Türkiye ilk defa özelleştirme kavramına Kasım 1983 yılındaki genel seçimler esnasında ANAP Genel Başkanı Turgut Özal ile Halkçı Parti Genel Başkanı Necdet Calp'in TRT'deki tartışmasında tanık oldu.

Turgut Özal o zamanki adı ile Boğaziçi Köprüsü'nün satacağını ve özelleştireceğini bir vaat olarak ortaya koyarken Necdet Calp ısrarla sattırmam diye tutturmuştu.

Satarım, satamazsın tartışması 1983 yılı seçimlerinin ana polemiği haline gelmişti.

Ogün bugündür Türkiye'de özelleştirme bir furya olarak maalesef devam etti.

Tansu Çiller döneminde ise PTT'nin T'sinin satılarak Türkiye'nin bütün borçlarının silinmesi bile gündeme gelmişti.

Dikkat edilirse PTT'nin kendisi denmiyordu sadece T'si ile Türkiye'nin bütün dış borçlarının ödenmesi söz konusuydu.

Yani Tansu Çiller PTT'nin tamamını bile satmayı göze alamamıştı.

Aynı PTT, Telekom adı altında Lübnanlı Hariri ailesine dünyanın en kötü özelleştirmesi olarak kayda geçecek şekilde satıldı.

AKP hükümetinin ilk maliye bakanı olan Kemal Unakıtan'ın "Babalar gibi satarım" sözü de özelleştirme konusunda AKP'nin mottosu gibi düşünülebilir.

Erdoğan da "Ben Türkiye'yi bir anonim şirket gibi yöneteceğim" derken aynı zihniyete işaret ediyordu.

Fakat geldiğimiz noktada Kemal Derviş'in 15 günde 15 yasa diyerek şeker kanunu, tütün kanunu diye sıralanan kanunları Türkiye'deki özelleştirmeyi ve tarım ve hayvancılığı bitiren bugünkü durumun taşlarını ta o gün döşemişti.

Eğer bugün et, süt ve peynir fiyatları roketlemişse bunun geçmişine bakmak lazım.

Eğer şeker fiyatları inanılmaz noktalara geldiyse, kâğıt fiyatları el ve cep yakıyorsa bunun sebebini yapılan özelleştirmelerde aramamız lazım.

Cumhuriyetin kazanımları olan kurumları gözünün yaşına bakmadan tek tek elden çıkaranlar bugün bize "Para yok ne yaparsanız yapın" diyorlar.

80'li yıllardan başlayarak kamu iktisadi teşekkürlerini tukaka ilan eden ve "Bu kamburdan kurtulmamız gerekir" diyen siyasilere sözümüz şudur: "Lütfen bize kamburumuzu geri verin."

Kamu iktisadi teşekküllerine kambur diyen zihniyet bugün yerine bir şey ikame edemedi.

KİT'ler belki iyi yönetilmiyordu fakat çözüm KİT'leri haraç mezat satmak suretiyle vatandaşı aç bırakmak mıdır?

Hani özelleştirme yapılınca ve kambur yok olunca dış ticaret açıklarımız kapanacaktı. Cari açığımız kapanacaktı. Bütçe denkleşecekti. Her şey daha iyi olacaktı!

Kamburumuzu geri istiyoruz.

QOSHE - Bize kamburumuzu geri verin - Cihat Tekin
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Bize kamburumuzu geri verin

15 5
16.03.2024

Türkiye ilk defa özelleştirme kavramına Kasım 1983 yılındaki genel seçimler esnasında ANAP Genel Başkanı Turgut Özal ile Halkçı Parti Genel Başkanı Necdet Calp'in TRT'deki tartışmasında tanık oldu.

Turgut Özal o zamanki adı ile Boğaziçi Köprüsü'nün satacağını ve özelleştireceğini bir vaat olarak ortaya koyarken Necdet Calp ısrarla sattırmam diye tutturmuştu.

Satarım, satamazsın tartışması 1983 yılı seçimlerinin ana polemiği haline gelmişti.

Ogün bugündür Türkiye'de özelleştirme bir furya olarak maalesef devam etti.

Tansu Çiller döneminde ise PTT'nin T'sinin satılarak Türkiye'nin bütün borçlarının silinmesi bile gündeme gelmişti.

Dikkat edilirse PTT'nin kendisi denmiyordu sadece T'si ile Türkiye'nin bütün dış borçlarının ödenmesi söz konusuydu.

Yani Tansu Çiller PTT'nin........

© Yeni Mesaj


Get it on Google Play