Vefat tarihi 1964 olan ve Türk halk müziğinin çok önemli ustalarından kabul edilen Zaralı Halil, 1939 yılında vuku bulan ve yaklaşık 40 bin can kaybına sebep olan Erzincan depreminin ardından söylediği ağıta böyle başlıyor:

'Kan ağlıyor Erzincan'ın dağları

Viran kaldı mor sümbüllü bağları

Sivas'a geliyor kalan sağları

Şikâyetim kimden kime ne deyim?'

O yıkıcı depremden yaklaşık 85 yıl sonra bugün, sorumsuz, hayata ve doğaya saygısız yöneticilerin akıl almaz ihmalleri sebebiyle, insanın kendi elleriyle oluşturduğu Erzincan/ İliç depreminde ortaya çıkan felaket herkesin malumu.

Uzmanların ifadeleriyle deprem, yerkürenin kendini yenilemesi ve bağrında biriktirdiği enerjiyi zaman zaman dışa vurması…

Japonya misali tedbir alanlar en az zararla, en az can kayıbı ile nice büyük depremleri atlatabilirken, bizde olduğu gibi daha küçük sarsıntılarda kaybettiği canlar çoğu zaman on binlerle ifade ediliyor.

Depremler böyle de, İliç'te meydana gelen insan yapımı, şirket yapımı, ihtiras ve hırs yapımı depremi nereye koyacağız ve nasıl izah edeceğiz?

Zaralı Halil'in ifadesi ile Erzincan'ın dağlarına kan ağlatacak olan söz konusu firmanın ilk teşebbüsünde uzmanlar uyarmış, tarih boyunca depremler diyarı olarak bilinen bölgenin herhangi bir köşesinde böyle bir çalışmaya izin verilmemeli demişler.

Neredeyse tüm dünyada artık yasaklanmış olan, doğaya, canlı hayata, bitki örtüsüne, kaynak sularına ve özellikle yer altı sularına mutlak zararlı olan bu metotla altın arama, altın çıkarma işi, deprem olsa da olmasa da çevre için bir felaket olur demişler, bu milleti ve bu ülkeyi seven tüm insanlar.

İşte görüldüğü üzere, deprem olmadı ama, deprem olmuş gibi, bilmem kaç milyon tonluk zehirli balçık, kocaman bir alana yayıldı ve can kayıplarının sayısı henüz belli değil.

Üstelik, konunun uzmanlarının beyanlarına göre, ülke olarak bu işten pek bir şey kazandığımız da yok, çıkarılan altından devletin payına düşen devede kulak bile değil.

Çektiğimiz yoksulluk, yaşadığımız açlık yetmezmiş gibi, bir de yöneticilerin ağır ihmalleri sebebi ile tekrar tekrar ağıtlar eşliğinde ağlamak zorunda kalıyoruz.

Bilmem ne firmasının payına kamyon kamyon altınlar, bizim payımıza da ağlamaklar, ağıtlar…

Zaralı Halil'in, '39 Erzincan' depremi üzerine söylediği ağıtın ikinci kıtası da şöyle:

'Niksar'da kalmadı dikili bir taş

Erbaa'yı sormayın döker kanlı yaş

Tokat da geçirdi zorlu bir savaş

Şikâyetim kimden kime ne deyim?'

Yazık ki, ne yazık ki bugün de yine 'kan ağlıyor Erzincan'ın dağları'.

QOSHE - Kan ağlıyor Erzincan’ın dağları - Aziz Karaca
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Kan ağlıyor Erzincan’ın dağları

15 11
16.02.2024

Vefat tarihi 1964 olan ve Türk halk müziğinin çok önemli ustalarından kabul edilen Zaralı Halil, 1939 yılında vuku bulan ve yaklaşık 40 bin can kaybına sebep olan Erzincan depreminin ardından söylediği ağıta böyle başlıyor:

'Kan ağlıyor Erzincan'ın dağları

Viran kaldı mor sümbüllü bağları

Sivas'a geliyor kalan sağları

Şikâyetim kimden kime ne deyim?'

O yıkıcı depremden yaklaşık 85 yıl sonra bugün, sorumsuz, hayata ve doğaya saygısız yöneticilerin akıl almaz ihmalleri sebebiyle, insanın kendi elleriyle oluşturduğu Erzincan/ İliç depreminde ortaya çıkan felaket herkesin malumu.

Uzmanların ifadeleriyle deprem, yerkürenin kendini yenilemesi ve bağrında biriktirdiği enerjiyi zaman zaman dışa vurması…

Japonya misali tedbir alanlar en az zararla, en az can kayıbı ile nice büyük depremleri atlatabilirken, bizde olduğu gibi daha........

© Yeni Mesaj


Get it on Google Play