat edip de tam uyumaya başlayacakken, diğer tarafında bulunan hacı ağabey ile aynı sorular üzerinden sohbete başladı.

Ben de koltuğumu yatırıp uyuyacakken, hemşericilik üzerine başlayan sohbet bir anda irşata dayalı bir tebliğ sohbetine dönüştü.

İrşat ehli (tekstilci) ağabeyimiz meraklı arkadaşımıza dini tebliğ ederken, bilmem hangi hoca efendilerin değişik sohbetlerinden derlediği potpori parçaları ile koca koca çamları, uyumaya çalışan benim kafama öğle düşürdü ki, değil uyumak, koltuğumda zar zor oturdum.

Daha fazla dayanamadım. İrşat ehli (tekstilci) ağabeyimizin anlatmaya çalıştığı zannın ikiye ayrıldığını ifade ederek, başladım anlatmaya. Ben anlattıkça meraklı arkadaş, başladı suizandan hüsnü zandan detaylı sorular sormaya!

Suizannın ne olduğunu anlatırken, aslında insanların dış görünüşlerine........

© Yeni Mesaj


Get it on Google Play