"Ah bu dilim / Etti beni dilim dilim" diyen ehli dil, elbette bunu boşuna söylememiş.

Aşık Ömer'in; "Dedim dilber niçin sararıp soldun / Dedi çektiklerim dil yarasıdır" mısralarını kesinlikle bir kenara not etmek lazımdır.

İnsanlık tarihi boyunca, toplumların ve devletlerin, hem oluşup gelişmeleri hem de yıkılıp yok olmaları dilin doğru ya da yanlış kullanımı ile başlamış.

Dilden, dilin doğru, dilin yerli yerinde, dilin adaletli ya da adaletsiz kullanımından söz açıldığı her yerde ve her zamanda, elbette ilk akla gelen Yunus Emre'nin meşhur dizeleridir:

Söz ola kese savaşı

Söz ola kestire başı

Söz ola ağulu aşı

Bal ile yağ ede bir söz

Aşağıya mealini aldığımız En'am suresinin 152. ayetinde geçen "Ve izkultüm fa'dilu" cümlesini, "konuştuğunuz zaman adaletli olun, doğruyu söyleyin" şeklinde tercüme edenler olduğu gibi, merhum Hamdi Yazır ise "Söz sahibi olduğunuzda adaletli olun" şeklinde ifade etmiş.

Söz sahibi olanların adaletsiz olmaları halinde, hem dünyada hem de ülkemizde ne büyük felaketlere, ne büyük yıkımlara sebep olduğunu bizzat yaşayarak, tadarak ve acısını çekerek görüyoruz.

Söz sahibi olanların, akrabaları aleyhine de olsa adaletli davranmaları halinde, ne büyük oluşumlara, ne büyük gelişmelere ve keşiflere yol açtıklarını, nice büyük medeniyetlerin inkişafına zemin hazırladıklarını tarihten öğreniyoruz.

Demek ki her şey dilde başlıyor dilde bitiyor.

Her şey dilde bitiyor ve dilde batıyor.

Demek ki, yüreklerdeki yangınlar, yanmakta olan kor ateşler, ya dil vasıtasıyla sönümleniyor, serinliyor ve külleniyor ya da iyice harlanıyor ve daha nice gönüllere sirayet ediyor.

Demek ki, gönüllerdeki iyilik tohumları da, ya adaletli bir dil ile yeşeriyor ya da adaletsiz bir dil sebebi ile kuruyup gidiyor.

Bir toplumda söz sahibi olanların, dilde, dilin kullanımında adaletsiz davrandıklarında ne büyük yıkımlara sebep olduğunu yakın zamanda bir daha tecrübe etmiş olduk ve bir kez daha gördük ki, dili hor kullananlar, dili adaletsiz kullananlar, dili kılıç yerine kullananlar, bir kez daha hakikat duvarına çarpıp dökülmekten kurtulamadılar.

"Rüşdüne erinceye kadar, yetimin malına en güzel şeklin dışında bir sûrette yaklaşmayın. Ölçüyü, tartıyı tam ve doğru yapın. Biz hiç kimseye gücünün yettiğinden fazlasını yüklemeyiz. Hakkında konuştuğunuz kimse, akrabanız bile olsa, yine doğruyu söyleyin! Allah'a verdiğiniz ahdi tutun. İşte düşünüp tutasınız diye Allah size bunları emretti." (En'am, 152)

Bu ayetin mealini bir de Elmalı merhumdan okuyalım:

"Ve yetim malına yaklaşmayın, ancak rüşdüne erinceye kadar en güzel suretle başka, ölçeği tartıyı tam ve denk tutun, bir nefse ancak vüs'ünü teklif ederiz, söz sahibi olduğunuz vakit de hep adaleti gözetin velevse hısım olsun, Allahın ahdını yerine getirin, işittiniz a işte size o bunları ferman buyurdu, gerektir ki düşünür tutarsınız."

QOSHE - Dilde adalet - Aziz Karaca
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Dilde adalet

19 6
18.04.2024

"Ah bu dilim / Etti beni dilim dilim" diyen ehli dil, elbette bunu boşuna söylememiş.

Aşık Ömer'in; "Dedim dilber niçin sararıp soldun / Dedi çektiklerim dil yarasıdır" mısralarını kesinlikle bir kenara not etmek lazımdır.

İnsanlık tarihi boyunca, toplumların ve devletlerin, hem oluşup gelişmeleri hem de yıkılıp yok olmaları dilin doğru ya da yanlış kullanımı ile başlamış.

Dilden, dilin doğru, dilin yerli yerinde, dilin adaletli ya da adaletsiz kullanımından söz açıldığı her yerde ve her zamanda, elbette ilk akla gelen Yunus Emre'nin meşhur dizeleridir:

Söz ola kese savaşı

Söz ola kestire başı

Söz ola ağulu aşı

Bal ile yağ ede bir söz

Aşağıya mealini aldığımız En'am suresinin 152. ayetinde geçen "Ve izkultüm fa'dilu" cümlesini, "konuştuğunuz zaman adaletli olun, doğruyu söyleyin" şeklinde tercüme edenler olduğu gibi, merhum Hamdi Yazır ise "Söz sahibi olduğunuzda adaletli olun" şeklinde ifade etmiş.

Söz........

© Yeni Mesaj


Get it on Google Play